Aksu'nun Sözleri, Adem (as) ve Müslümanların Tepkisi


Adem (as)'dan ilmin üstünlüğünü ve hakiki tevbenin işlevini öğrendik. Beşer haliyle işlediği hatadan ilahi kelimelerle ilk ortaya koydukları şey tevbe etmek, hatasından dönmek ve "adam" olmaktır. Adem ve Havva’nın (as) önceki hatasını görüp sonraki süreçlerini görmemek onlara karşı insafsızlık olur. Adem'e (as) "cahil" diyen, bari sonrasını da bilseydi veya dikkate alsaydı, en azından "adam" olmayı, tevbe etmeyi, sonra da ilahi çizgiye göre yaşamayı öğrenirdi. Şeytan dikbaşlılık yaptı, kendince olan üstünlük mantığına saplandı çıkamadı. Küstahlık yaptı ve ebediyen kovuldu. Ama Adem ve Havva (as) böyle yapmadı. Verilen iradeyi küstahça kullanmadı. Diklenmediler Allah'a. İnsan oldular. Beşerlikten üste çıktılar. Allah bilir, eğer Adem  (as) tevbe ile "adam" olup insanlaşma mertebesine ermeseydi belki "insan"ın atası olamayacaktı,

*

Adem ve Havva (as)'ı savunacaksak bir kere seviyeli olmalıyız. İnsanlığın atasını insanca savunmalıyız. Bağırarak, çağırarak, küfür ve hakaret ederek, hatta "elime geçirirsem gebertirim" diyerek değil. Maksadımız Adem’e (as) dil uzatan o beşeri, insanlığa çağırmak ise bunun yolu insanca/müslimce yapmaktır. 

Bakın, piyasada İslam'a aykırı çok sözler sarf edildi. Üstelik bizim dediğimiz cenahtan ve bunlara hakkıyla tepki vermediğimiz için şimdi suratımıza çarpılıyor tutarsızlığımız. Bu nedenle evvela tutarlı olmalıyız.

Ayrıca medya çağındayız. Bir kısım medya, dönemin firavunun sihirbazları gibi göz boyamada ustalaşmış. Güncel tabirle algı operasyonu deniyor buna. Peygamberimiz “mü'min ferasetlidir” der. Bu nedenle ferasetli olmalıyız. Tepkimizi verelim ama dozunu ayarlayalım. Açıkçası ben tepki konusunda bir kısım Müslümanları hikmetsiz görüyorum. Siyasal, toplumsal, dini daha büyük sorunlar ve haksızlıklar karşısında susan ve tepki vermeyen müslüman, Hz. Adem'e (as) yönelik sözel saygısızlıkta yer göğü inletiyor. “Tamam ama sırıtıyor kardeşim. Belli kronik durumların dışında sesin sedan çıkmıyor. Olmaz böyle!”

Geçen biri dedi, "Peygambere dil uzatanın dilini keserim, elime geçse döve döve öldürmem ama gebertirim". Tabi güldüm bu trajikomik hale. Bakar mısınız bu sözlere? Bu mu yani Ademlik, adamlık. Habil kimdi sahi?

*

Bunula beraber Kur'an'ı bilenlerin seviyeli bir şekilde tepki vermelerini beklerken, bazılarının tuhaf ve eksik bağlamlar ile Aksu'nun -bize göre- saygısızlığına Kur’ani zemin bulması da bir çeşit cahillikti. İnsan son haline göre değerlendirilir. Neden Adem'e ve eşine böyle davranmayalım. Bir kere sözün yazarının Kur’ani bağlamda bu sözleri söylemediği zaten sırıtıyor. Belki umurunda bile değil.  

Aksu'nun zaten zihin dünyasında vahiy yok, vahye iman da yok bildiğimiz kadarıyla. Ondan bunu duymak -kabul etmesek de- beklenir. Ama Kur'an'ı bilenlerin bu hallerine en hafif tabirle ne desek ki? Neyse yukarıda bir çeşit cahillik demiştik zaten…

Yazımız uzun olmasın diye buraya eklemek istemediğim ayetlerden sadece bir tanesini sizlerle paylaşmak isterim:

“Şüphesiz Allah, Âdem'i, Nûh'u, İbrahim ailesini (soyunu) ve İmran ailesini (soyunu) birbirinden gelmiş birer nesil olarak seçip âlemlere üstün kıldı.” (Al-i İmran:33)

Diğerlerini de sizlerden ricam arama motoruna “Kur'an'da Adem isminin geçtiği ayetler” yazarak incelemeniz. En azından “Müslümanım” diyene bunu tavsiye ederiz. Bakalım Adem cahil mi, yoksa seçilmiş biri mi son haliyle?

*

Tepkisellikle alakalı da şunları söylemek isterim:

Tepki vermek bir seviyedir ama etkili olmak ondan daha üstündür.

Tepki anlıktır, etki süreklidir.

