Hak Arayışının 20.yılına ithafen…


İlginç bugünlerde dikkatim çok dağılmış. Takvime görmeyen gözlerle bakıyordum ki, bugünün tarihi dikkatimi az önce çekti. Tam 20 yıl önce bugün, 29.01 2001 de hem de izne ayrılmışken kapıma kadar gelen müdür yardımcısı, ihraç yazısını elime tutuşturmuştu. Neye uğradığımı şaşırmıştım. Yer ayağımın altından kayar gibi olmuştu. Bir an hiçbir şey ne konuşabildim ne bir tepki gösterdim. Rabbimin huzurunda O’na olan imanımın gereğini ve en görünür emrini uyguladığım için lince uğramıştım. Yıllarca verdiğim emek hiçe sayılmıştı. Allah’a ve O’nun emirlerine savaş açanların namlusunun ucundaydım ve insani tüm haklarımı bir anda yok saymışlardı. Bana kalan sadece sabretmekti. “Biz’e yumruk sallanmazdı!” İçim kan ağlıyordu. Tüm emeklerim bir anda iç edilmiş, dünya karşıma geçmiş gibi hissetsem de Rabbim vardı ya. O her şeye kadirdi. Değil mi ki O'nun emrini başım üstünde taşıyordum. Değil mi ki sadece O'nun rızasına taliptim. Tüm dünya karşı çıksa ne yazardı. O “Sadece benden korkun!” buyurmuyor muydu? Dünya Müslümanın zindanı değil miydi? Zekiye Yağmurcu kardeşimin bilfiil ortaya koyduğu gibi Müminler istikametlerini bozmadıktan sonra onurlu ve vakarlı bir mücadeleyle geçen dünya imtihanından sonra ahiret bizim değil miydi?  
Bu konuda Rabbime olan güvenim tamdı ve o günden bugüne hiç pişman olmadım. Dünyevi birtakım makamlar ve dünyalık kazançları kaybetmiş gibi görünsem de aslında kazanan bendim, bu mücadelede olan bizlerdik. İçinde bulunduğumuz mücadele süreci dünyalık kazanımlar açısından olumsuz sonuçlansa da Rabbimden beklentim ve rahmetine olan itimadım devam ettiği sürece kazananlardan olacağım. Hayat hak ve batıl savaşının arenasıdır. Ve Rabbimin teyidiyle “İnanıyorsanız en üstün sizsiniz!” Önemli olan insanın safını belirlemiş olmasıdır. Safımız Hz. Nuh'un, Hz. İbrahim'in, Hz. Musa'nın ve Hz. Muhammed'in safı ise biz kazananlardanız. Cenneti dünya olan kafirler, münafıklar ve müşrikler safında bulunmaktan Allah'a sığınırım.