Yakılan Müslümanların İtibar ve Şerefidir!


Muhakkak ki, biz, içinde (ihtiyaç duyduğunuz ilahi öğretileri barındıran), size şeref ve itibar kazandıran bir kitap(Aziz Kur’an’ı) indirdik. Hâlâ aklınızı kullan(arak ondan yararlan) mayacak mısınız? Enbiya 10

Hayatın her alanında uyulması ve uygulanması gereken şeref ve itibar kaynağı kitaba gereken değer verilmeyince mahrumiyet ve mahcubiyet yaşamamız kaçınılmaz olur. 

İslam ve insanlık düşmanları, değer krizi yaşayanlar, aklını kullanamayan ahmaklar, kutsallara savaş açan sekülerler, düşünce özgürlüğü kılıfıyla İslam’a hakaret ve saldırma özgürlüğü isteyenlere karşı tavizsiz bir gayretin içinde olmalıyız ki caydırıcı olabilelim. 

Zaafa ve ümitsizliğe karşı da Allah’ın bizimle beraber olduğunu bilmek, bizlere her an tazelenen bir ruhla sonsuz  güç kaynağı Rahman Allah’ın desteğini sağlayacaktır.

Ey inananlar! (Size düşmanlık eden) inkârcılardan (öncelikle) yakınınızda olanlarla savaşın ve sizde (sarsılmaz bir iman) bir sertlik ve kararlılık görsünler. Bilin ki Allah, zalimlere karşı dik duran ve Allah'ın emirlerini yerine getirenlerle beraberdir. Tevbe 123

Mü’minlerin birbirine destek,inkarcıların zulümlerine  engel olmaları da  vizyonlarının ve misyonlarının gereğidir.

Muhammed, Allah'ın Resulüdür. Onunla beraber olanlar, inkârcılara karşı kararlı ve tavizsiz, birbirlerine karşı ise çok merhametlidirler. Sen onları rükû ve secde halinde Allah'ın lütfunu ve hoşnutluğunu kazanmaya çalışırken görürsün. Onların secde eseri olan alametleri yüzlerindedir…

‘’İslam dini, savaşın en son çare olduğunu ve insanların her zaman barıştan yana olması gerektiğini vurgular. Nitekim dinin temel kaynağı olan Kur’an’da İslam’ın barış, hoşgörü, uzlaşı ve müsamaha dini olduğunu gösteren pek çok ayet mevcuttur. Barışın ve uzlaşmanın daha hayırlı olacağı Nisa 4/128. ayetinde belirtilmiştir. Bu itibarla Müslümanca yaşamanın ve Müslüman zihniyetin temelini barış oluşturmaktadır. Müslüman; barışı hayata geçirmeyi ve barış içerisinde yaşamayı prensip edinmiştir. Ancak düşman; savaşı kaçınılmaz kılacak derecede zulmetmeye devam eder, manevi ve ahlaki ilkeler konusunda baskı yapar ve hiçbir konuda uzlaşmaya yanaşmaz ve böylece hayatı çekilmez hale getirirse işte o zaman son çare olarak savaş zorunlu olur. ‘’*Cemal Külünkoğlu

Hikmetli gayretlerin sonucunda marufu yapmayan,münkeri terk etmeyenlere sonunu kadar mücadele devam eder.

Ey Nebi! Kâfirlerle ve münafıklarla amansızca mücadele et ve onlara karşı sert ve tavizsiz davran. Onların varacağı yer cehennemdir. Orası ne kötü bir varış yeridir. Tahrim 9

İsveç'te Danimarkalı aşırı Rasmus Paludan'a Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği önünde "Kur'an-ı Kerim yakma izni" verilmesi, "İsveç'te daha önce de dinimiz İslam'a ve kutsal kitabımız Kur'an-ı Kerim'e hakaret edilmesi, izin verilmesi, etkisiz kalınması nefret suçunu kapsayan bir eylemdir." 

