Hayal Tacirliği


Yılbaşı geliyor diye topluma Batı tarzı bir kültürün bilinci ve ahlakı eskisi gibi canlı olmasa da verilmeye, umut ve hayal tacirliğine hız kazandırılmaya çalışıldığı günlerdeyiz. Korona salgının gölgesinde yine Milli piyango satışlarıyla insanlara boş hayaller ve umut pompalanıyor. Reklamlarla, şuh artistlerle ortalık canlandırılmaya çalışılıyor. İnsanlar ceplerine birilerinin elinin girdiğinin farkına varmadan gönül rızalarıyla bilet alıp tüketim kültürüne yem oluyorlar. Daha zengin, daha konforlu bir hayatın hayaliyle avunuyorlar. Karunvari bir zenginliğe ulaşma hırsı insanlardaki akıl ve izanı sökmüş görünüyor. Ciddi ciddi zengin olabileceğini düşünenler “Ya çıkarsa!” diyerek kendilerini aldatabiliyorlar. Milyonlarca kişiye çıkmadığını ve onlardan birinin de kendisi olduğunu bile bile. 
Bir milli piyango satıcısına sormuşlar. Neden bilet satıyorsun? Piyango haram değil mi?”  Manidar bir cevap vermiş “Ben haram bir iş yaptığımı sanmıyorum. Ben burada hayal satıyorum. İnsanlara hayal satıp onların bir yıl boyunca mutlu hissetmelerini sağlıyorum.” Bir yıl olmayacak bir hayalle avutmak… Mümkün olabildiğini görüyoruz. Zihinler hayalle yoğrulup, algılar değiştirilince hayal satıcılığının da mantıklı bir cevabı böylece bulunabiliyor. İnsan kendini temize çıkarmak ve ikna etmek için her tür çabayı gösteriyor. Belki başarıyor da. Fakat doğru olanı yapmış oluyor mu? İşte bunun tartışılması gerek.  
Peki nasıl oluyor da insanlar kendilerini bu nevi boş hayallere kaptırabiliyorlar? Hele de Müslümanım diyenlerin çoğunluğunun yaşadığı bir coğrafyada, düpedüz haksız kazancı amaçlayan bir nevi kapitalist soygunculukla insanımızın aklı nasıl çelinebiliyor? Hatırı sayılır sayıda insanın hiç emek sarf etmeden zengin olmayı hayal etmesi ve bunun da kumarın bir türü olan piyangoyla mümkün olduğunu düşünebilmesi çok şaşırtıcı değil mi? İnsanın bu kadar akl-ı selimden uzak düşünebilmesi ve bu ham hayale umut bağlaması nasıl mümkün olabiliyor? Milyonlarca kişiden toplayıp tek bir kişiye vermek?!! Bu nasıl bir paylaşım? Bir pulu dokuz kişiye, dokuz pulu bir kişiye vermenin mantıklı olduğunu savunmak ve istemek nasıl bir düzenin adaleti ve vaadi? 
Emek harcamadan zenginliğe, müreffeh bir hayata erişilebileceği yanılgısı insanlarımızın akıl ve mantığını nasıl dumura uğratabildi?  Piyango biletinden medet umanlar devasa ve küresel bir kumar sektörünün gönüllü kurbanları olduklarının farkındalar mı? Örümceğin avını yakaladıktan sonraki hınzır ve sinsi yaklaşımı gibi kapitalist sistemin soygunculuğunu yapanlara yem olduklarını bir an olsun düşünmeleri gerekirdi. Merak ediyorum doğrusu. Gerçekten inanıyorlar mı kazanacaklarına? Eğer inanıyorlarsa aynı kuvvette inancı emekleriyle kazanacaklarına verselerdi nasıl değişirdi hayatları? Diyelim ki milyonlarca kişi içinden bir kişi şanslı ve ona piyango vurdu. Böyleleri gerçek manada zenginliğe erişmişler midir? Mutlu olmuşlar mıdır? Ellerine geçen piyango zenginliğinin faydasını görmüşler midir? Geçmişte piyango çıkanların sonları ile ilgili bir yazı okumuştum. Merak edenler araştırabilirler. Parayla saadetin gelmediğini en iyi anlatan yaşanmış hayatlar olsa gerek. Şunu da hatırlamak gerek; haram yoldan gelen kazanç haram yola gider. 
