Reklam
Reklam

Emeklilerin En Büyük Sorunu Maddidir

Emekli memurların maaşına yapılacak zam oranlarının konuşulduğu ve tartışıldığı bir zamanda, bizde sizler için konuyu işin ehline sorduk.

Emeklilerin En Büyük Sorunu Maddidir

Emekli memurların maaşına yapılacak zam oranlarının konuşulduğu ve tartışıldığı bir zamanda, bizde sizler için konuyu işin ehline sorduk.

Emeklilerin En Büyük Sorunu Maddidir
19 Ağustos 2019 - 19:25
Reklam

Emekli Memeur-Sen başkanı Mehmet İmre ile yaptığımız söyleşide Mehmet İmre, çarpıcı cevaplar verdi:

M. E. K; başkanım kendinizi kısaca tanıtır mısınız? 
Mehmet İmre:1960 Şanlıurfa Hilvan doğumluyum 1983 tarihinde Milli Eğitim Bakanlığı’nın yurt genelinde açmış olduğu sınavla 1984 yılında ilimiz Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı bir okulda memur olarak göreve başladım. 2006 yılında ise emekli oldum. Bu yıllar arasında hem memuriyet, hem de boş kalan zamanlarımı değerlendirmek için değişik pazarlama şirketlerinde çalıştım. Bir pazarlama şirketinde 40-50 kişilik bir ekiple bölge müdürlüğüne kadar yükseldim. Daha sonra bazı nedenlerden dolayı istifa ettim. 2001 Yılında Memur-Sen’in ilk kuruluş yıllarında Rahmetli M. Akif İNAN’IN vefatından hemen sonra Eğitim-Bir-Sen’e üye oldum. Bu arada Rahmetli büyüğümüz, sendikamızın kurucu genel başkanı, şair ve yazar Mehmet Akif İNAN’I Rahmetle anıyorum. 

Sendikaya üye olduktan kısa bir süre sonra arkadaşlar beni yönetime alarak Eğitim-Bir-Sen’de aktif olarak iki dönem yönetim kurulunda görev yaptım. Bu 8 yıllık süreçte çok inişli çıkışlı dönemlerimiz oldu. Çok sıkıntılar çektik. İlk yıllarda o dönemdeki arkadaşlarla tabiri caiz ise; tam bir dava adamlığı düsturu ile çok güzel çalışmalar yaptık. Hatırlıyorum, sendikanın 38. üyesiydim. O dönemlerde koalisyon hükümeti olduğu için doğal olarak bakanlıklar partiler tarafından paylaşılmıştı. Hangi kurum hangi bakanlığa bağlıysa, o dönemde o kurumda çalışan memurlar da direkt olarak o partinin desteklediği sendikanın zorunlu üyesiydi. Sendikalarımıza üye bulmakta çok zorlanıyorduk. Çünkü memurların üzerinde bir sindirme, baskı ve korku vardı. Gittiğimiz memurlar; “Sizin sendikanızı seviyoruz, gönlümüz sizinle ama malum, bakan falan partiden ve falan sendikayı destekliyor mecburen biz de o sendikanın üyesi olmak zorundayız.” diye cevaplar alıyorduk. Eğer söz konusu sendikalardan istifa edip sendikamıza üye olsalardı ya sürgüne gönderiliyor ya da terfi cezası alıyorlardı.

Çok şükür 2002’den sonra baskı ve sindirme politikaları da son buldu. Daha fazla derinlere inmeden konumuzu toplarlayım. 2006 yılının Haziran ayında emekli oldum. Bir süre sonra Memur-Sen Genel merkezimiz Emekli-Bir-Sen’i kurdu. Genel merkez tarafından bu sendikanın Urfa kurucu temsilcisi görevi bana verildi. Sonra Emekli- Bir-Sen kapatılınca, yine genel merkez tarafından bu sefer de Emekli-Memur-Sen kuruldu. Urfa il temsilciliği görevi yine bana tevdi edildi. Halen bu görevime Memur-Sen çatısı altında Urfa’daki dostlarımla beraber devam ediyorum.      

M. E. K: Memur-Sen’in bugünkü faaliyetlerini nasıl buluyorsunuz (değerlendiriyorsunuz)?
Mehmet İmre: Memur-sen’in bugünkü faaliyetleri fevkalade mükemmel bir şekilde devam ediyor. Öncelikle kuruluşundan günümüze kadar Memur-Sen konfederasyonuna emek vermiş ama aramızdan vefat ederek ayrılmış olan kardeşlerime Rabbimden rahmet diliyorum. Hayatta olan kardeşlerime de ömür boyu saadetler diliyor şükranla yâd ediyorum. Bir kere şunu iyi anlamımız gerek Memur-Sen sadece ücret sendikacılığı yapmıyor aynı zamanda demokrasinin korunması ve gelişmesi, insan hak ve hürriyetlerinin ön planda tutulması, dini özgürlüklerin teminatı olmuş ve olmaya devam etmektedir. İlimizde sayısal olarak en çok üyeye sahiptir.