Başka bir dinin, başka bir kitabın hakarete uğratılmasına, yakılmasına izin vermez ve rıza göstermeyiz. Bizim kırmızı çizgimiz, kutsalımız, Kur'an-ı Kerim söz konusu olunca, İslam düşmanlığı söz konusu olunca hemen ifade ve düşünce özgürlüğü diyen zalimleri, çifte standartlı davrananları, iki yüzlüleri ve  yüzsüzleri de unutmayacağız.

 

Nefret suçu ve ırkçılık hiçbir zaman ve hiçbir yerde  düşünce özgürlüğü değildir, olamaz.

İnkâr ve nankörlük edenlere de ki: "Yakında (sisteminiz ve tüm tedbirleriniz çöküp yıkılacak ve) yenilgiye uğratılacaksınız ve (dünyada rezil olduğunuz gibi ahirette de) toplanıp cehenneme atılacaksınız!” O ne kötü bir yataktır. (Ne kahredici bir zindandır.) 3/12 

İnsan bilmediğinin cahili ve düşmanı olur misali: Kur'an-ı Kerim'i bilmeyen, tanımayan insanlar da ona düşmanlık etmekten çekinmiyor. Keşke tanısalar, alemlere rahmet olarak gönderilen kitabı ve onu öğreten rasulü,İnsanları karanlıklardan aydınlığa taşımak için gönderilen  Kur'an-ı Kerim'i açıp okusalar. Biz bunun için mücadele etmeliyiz, Kur'an-ı daha fazla insana anlatmaya gayret etmeliyiz.

Allah, iman edenlerin velisi (sahibi, hamisi ve hayra yönlendiricisi)dir ki; onları karanlıklardan nura çıkarır. Kâfir takımının (ve münafıkların) velisi (akıl vericileri) ise tağut (zalim ve şeytani güç odaklarıdır) ki, onları (İslam ve iman) nurundan (ayırıp küfür ve zulüm) karanlıklarına götürüp bırakır. İşte bunlar cehennem ateşinin ehlidir ve orada süresiz kalacak kimselerdir. Bakara 257

İslam'ın kutsal kitabına  ve öğretilerine yapılan bu ve benzeri saldırılar kadar eylemlere izin verilmesinin Avrupa'da artan İslamofobi'yi daha da artırmasından insanlık adına endişe duymalıyız.


Başka bir endişemiz de Müslümanların Kuran’a karşı yanlış tutumlarıdır. Kuran’ın hükümlerini göz ardı eden, bu çağda uygulanamayacağını söyleyen ya da bazı hükümlerini kabul edip bazılarını reddeden yaklaşımların özü itibariyle İsveçli Paludan’ın yaptığından çok da farklı  olmadığı kanaatindeyiz.


Kafirlerin İslam’a ve değerlerine karşı haset ve nefretle savaş açmalarının en önemli nedenlerinden biri de Müslümanların dağınık ve etkisiz olmalarından cesaret almalarıdır.


Kur’an’ı yaşarsak, hayatımıza hâkim kılarsak Kur’an’a bu terbiyesizliği yaşatmaya cesaret edemezlerdi. 

Allah’ın kitabı Kur’an’a hakaret, 

Allah’ın Rasulu Hz. Muhammed (asv)’a hakaret,

İslam’a ve değerlerine, Allah’ın kutsal kıldıklarına hiç kimsenin hakaret etme hakkı ve haddi yoktur.


 “Biz Kur’ân’ı müminlere şifa ve rahmet olarak indiririz. Ama o, zalimlerin ise sadece ziyanını artırır.” (İsra,17/82)

Rahman Allah, inanıp güvenenler ve gereğini yapanlar için kitabını bir şifa ve rahmet vesilesi/ kaynağı kılarak her türlü maddi ve manevi nimetleri lütfeder ; Zalimler ,nankörler yaptıklarıyla kendilerini maddi ve manevi şifa ile rahmetten mahrum bıraktıkları gibi sadece ziyan ve zararlarını arttırmış olurlar.


