Reklam
Reklam

Cinayet, tecavüz, intihar...

Bakanlığın raporu kan dondurdu: Cinayet, tecavüz, intihar...

Cinayet, tecavüz, intihar...

Bakanlığın raporu kan dondurdu: Cinayet, tecavüz, intihar...

Cinayet, tecavüz, intihar...
26 Kasım 2019 - 09:48
Reklam

Balıkesir Kepsut L Tipi Cezaevi’nde Ulaş Yurdakul adlı mahkumun dövülerek öldürülmesine ilişkin Adalet Bakanlığı müfettişlerinin disiplin soruşturması, demir parmaklıklar arkasında saltanat kurulduğunu ortaya çıkardı. Rapora göre Yurdakul’un katillerinden Nihat Şen ve adamları, cezaevi idaresinin yol vermesi sayesinde koğuşta hakimiyet kurdu. İşledikleri suçlar için işlem yapılmadı ve düşük cezalar verildi. Şen ve adamları, hastalara verilen ilaçlara el koyup keyfince dağıttı. Yurdakul, “bazen eğlence, bazen rahatlama” için dövüldü. 2010’da açılan cezaevinde cinayet, intihar ve tecavüz gibi on suç işlendiği saptandı.

Adalet Başmüfettişi Mehmet Çağlar ve İbrahim Tav’ın 111 kamu görevlisi hakkındaki disiplin soruşturması bitti. Raporda şizofreni teşhisi konan Yurdakul’un 9 Eylül 2015’te itibaren Kepsut L Tipi Cezaevi'ne konduğu, saldırgan davranışlarından ötürü çok kez disiplin cezası alıp koğuş değiştirdiği belirtildi.

2. Müdür Ahmet Ergun, Başmemur Mustafa Aydoğdu ve yardımcısı Ethem Kanat’ın C3 koğuşu sorumlusu Nihat Şen’i çağırıp Yurdakul’un geçici olarak yanlarında kalmasını istedi. Yurdakul, 14 Nisan 2016’da C3 koğuşuna geçti. Buna karşılık idare tarafından C3’e fazladan bir buzdolabı verildi.

C3’ün idare koğuşu diye anıldığı, başka koğuşlarda sorun çıkaranların buraya konduğu belirtildi. Şen’in adamları ile koğuşta baskı ve hakimiyet kurduğu kaydedildi. Birçok eyleminin evraka yansımadığı, disiplin cezalarının fiille orantılı ve mevzuata uygun olmadığı anlatıldı.

Şen’in koğuşta kimin nerede yatacağını belirlediği, ondan izinsiz acil çağrı butonuna basılamadığı ve dilekçe verilemediği vurgulandı. Hastalara verilen ilaçları toplayarak, keyfince kullanıp dağıttığı saptandı.
İlk 20 gün Yurdakul’un sorunsuz şekilde C3’te kaldığı, koğuşu değiştirilmeyince Şen ve adamları tarafından zaman içerisinde artan bir şekilde dövüldüğü belirtilerek, şöyle devam edildi:
“Bazen eğlence ve rahatlama amaçlı dövüldüğü, ilaçlarla Ulaş’ı uyur gezer ve tepki gösteremez hale getirdikleri, bazen midesini bozup bazen yatağına su dökerek altını ıslattığı gerekçesiyle şikayette bulundukları, Ulaş’ı yönetimden taviz almak için kullandıkları...”

İNTİHAR, TECAVÜZ, CİNAYET...

Açıldığı 2010 yılından beri bu cezaevinde cinayet, intihar ve tecavüz gibi on olayın yaşandığı vurgulanarak, “Bu olayların idarenin cezaevi yönetimindeki zaaflarını gösteren bir başka veri olduğu” ifade edildi. Yurdakul’un barındırılmasında önlem almayan, güvenlik ve gözetim görevini yerine getirmeyen, olan bitene kayıtsız kalan 111 kamu görevlilerine kınama cezası uygulanması ve dava açılması istendi.

Bu arada Yurdakul’un Nihat Şen ve Serkan Evran’ın kolları arasındayken yere düştüğü anın fotoğrafları dosyaya girdi. Bu sayımda görev alan sekiz memura dava açıldı. İddianamede, “Yurdakul’un düşecek pozisyonda olmasına rağmen memurlarca işlem yapılmadan görmezden gelindiği” saptandı. Bu dava Kepsut Asliye Ceza Mahkemesi’ndeki ana davayla birleştirildi.

Yurdakul Ailesi’nin avukatı Hakan Günaslan, “Cezavinde ayrıcalıklı mahkumların, diğerlerine eziyet etmesine göz yumulduğunu, ilaçların uyuşturucu olarak kullanıldığını görüyoruz. Bu tablodan ötürü cezaevi idaresinin ciddi bir yargılamayla karşı karşıya olması gerekiyordu” dedi.

Hürriyet

YORUMLAR

  • 0 Yorum