Bu günkü tarih itibarı ile 23,000 Üye ile Urfa’da, Türkiye genelinde ise; 1.050.000 üyeyle devrin en büyük sivil toplum kuruluşu olmayı başarmıştır. Memur-Sen, gerek ülkemizde, gerekse yeryüzünün değişik bölgelerinde mazlumların sesi olmuş mağdurların her zaman yanında olmuştur. Her zaman hakkı savunmuş haklının ve mazlumun yanında yer almıştır. Haksızlığa ve zulme karşı dik durmuş ve durmaya devam etmektedir. Örnek verecek olursak: Memur-Sen 12 Eylül 2010 referandumunda, Türkiye genelinde bölgesel olarak düzenlenen ortak akıl mitinglerinin yapılmasında kilit rol almış ve 2010 referandumunun başarıyla sonuçlanmasına vesile olmuştur. 2017 referandumunda ise genel başkanımız Ali YALÇIN iller bazında toplantılar ve seminerler yaparak yeni Anayasayı anlatmış sağduyulu insanlarımızı EVET demeye davet etmişti. Tabi burada il başkanlarımızın ve yönetimlerinin de özverili çalışmaları neticesinde az farkla olsa da halk oylaması EVET’LE sonuçlanmış oldu.

Memur-Sen yeni Türkiye’nin şekillenmesinde önemli rol almakta ve çok büyük katkılar sağlamaktadır. Birlik, beraberliğin ve kardeşliğin pekişmesinde her zaman öncü olmuştur. Memur-Sen 15 Temmuz darbe girişimi gecesinden itibaren tüm üyeleriyle beraber meydanlarda demokrasi nöbetlerini tutmuş, Türkiye’mize ve demokrasimize sahip çıkarak meydanları vatan hainlerine bırakmayarak vatan hainlerinin beklentilerini boşa çıkarmıştır. Şu anda Milletvekili olan, eski genel başkanımız Sayın Ahmet GÜNDOĞDU’NUN liderliğinde tabiri caiz ise sıfırdan başlayıp bu günlere hep beraber geldik. Özellikle taşrada görev yapan fedakâr kardeşlerim gecesini gündüzüne katarak çalıştılar ve tam bir teşkilat ruhuyla bu günlere geldik. Rabbime sonsuz şükürler olsun. Şimdiki genel başkanımız Sayın Ali YALÇIN ise özverili ve olağan üstü bir çalışma sergileyip rekorlara imza atmıştır. Bu başarıların devam edeceğine olan inancımla Memur-Sen camiamıza başarılar diliyorum.    

M. E. K: Emeklilerin sorunlarına değinir misiniz?
Mehmet İmre: Ülkemizde genel olarak yaklaşık 13 milyon emekli bulunmaktadır. Emeklilerin en büyük sorunu maddidir. Çünkü emeklilerin aldığı maaş yetersizdir. Ülkemizde emekli olup, aldığı para ile geçinemeyen, yokluk ve açlık sınırında yaşam mücadelesi veren, ömrünün geri kalanında refah düzeyinde yaşamak için mücadele verip tekrar çalışan emeklilerimiz var. Emeklilerin sorunları yıllardır görmezden gelinmekte ve bu sorun bir türlü çözüme kavuşturulmamaktadır. İnkâr etmiyoruz bayram ikramiyeleri ilaç gibi geldi, lakin yapılan zamlarla oda eridi. Bir sendikanın yapmış olduğu araştırmaya göre Türkiye İstatistik Kurumu'ndan alınan Haziran 2019 fiyatlarına göre yapılan araştırmada çalışan tek kişinin yoksulluk sınırı 3.133 TL olarak hesaplanmış. Dört kişilik bir ailenin asgari geçim haddi ise 6.379 TL olarak belirlenmiş. Bu veriler emeklilerin harçlık denilebilecek maaşlarla nasıl geçim sağlayacağını yetkililere sormak lazım. Emeklilerin içler acısı durumunu yetkili vicdanlara havale ediyorum.

