Darbedilenler...


Darbelerden çok çekmiş millete vefa babından…
Darabe, darb, derdest edilmek... Tüm varyasyonuyla bu kelime, her halükarda bir acıyı ve mazlumiyeti dikte ediyor. Herhangi bir darbeyi aldıktan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmuyor maalesef. Mesela küçüksünüz, meyve ağaçlarıyla dolu bir bahçede güle oynaya oynuyorsunuz. Çürümüş bir dut ağacın köklerine aniden takılıp yeri boyluyorsunuz. Ağız, burun kan revan içinde kalıyor. Dişleriniz kökünden kırılıyor. Müthiş bir acı, can havli ile bir ağaca toslamanın ve ani gelen şiddetin sizi apansız yakalamasına alışmaya, sindirmeye ve hatta belki kabullenmeye çalışıyorsunuz. Ancak dengeniz sarsılmıştır bir defa, çok şey değişmiştir üstelik.
Fakat artık mümkün mü eskisi gibi olmak? Burun kemeri kırılmış ve Allah’ın yarattığı uyumlu şeklinden çok şey kaybetmiştir.  Asli halinin yerine emaneten duruyor gibi... Yakıştıramıyorsunuz da işin kötüsü... Ama elden ne gelir?  Allah vergisi, kendinize has karizmanızı silip süpürmüştür üstüne üstlük. Yıllarca alışamazsınız. Ne yapsanız da o darbenin etkisini ve size yaşattıklarını unutamazsınız. Bir iç acısı kalmıştır. Yaralar belki kapanıyor, ama bir ukde kalmıştır yüreğinizde, derinden derine içinizi sızlatarak.
Çocukken yaşadığım bir kazayı neredeyse yarım asır sonra böyle hatırlamak, ilginç. Hâlbuki bunca yıllık hayatımın unutulmaz dediğim türden birçok olayını yaşamıştım. Bir şekilde beni ve yaşamımı yönlendiren olaylar... Fakat tüm bu olaylar içinde zamansız alınan şiddet dolu bir darbe, ister kişisel bazda kalsın, ister toplumsal bazda illaki bir travma yaşatıyormuş insana, bunu idrak ettim yeniden. Bunu söylerken çok havalı mıyım ne? Ama niyetim bu değil.  Neyse üç büyük toplumsal darbe görmüş geçirmiş, tecrübeli birinin havalı havalı konuşmasına bakmayın siz yine de.
Darbelerin, ne tür acılar, sıkıntılar, badireler yaşattığını ve bedeller ödettiğini darbe görmüş insanlar çoook iyi anlarlar. Bazen diyorsunuz ki acıyı çeken sadece ben olsaydım keşke. Başkası, ailem, çoluk çocuğum, akrabam incinmesin yeter ki. Ve fakat öyle olmuyor işte! En yakınlarınız konusunda bile eliniz kolunuz bağlı kalıyor. Siz ne yapıp edip düzeltmek isteseniz de darbeyi yapanlar size rağmen, sizi ilgilendiren birçok kararı sizin yerinize almıştır. Hem de size, topluma dayatarak... Sizin için en iyisi olduğunu iddia ederek... Ekmek çarpsınmış ki sizin hayrınıza ve iyiliğinize yapmışlardır darbeyi. Sizi yaftalamaları, dışlamaları, ötekileştirmeleri, ailenizin gözünde bile ayrıksı bir ot muamelesi görmenize sebep olacak yaptırımları hep sizin (toplumun) iyiliğinizedir. Toplumun ıslahı için yapmışlardır, ifsat ettiklerinin farkında olmadan. Şimdi burada Rabbimizin bir ayetini hatırladım. "Onlara yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, "Biz ancak ıslah edicileriz" derler. Şunu bilin ki onlar bozguncuların ta kendileridir, lakin anlamazlar. "Bakara suresi 11-12. Çünkü darbeciler için iyi olan, güzel olan sadece onların menfaatleridir. Hâlbuki toplum için ise ifsattır, zulümdür, kan ve gözyaşıdır. Kaybettiklerimizin devasa büyüklüğünü söylesem de kelimeler kifayetsiz kalır. Yine de denesem mi acaba? 