Emeksiz zengin olma hayali dünyevileşmiş insanların umudu olabilir. Hayat dünyadan ibaret kabul edilirse kendilerince haklı da olabilirler. Fakat ahiret hayatına inandığını söyleyip, hesap vereceğine iman iddiasında bulunduğu halde, haram yoldan gelen paralara bel bağlayan Müslümanlara ne oluyor? Bu nasıl bir şuursuzluktur? Haksız ve emeksiz kazanç arzusu insanları çabucak manipüle ediyor ve inandığı değerlerini bile kolayca çiğneyebilir hale geliyor. Oysaki ömür geçiyor, gençlik, sağlık bitiyor, emekler yok hükmündeki hayallere kurban ediliyor. İnsanın zorluklar içinde emek vererek kazandığını kalkıp kumara yatırması vahim bir akılsızlık! 
Halbuki insan elinin emeğinden daha helal, daha bereketli, sadra şifa bir lokma yememiştir bugüne kadar. Yeter ki harama göz koymasın. Helal rızkı için çabalasın, Allah hiçbir kulunu nimetlerinden mahrum etmez. Fakat hayatı sadece dünyadan ibaret bilince dünyevi eğlenceler, rahatlık ve konfora ulaşma isteği insanı yanlış yollara sürüklüyor.  Ancak hayatın gerçeklerinden oldukça uzak beklentilerle insanları sömürenler bundan rant elde ediyorlar. Piyangoya bel bağlayanların ise ömürleri heba oluyor. Ellerindeki birkaç kuruş rızkı da kolay yoldan zengin olmak için biletlere veriyorlar. Milyoner olan veya olacak olan şanslı kişinin kendileri olacağı hayaliyle benliklerini uyuşturuyorlar. İç yakıcı bir pişmanlığa uyanmak ise an meselesi böyleleri için.   
Hadi bir de bilet aldığı için geleceğini hayallerle inşa eden insanın gözünden bakmaya çalışalım. Diyelim ki biletine büyük ikramiye isabet etti? Ne olacak? Başı göğe mi erecek? Yakınlarını, akrabalarını, ihtiyaç sahiplerini mi gözetecek?  Ya da topluma faydası olacak uzun soluklu bir hizmet mi yapacak? Eğitime yatırım yapıp insan yetişmesini mi sağlayacak? Sahi siz hiç rastladınız mı böylesine? Bazen sorulan sorular, hayat kurtaran cevaplara kapı aralayabilir. Soru soralım ve cevabını bulmaya çalışalım her zaman. Özellikle bir şeyler çarpık gidiyorsa…
Zengin olanlara sorsanız, insanın onmaz bencilliği konuşacak. “Niyeymiş?” diyecek. “Ben kazandım! Ben yiyeceğim son kuruşuna kadar. Bana ne fakirden yetimden. Çalışsınlar kazansınlar.” Tek düşündüğü dünyanın geçiciliğinde haram helal gözetmeden vur patlasın çal oynasın! Hayatın tüm amacı insanın eğlentisiymiş gibi. Ya sonra? Değirmenin suyu tükenince ne olacak? Ömür nimeti bittikten sonra ne kalacak insanlık adına. Hep bana diyen nefsin azgınlığına sınır yok doğrusu. Belki de bu yüzden Rabbimiz koyduğu yasaklarla haram sınırlarını belirlemiştir. Bir defa harama takılıp alıştı mı insanoğlu kendini kurtarması imkânsız değilse de çok zor olduğundan. 
İslam’a inanan insanların çoğunlukta yaşadığı bir coğrafyada yaşıyorsak, kelam-ı Kadim olan Kur’an’a kulak vermemiz gerekirdi oysa. Piyango bileti alacak insanımız bir kez daha durup düşünmeliydi. Rabbimiz “İnsana çalıştığı kadar vardır.” buyuran ayetiyle en baştan uyarıyordu inananları. Emeksiz haram kazancın ancak karnına ateş doldurmak gibi olduğunu söylüyordu Resulümüz de. Toplumumuz Allah’ın emir ve yasaklarından uzağa düştüğü için piyango satışları hala yapılabiliyor. Çalışmadan emek harcamadan köşeyi dönüp milyoner olabileceğine inanıyor hâlâ insanımız. Ne büyük çelişki. İnsanın kendini yalanla hayalle avutması büyük gaflet! Çölde susuz kalan kimsenin serap görmesi misali. Yoksa hayal tacirliği bu kadar tutar mıydı?