Emeklilerin bu ülkenin kalkınmasında, gelişmesinde, taşında ve toprağında emekleri vardır. Bunlar göz ardı edilmemelidir. Emekli olan kişi ile çalışan kişi arasında büyük uçurumlar mevcuttur. Maaşların arasındaki bu uçurum bir an önce giderilmelidir. Ömrünün son baharında insanlar rahat yaşamalı, sağlık ve sosyal ihtiyaçlarını karşılayabileceği ekonomiye sahip olmalıdır. Emeklilik, çok farklı psikolojik ve sosyolojik dinamikleri içinde barındıran bir olgudur. Özellikle bireylerin ortalama yaşam sürelerinin artması ile birlikte emeklilikte geçirdikleri sürelerin de artması, emeklilik olgusunu sosyal devlet anlayışının ilk sıralarına yerleştirmiştir. Emekliliğin bireylerin ileriki yaşlardaki hayatının önemli bir kesitini oluşturması, emekliliğin içerdiği anlamlar ve gelişmiş ülkelerde yürütülen uygulamalar Türkiye için örnek olmalıdır.
Sosyal güvenlik sistemi tek çatı altında toplanmasına rağmen, gelir ve aylıklar arasındaki eşitsizlikler devam etmektedir. Gelir ve aylıklar bakımından eşitsizliklerin olması, her bir zam artışında da var olan farklılıkları giderek büyümesine neden olmaktadır. Örneğin; taban aylıklarda eşitsizliğin olması, önemli bir sorun olarak dikkat çekmektedir. 3.600 Ek gösterge de öyle bir durum meydana getirecektir. O nedenle tüm emeklileri kapsamalıdır ki eşitsizlik ortadan kalkmış olsun…
 
Prim kazançları ve prim ödeme gün sayıları, emekli aylıklarının hesaplanmasında temel ölçüt olması gerekirken, mevzuatların sık sık değiştirilmesi sonucunda, çalışılan dönemlerdeki kanun hükümlerine göre emekli ayıkları hesaplandığından külfet dengesi bozulmakta ve farklı aylıklar ödenmektedir. Emekli aylığı hesaplanma yöntemlerinde norm ve standart birliği sağlanamadığından, aynı statüde olmalarına rağmen, emekli aylıklarındaki eşitsizlikler büyümektedir. Yani; kişi emekli olmadan önce ne kadar maaş alıyorsa emekli olduktan sonra da aynı maaşı almalıdır. Ayrıca emekliler devlet hastanelerinde telef olmamalıdır. Devlet hastanelerinden nasıl yararlanabiliyorlarsa, aynı şekilde özel hastanelerden de ücret ödemeden yararlanabilmelidir. Emeklilerden ulaşım, yakıt gibi hizmetler için vergi alınmamalıdır. Kısacası; SOSYAL DEVLET anlayışı gereği devlet, emeklileri cezalandırmamalı, bunca yıl hizmet ve emek verdikleri için mükâfatlandırmalıdır.

M. E. K: Mevcut emeklilik yaşını uygun buluyor musunuz?
Daha önceki emeklilik sistemi erken yaşlarda emekli olma imkânı tanıyordu. Tam verimli olacak yaşlarda çalışan ve emekli arasında maaşlarda büyük farklar olmadığı için 25. Hizmet yılını dolduran erkekler 45 yaşında emekli olabiliyordu. Örneğin benim emekliliğim öyle oldu. 26,5 yıl çalıştım maaş farkı da 100 TL olduğu için 45 yaşımda emekli oldum. Getirilen yeni emeklilik sistemi ise Türkiye yaş ortalaması temel alındığı için erkeklerde: 65, bayanlarda ise 60 yıl çalışma zorunluluğu getirildi. Bu sistem de mezarda emekli olmayı vaad ediyor. Bu çok yanlıştır. Hatta söylentilere göre bu yaş sınırı daha da yukarılara yani 72 ile 75 yıla çıkarılabilirmiş. Bu durum çok vahim olur. Çalışanlara büyük haksızlık olur. Umarım böyle bir yanlışa gidilmez.  
 
M. E. K: Son olarak neler eklemek istersiniz?
Mehmet İmre: Son olarak sizleri yürekten tebrik ediyorum. Böyle bir site açmakla Urfa’ya ve Urfalıya kültürel anlamda çok büyük hizmetler sunuyorsunuz. Ulusal alanda haber, yöresel alanda ise hem haber hem de müzik, el sanatları, örf, adet, tarım, giyim ve mutfak kültürünü tanıtmanız da ayrıca takdire şayandır. Gün geçtikçe deneyimli yazar kadrosunun genişlemesi ise ayrıca kalite katmaktadır. Bir haber sitesinin kalitesi doğru, tarafsız haber yapması, yazar kadrosunun da yazdıkları konulara duygularını katmadan objektif olmalarından geçer… Tekrar yürekten kutlar hizmetlerinizin devamını ve başarılar diliyorum. Rabbim muvaffak eylesin inşallah.
 
Röportaj: Mehmet Emin KUŞ/ urfaradikal.com

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum