Ah Kudüs Ah!


Kutsallığın ve kutsal dinlerin üzerinde titrediği şehirler vardır ya hani ne çektiler taassupluktan. Körü körüne savunmalardan ve bilinçsizce yapılan eylemler ve söylemlerden. Hala da çekmeye devam ediyorlar.
İslam’ın karakolluğunu yapmış kadim toprakların anası Anadolu’nun durduğu yere bir bakalım. Sinesinde Vatikan’ın itleri cirit atarken, hoş görü kılıfına sığınmış ferasetsizlerin yönetimi altında her türlü misyonerlik çalışmaları yürütülürken ve sözde Müslüman diye geçinen tiplerin kurum ve kuruluşları ülkenin ana damarlarına sızmaya insanların hayatlarını karartmaya çalıyorken ah Kudüs ah feryatlarını nereye koyalım efendiler. Her tarafa yayılmış İslam maskesi altında insanlığın kafile kafile dinden uzaklaşmalarını izlerken ah Kudüs ah feryadını nereye koyalım. Kendi evinde olan bitenlerden bihaber yaşayan evladının imanından haberi olmayan tiplerin ah Kudüs ah feryatları ne kadar samimi? Kutsalımız dediğimiz Mekke ve Medine’nin emirlerinin Müslümanlara yaptığını İsrail’in Filistin’e yaptıklarının yanında küçük görenlerin veya hiç görmeyenlerin ah Kudüs ah feryatlarının samimi olsa da gerçekle alakasının olmadığı apaçık ortadadır. Selahattin Eyyubi kalsa bir sağına soluna baksa tükürük bezleri kurur. Reklam kokan tiyatro grubu İslam birliği, kukla Arap birliği ve Müslüman geçinen beceriksiz yeteneksiz liderlerin mavralarının bittiği, kınamaların durduğu, Show amaçlı Cuma namazı çıkışı lanetleme seanslarının son bulduğu zaman ve Müslümanın uyandığı haksızlığa karşı direnç gösterdiği zaman kutsal şehirler huzur bulacaktır. O zaman ah Kudüs ah demeyecek, İslam şehirleri huzur bulacaktır.
Meselemiz o kadar vahim ki, ecdadın bıraktığına sahip çıkamamakla beraber bir de ecdadın sahip olduğu siyasi ve ekonomik gücümüz varmış gibi mavraları dinler olduk. Olması gereken her alanda ilimde fende ilerlemek, Müslüman olarak ekonomimiz ve gücümüzle dünyaya meydan okumaktır. O zaman bağrı yanan kutsal şehirlere ve en önemli milletimize ve Müslümanlara sahip çıkabiliriz. Vesselam.