Önce 80 darbesini yaşadık. Toplumu sağcı- solcu, dindar- kâfir diye ayırmışlardı. Sonra Humeynici dediler, mezhep çatışmasını kızıştırdılar, ümmet bilincini tarumar ettiler. Sonra irticacı dediler, toplumsal tüm haklarımızı elimizden aldılar. Halkı laik-anti laik diye yine kamplara ayırdılar. 28 Şubat darbesini en derinden yaşayan, halen olumsuz getirilerini zaman zaman sineye çekenlerden biri olarak çoook yıprandık, incindik. İman adına, İslam adına tavizsiz bir mücadele verenler ise hepten dışlandılar. Yaşadık bunları evet, o günden bugüne sadece bir bez parçası için değil topyekun iman mücadelesi verdiğim halde şahsen ailemin nazarında temize çıkamadım. Yine Rabbimi şahit tutuyorum tüm yaşadıklarımıza...
  15 Temmuz darbesine sebep olan cemaatçilerden de ayrı darbeler aldık zamanında. Cemaatlerinden değildik diye neredeyse Müslüman olarak bile görülmüyorduk onların nazarlarında. Varsa yoksa o cemaate girenler, nemalanıyordu. Devletin içinde devlet gibi yapılanmışlardı. Kendi cemaatleri dışındaki hiç kimseye hakkı olan bir makamı bile çok görüyorlardı.  Devletin sahibi gibi davranıyorlardı. Üstelik halkın nereye doğru kanalize edildiğinden habersiz bir şekilde, sonuna kadar güven duyduğu o yapıyı da Müslümanların aleyhine çevirmeyi başardılar.  Halkın samimi, dindar hissiyatını dünyalık hedeflerine kurban ettiler. Ümmet bilincimiz çook derinden parçalanmıştı yapılanlarla.
Ve İslam karşıtlığı olarak sürdürülen darbe geleneklerinin başımıza ördüğü çorapları sökmeye uğraşırken, küresel zulüm odaklarının Müslüman ümmetin başına bir de Müslüman bir cemaati kullanarak bunu bir kez daha irtikâp edeceklerini en azından bu şekilde bir darbe olabileceği aklımızın ucuna bile getirmemiştik. Suret-i haktan görünerek ne kumpaslar oluşturuluyor, ne dalavereler çevriliyor, Allah biliyor. Her şeye şahit olan O... Yapılanlara, Allah'ın kitabından bir delil bulabilecekler mi? Her zamanki gibi ayetleri istedikleri yönde tevil ederlerse belki. Ancak Allah'ın muradının ne olduğunu halis muhlis Müslümanlar iyi bilir.
Her şeye rağmen halkı ahmak ve sersem bilenler ise yine tongaya düştüler bu darbe girişimiyle. Halkı göbeğini kaşıyan adam olarak aşağılayanlar, halkın gösterdiği basireti asla gösterememişler, darbeler karşısında hiçbir zaman dik duramamışlardır. Halkımız ise basiretli ve aklı selim davranarak darbecilere hak ettiği karşılığı vermiştir. 
"Dert söyletir" der atalarımız. Biz de halk olarak darbelerden çook çektiğimiz için olsa gerek böyle döktürüverdim. İmtihan olunmanın sırrı bu türlü darbelerle hep sınanacak olmamızdır. Önemli olan nerede duracağımızı tespit etmektir. Tecrübeler insanı olgunlaştırıyor. Müslümanlar da olgunlaşıyor. Belki her musibette bir hayır vardır derken atalarımız, bu tecrübelerin artısından haber vermek istemişlerdir. Evet, yaşanan bir süreç var ve herkes kendi hesabına Rabbine vereceği hesabı düşünerek nerede duracağına karar verecek. Mazlumun yanında mı, zalimin yanında mı? İşte en önemli mesele bu... Tarihimiz boyunca yaşanan darbelerde mazlum olarak şehit olan tüm kardeşlerime Allah’tan rahmet dilerim. Rabbim başka hiç bir darbeyi  bir daha yaşatmasın bu millete. Ve bizi Kur’an’ sız, ezansız ve vatansız bırakmasın.