Şair Faruk Habiboğlu'na teşekkür


Yakın zaman içinde baskıdan çıkacak kitabımız için bir ÖN SÖZ yazısı kaleme alıp şu an ikamet ettiği İstanbul'dan bize gönderen Şanlıurfalı Şair, Yazar, Fotoğraf Sanatçısı ve Mali Müşavir olan Mehmet Faruk Habiboğlu ağabeyime, üstadıma şükranlarımı sunuyor. Hakkımızda yazmış olduğu dugu ve düşüncelerini siz değerli okuyuclarıma arz ediyorum. İŞTE O YAZI:

Mehmet Emin Kuş, yazmayı seviyor. Gönlü güzellikle dolu bir adam. Aynı zamanda Farkında Olanlar’dan. Uzun yıllardır kalemiyle ve düşünceleriyle kendince bir uğraş veriyor; iyilik olsun, güzellik olsun mutluluk hâkim olsun cemiyette istiyor. Gazeteci olması da bu yöndeki çalışmalarında ve mücadelesinde O’nu daha güçlü kılıyor. Kimseye eyvallahı da yok korkusu da yok. O, okuduğundan gördüğünden ve dinlediğinden sadece kendince değil uğruna bedel ödediği halkı, hemşehrisi için de fikir çilesi çekiyor. Bu yönüyle bazen ne İsa’ya ne Musa’ya yaranıyor. Ama olsun, kendi ifadesiyle “Maksat Allah rızası”.

Yazarımız gazeteciliğinin yanında şiir ve söz erbabı. Güzel şiirlerin yanında hikmetli sözler de yazıyor. Daha önce yayınladığı “Aforizmalar”, “Bir Kelam Bin Anlam” ve “Okuma Parçaları” çizgisinde bu kez de “Vasıl-ı Kelam” ile aforizmalarını dillendirmeyi sürdürüyor. Bu arada kitabına benim önerdiğim adı vermesinin, benim için bir onur olduğunu belirtmek isterim. Aforizmalar rastgele söylenen sözler değil. Birçok aforizma söylediğini sananların aksine onlar hikmetli kelamlar. Düşündüren, birçok anlamlar içeren sözler. Bazen kısa bir tümce bazen birkaç satırlık kelam ama onu sıradan sözden ayıran derin manalar içermesi. Bu meyanda yüzyıllar boyunca birçok filozof, yazar, âlim ve şair de aforizmalar dile getirmiş, bu konuda nice kitaplar yazılmış. Kafka, Halil Cibran, Nietzsche, Platon, Goethe bizden de nice değerli kalemler var, Cenap Şehabettin, Mithat Cemal Kuntay, Oktay Akbal, Mehmet Eroğlu ve daha birçoğu.

Aristo “İnsan düşünen hayvandır” Sokrates “İnsan sorgulayan hayvandır” El-Kindi “İnsan küçük bir âlemdir” der. Her düşünen, ilmeden, anlayan ve yorumlayan için bir insan tanımı var. Kur’an da insanı nankör, azgın vb. diye tanımlarken diğer yandan da ona eşref-i mahlûkat der. Yani özetle insan bin bir türlü tanımı olan karmaşık bir mahlûktur. İşte bu yönüyle bakınca insanı anlamak, insanı anlatmak da bin bir türlü oluyor. Böylece yazarlar, filozoflar insanla ve davranışlarıyla ilgili yorum ve tanımlar yapıyorlar ki aforizma biraz da budur.

Mehmet Emin Kuş da insan perspektifinde sözler söylüyor. İnsan davranışını, insanın yaşadığı çevreyi, insanın duygularını kendi zaviyesinden izleyip yorumluyor, anlatıyor. Bazen üzülüyor. Üzüldüğü şeyi şöyle anlatıyor:

"Bu kadar haksızlık, arsızlık, zulüm, yalan, yanlış, iftira, nankörlük ve saygısızlık yaşanan bir toplumu ve hatta bu dünyayı sevemedim gitti."

Ama yazarımız umutsuz değil, umudunu aşağıdaki satırlarla dile getiriyor:

"Dünyayı (toplumu/insanlığı) değiştiremeyiz ama kendimizi değiştirebilir ve geliştirebiliriz. Okuyarak, yazarak, doğru yaparak, doğruyu savunarak, cesur olarak, dürüst davranarak kendimizi değiştirebiliriz ve geliştirebiliriz."

Yazarımız taşrada yaşıyor. Bir uzak ilde, ta Şanlıurfa’da ömrünü sürdürüyor. Oralarda yaşamak bir yönüyle ömrü heba etmek aslında. Her yörede olan genel sorunlar yanında yöresine özgü bir yığın sorunla her gün iç içe olmak zor. Özel olarak yöresinin genel olarak da bütün ülkenin meseleleri ilgi alanı içinde olduğu için itiraz ediyor, soruyor, sorguluyor, yorumluyor ve öneriyor kendince. Toplumları eğitimin, okumanın, kitabın aydınlattığını biliyor. O yüzden kendisi de hem okuyor hem yazıyor. Ama dediğim gibi taşrada olmak bir dezavantaj; sesi bütün ülkeye ne kadar yayılabiliyor? Eminim metropol kentlerden birinde yaşasaydı adı ve sözleri daha çok duyulurdu. Ama olsun, zaten onun tanınmak, popüler olmak gibi bir kaygısı da yok. O’nunki “Gök kubbede hoş bir seda bırakmak.”

Mehmet Faruk Habiboğlu 
Araştırmacı Yazar- Şair
Fotoğraf sanatçısı 
Mali Müşavir