İnsanlığın ilk peygamberi Hz. Âdem as)’dan bu yana Allah’a ve dinine düşmanlık yapanlara dünyada bir rüsvaylık düştü, ahirette de azap onları kuşatacaktır. Ey bu günün zalimleri sizler de bu kötü sonuçtan kurtulamayacak ve kaçamayacaksınız.”


Yahudi ve Hıristiyanlara seslenerek de ki: “Ey ilâhî mesaja inandığını iddia eden Kitap Ehli! Siz Tevrat’ı, İncil’i ve Rabb’iniz tarafından size gönderilen bu son vahiy (Kur’an’ı) kendinize rehber edinip onu gereğince uygulamadıkça, asla sağlam bir temele dayanmış, doğru yapmış  olamazsınız. Allah’ın ayetlerinden bir kısmını benimseyip, bir kısmını reddederseniz, diğer kâfirlerden bir farkınız kalmaz.”

Ey Peygamber! Rabb’inden sana indirilen şu muhteşem ayetler, onlardan bir çoğunun azgınlık ve kâfirliğini iyice artıracaktır. Fakat sen, bu inkârcılar için kendini üzme

Kur’an-ı Kerim’in bu ayeti bizi iki sonuca götürür: Yüce kitabımız ve hayat rehberimiz iman edeni temizler, onun imanını artırır. Kâfiri küfrün bataklığına atar ve onun küfrünü, kinini artırır. Kur’an-ı Kerim, Allahu Teâla’nın insanlığa vahiy yoluyla gönderdiği kitabıdır. Kur’an; Allah’ın kelamı, muttakiler için hidayet rehberi, müjdeleyici, korkutucu,   ve hayat düsturudur. Bu sebeple Kur’an bizim için değerli ve kutsaldır. Biz Kur’an’ı canımız, malımız ve aile efradımızdan daha aziz biliriz.

Muhakkak ki, Kur’an’a düşmanlık edenler bilmeli ki onlar aslında Allah’a, Peygambere, meleklere ve tüm Müslümanlara düşmanlık etmektedir. Nefret ve kinlerinin sonucu olarak dünyada zelil olmuş ve İnşaallah diğer dünyada da zilletin en büyüğünü tadacaklardır.  Bu saldırılar, basın ve medyasıyla, her türlü hile, entrika, oyun ve tuzaklarla Kur’an sevgisini gönüllerden atamayan zavallıların son çırpınışlarıdır… Kitabımıza, mukaddesatımıza, İslam dünyasına ve ümmete uzanan küfrün necis ellerini ve arkasındaki güç odaklarını iyi biliyoruz!  Ey kutsallarımıza alçakça saldırıyı yapan zavallılar!  Bilin ki, Kur’an’a, İslam’a ve Müslümanlara düşmanlık kimseye fayda vermemiştir, size de fayda vermeyecektir. “Tebbet yeda ebileheb’in vetteb!” İlahi hükmünce sizlerin elleri hem bu dünyada kırılacak hem de Ahirette kuruyacaktır.”

“Allah’ın ve Müslümanların öfkesini çeken söz ve davranışlarınıza derhal son verin!

Kitabımıza uzanan necis ellerinizi hemen çekin. Böylesi zavallılara söylenecek en özlü söz elbette ki Allah’ın sözü olacaktır. Yüce Rabbimiz Saf Suresi’nde mealen şöyle buyurmaktadır:

Onlar/ kâfirler ve zalimler Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek istiyorlar. Hâlbuki kâfirler istemeseler de Allah nurunu tamamlayacaktır. O (Allah), müşrikler hoşlanmasa da, dinini bütün dinlere üstün kılmak için peygamberini hidayet ve hak din ile gönderendir.

O halde en büyük tepki ve sahiplenme olarak örneklerimizin yaptığı gibi Kur’an’ı okuyacak, öğretecek, anlayacak, koruyacak ve hayatımızın her alanında ahkâmını hayata geçireceğiz İnşaAllah!”

İslam’ın ve Müslümanların izzetini müdafa ve muhafaza etmek için gayret gösterenlere selam olsun…

Selam dua ve muhabbetlerimle…

A.Erkan FURKANOĞLU 


Manisa  21.01.2023