Oruç: İnananlar İçin Tarihsel Motivasyon Ve Güdülerden Azadlık Pratiği


“Ey iman edenler! Oruç sizden öncekilere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki takvaya erersiniz.”(Bakara:183)

2022 yılının Ramazan ayının ilk haftasını bitirdik elhamdülillah. Rabbimizin, “Ramazan ayına vardığınızda oruç tutun” (Bakara:183) emrini ifa etme çabasındayız. Zira bizi yaratan ve yaşatan O, O’nun emirleri bizler için “hayat veren çağrı”dır. İnananlar olarak severek isteyerek büyük bir itminanla Ramazanı ihya etme gayretindeyiz.

Mü’minin hayatı Allah/vahiy/peygamber merkezlidir. Allah’ın emirlerini, bizler için tahdid ettiği hududu dikkate almak varoluşumuzun gereğidir. Bununla beraber O’nun yarattığı kainatı gözlemlemek ve keşfetmek, çalışkan olmak ve üretmek de ilahi rehberliğin tavsiyelerindendir.


Oruç, kısaca yeme-içme ve cinsel yönelimden uzak durmaktır. Bu iki temel güdünün pasif hale getirilmesi insanın kendinde keşifler yapmasına imkan sağlamaktadır. Rabbimizin buyurduğu “umulur ki takvaya erersiniz” ifadesindeki takvaya ulaşmanın  bir yöntemidir temel iç güdüleri kontrol altında tutmak.


İnanan kulların yılda bir ay bu pratiği zorunlu olarak yapmaları, onların bu yöntemi unutması veya ihmal etmesi ile yeniden hatırlamalarını ve adeta zamanı sıfırdan başlatma imkanı elde etmelerini sağlamaktadır. Bu nedenle niçin oruç tuttuğumuzu bilmemiz gerekiyor. İnsanın kendini keşfetmesi ve tefekkürle hayatı, kainatı, iç alemini ve ölüm ötesini sorgulama ve sonucunda “takva” denen ilahi rehberliğe göre yaşama seviyesine yükselmek ve bunu hayatının diğer aylarına da yansıtmak…


Orucun bizden önceki yani son peygamber Muhammed as’dan önceki inananlara da farz kılındığının vurgulanması kanaatimce önemli bir vurgudur. Ben bu ifadede inananlara yönelik tarihsel motivasyon görüyorum.  Akidenin kararlılığını, sürekliliğini ve geçmişten bugüne gelen bir inananlar silsilesini görüyorum. Seküler ve kapitalist bu çağda biz inananların üzerine heyula gibi çöken gariplik, yalnızlık halet-i ruhiyesini dağıtan pozitif bir enerji alıyorum bu tarihsel motivasyondan. Yani bizler yalnız değiliz, önceki asırlarda da yaşamış iman kardeşlerimiz var ve onlarla oruç ibadeti bağlamında ortak bir zeminimiz var.  Geçmiş asırlardaki inananlara da farz kılındığı vurgusu oruç ibadetinin/yönteminin, tüm insanlar için elzem olan insanın kendini, hayatı ve ölüm ötesini keşfetmesinin ehemmiyetini ortaya koyuyor. Oruç bu süreçte önemli bir ibadet.


Yüce Rabbimizin “Ramazan ayına kavuşunca oruç tutun” (bakara:185) buyruğunda ramazan ayına dair bir açıklaması var. Adeta “neden bu ay?” sorusunun cevabı. Şöyle ki; “O (sayılı günler), doğruyu eğriden ayırma, gidilecek yolu bulma konusunda açıklamalar ve insanlara rehber olarak Kur’an’ın indirildiği ramazan ayıdır.” (bakara:185) Buradan Ramazan-Oruç-Kur’an ilişkisini rahatlıkla çıkarabiliriz. Adeta Kur’an’ın inmeye başladığı ayda Kur’an daha fazla idrak edilmesi için oruç tutulması emrediliyor.


Zira yukarıda da demiştik ya insan iki temel güdüsünü kontrol altına alıp pasif hale getirdiği zaman keşf ve tefekkür seviyelerine çıkabiliyor ve dolayısıyla Kur’an’ı bu seviyelerde iken idrak etmeye çalışmak onu daha iyi kavramaya sevkedecektir insanı. Değil mi ki Kur’an hayat kitabımızdır. Onu anlamak, kavramak ve yaşama dökmek hayatımızın temel gayesidir. O halde bir ay da olsa ona yaklaşırken bizi aşağı doğru çeken güdülerimizi pasif hale getirerek yücelme imkanını yakalamak ve bu imkanı diğer aylarda da canlı ve diri tutmak gerek. Maksad bu olsa gerek.


Hasıl-ı Ramazan ile Kur’an arasında önemli bir ilişki var. Bu ilişkiyi anlamadan sadece hatim yaparak kurmak bizce hatalıdır, daha doğrusu eksiktir. Bilakis güdülerden azade olmanın serbestliği içinde Kur’an’a iyice nüfuz etmektir maksad ve Rabbanilerden olmaktır.

Oruç ve bayram aynı zamanda monoton hale gelen zamanı monotonluktan çıkaran ve insana zamanı farkettiren önemli olgulardır. İnsan için tehlikeli hallerden biri de galiba zamanın nasıl geçtiğini hissetmemek. Ramazan bir duraktır o halde. Dur ey inanan! Ramazan ayına varınca oruçla, Kur’anla, Peygamberle zamanı sıfırla ve yeniden otokontrolünü ele al! Ramazan bunun için bir başlangıç imkanı. Zaman su gibi akıp geçiyor. Bir süre temel içgüdülerini pasif hale getir ve niçin bu dünyaya gönderildiğini yeniden hatırla ve ölüm ötesini gündeminden düşürme! Çevrende iman nimetinden yoksun insanlara da bu hakikatleri hatırlat! 

Rabbimiz! Oruçlarımızı takvaya ermemize vesile kıl. VelhamdulillahiRabbilAlemin…