Tepki öfke iledir, etki bilgi, emek, tutarlı davranış ve ortaya ürün koymak iledir.

Değerlerimize sadece tepki ile değil etki ile değer verdiğimizi ortaya koymaya çalışalım.

Değerlerimizi değerli kılacak ürünler/davranışlar/fikirler ortaya koymaya çalışalım. Bu etkidir. Salt tepkisel olmak düşük seviyedir. Önemli olan etkili olabilmektir.

*

Sezen Aksu’nun kişisel sitesi ve müzikleri var internet ortamında. Ona da bakmak lazım. Benim müzik dünyamda hiç yeri olmasa da büyük bir kitle onu dinliyor. Aksu’nun bir özelliği de söz ve bestelerin çoğunun kendisine ait olması. Bu şu demek; hem şiir yazıyor hem de beste yapıyor. Bu durum sanatsal açıdan önemli. Bazıları var sadece şarkıcı, yani sesi güzel. Sezen Aksu’da üç yetenek de var. Söz, beste ve ses. Etkili olması bundan. Bunu niçin söylüyorum. Madem birini linç(!) edeceğiz bari iyice tanıyalım.  

Elbette ki son tahlil de bunlar Allah’ın verdiği yetenekler. Ama o bu yetenekleri ilahi rehberlik çerçevesinde kullanıyor mu kullanmıyor mu bizim için asıl mesele bu? İnsanları sesiyle sürüklediği yer neresi? Ruh dünyasını hemen analiz edecek çapta tanımasam da ama kafası karışık gibi duruyor. Toplumdaki bazı ikiyüzlülüklere tepkili ama gidiyor hıncını Adem’den Havva’dan çıkarıyor. Keşke peygamberlerin yaşamını iyice okusa ve onların toplumsal ikiyüzlülüklerle nasıl mücadele ettiğini görse ve onların yaptığı gibi yapmaya çalışsa. Tabi bunun için evvela tanımak ve sonra da iman etmek gerek. Ki biz inananlar da bunu ne kadar başarıyoruz o da ayrı mesele…

Sezen Aksu gibi sanatsal yeteneği olanlara İslami daveti hakkıyla götürdük mü acaba? Ben bir de işin burasındayım, etki bırakacak bir ağırlığımız var mı? Müslümanlar olarak İslam’ı nasıl yansıtıyoruz buna dikkat etmeliyiz.

Sabah birkaç parçasını dinledim, sesi etkileyici. Okuduğum yorumlara binaen söylüyorum bunu. Elbette müziğindeki sözler de kalplere işliyor. Gördüğüm bildiğim kadarıyla müziğinin sözleri insanı Allah’a götüren sözler değil. Ancak dikkatimi çeken iki parçası oldu, birinin adı “Lailahe illallah”, sözleri Yunus Emre’ye ait. Açıkça “Lailahe illallah” diyor Aksu. Yani bunu da beğenmemezlik etmeyiz herhalde. Bildiğimiz hiçbir şarkıcının böyle sözleri olan müziği yok. İnanarak söyleyip söylemediğini es geçelim şimdilik. Fırsat olursa sorarız kendisine. Ancak Yunus Emre’ye de ait olsa bu parçada bana göre kılçık var onu söylemeden geçmeyeyim.

Aşkın odu geldi yüreğim harlar

Aşkı olan arı, namusu neyler

Be hey Yunus sana söyleme derler

Ya ben öleyim mi söylemeyince

Yunus da olsa bence bu sözler sakat sözler. Hadi Yunus’a da tepki verelim o halde!

Bir parçasında da müstehcen ifadeler vardı. Genel olarak baktığımızda seküler bir yaşam algısı var. Şuurlu Müslümanların haz alacağını sanmıyorum. Bazıları sesinin etkisinde kalarak dinliyor galiba. Ama bizim ezgilerimiz bana göre fazlasıyla dinlemeye değer. Ömer Karaoğlu, Eşref Ziya, Grup Genç, Abdulbaki Kömür, Bilal, Muhammed Ali Oğuz, Taner Yüncüoğlu ve diğerleri…

*

Toparlarsak;

- Adem ve Havva (as)’a o ifadeleri kullanması bizim açımızdan rahatsızlık verici ve hatalı. İnşaallah Adem (as)’ı Kur’an’dan iyice tanır ve sonra Kur’an’ı da iyice okur ve iman yolunu takip eder.

- Müslümanların tepkilerinde dozu kaçırması rahatsızlık verici ve hikmetten uzak. Tepki ile beraber etki de yoksa yani anlamlı fikir, tutarlı davranış ve ürün yoksa tepki boşta kalır.

- Bazılarının bu sözü eksik bağlamla yetinerek İslam’a aykırı görmemesi hayıflanacak bir durum.

Allah’a emanet olunuz.

Görüşlerinizi yorum kısmında belirtirseniz sevinirim.

 Kur'an'da Adem'in geçtiği ayetlerin listesi:

http://kuranfihristi.net/fihrist/adem-as