Üniversitelerin bölge ekonomisine ve kente olan katkısının tarihsel gelişimi 


Üniversiteler; Tarihin şekillendirdiği objektif, doğru ve sağlıklı bilimsel çalışmalar yaparak, değer kazanan ve doğası gereği ortak bir tutuma sahip olmayıp, özgün fikirler çerçevesinde farklılıkları bünyesinde barındıran, eğitim ve araştırma faaliyetlerini yürüten, evrensel niteliklere sahip kurumlardır. Sahip oldukları özellikler ve üstlendiği sorumluluklar, üniversiteleri çağın koşullarına uyum sağlamaya yönelten yenilikçi, dinamik bir yapı olmaya zorlamaktadır.
Tarihsel ve toplumsal perspektifte üniversiteler, bilginin üretilmesinde önemli bir role sahip olmuştur. Üniversitelerin bu temel rolü, bilginin yayılması fonksiyonu ile taçlandırılmıştır. 19.yüzyıla kadar ana fonksiyonu eğitim olan üniversitelerin, sanayi devrimi ile birlikte araştırma çalışmalarında esas görevleri arasına kattı görülmektedir. Bu bağlamda, uygulamalı ve sanayi odaklı araştırmalarda akademik bir devrim olarak nitelendirilmektedir. 
Dünyada üniversite, ikinci dünya savaşı öncesinde genel olarak merkezi hükümetler tarafından finanse edilen kamu üniversiteleri olmuştur. Bu dönemde üniversite; yetiştirdikleri öğrencilerin yerel endüstrilerde istihdam edilmesini ve bununla beraber yerel işletmelerin endüstriyel araştırmalar boyutundaki problemlerinin çözülmesini hedeflemiştir. Bu bağlamda, üniversiteler araştırma yapma ve nitelikli eleman temin etme boyutundaki problemlerinin çözülmesini hedeflemiştir. Bu bağlamda üniversiteler araştırma yapma ve nitelikli eleman temin etme boyutunda yerel ekonomilere önemli ve somut katkılar sağlamıştır. Ancak ikinci dünya savaşı sonrasında, merkezi hükümetlerin üniversitelerin araştırma fonları üzerindeki baskın rolü araştırma faaliyetlerinin daha ziyade ulusal kapsamda bazı amaçları yöneterek yapılmasına yol açmış, üniversite araştırmaların yerel endüstriyellerin ihtiyaçları ile ilişkili yönü zayıflamıştır. Böylece akademik araştırmaların daha çok özel ve pür bilimsel bir format kazanması söz konusu olmuştur.

Yakın dönemde ardı ardına açılan üniversitelerle birlikte üniversitesi olmayan kent kalmamıştır. Temelde sosyo-ekonomik eşitsizlikleri giderme ve kentleri canlandırma açısından, oranı değişmekle birlikte; özellikle kent dışından gelen öğrenci ve personelin etkisiyle kentlerde üniversitelerin etkisi belirgin olarak hissedilmektedir. Üniversitelerin kente etkilerini inceleyen çalışmalar genel olarak harcama temelli ekonomik etkiler üzerine yoğunlaşmaktadır. Son araştırmalar, üniversitelerin son dönemlerde ağırlık kazanan inovasyon, teknoloji transferi, bilgi yaratma ve bilgi altyapısı yaratılarak sunma ve çevreye katkı gibi bilgi temelli faaliyetlere odaklanmaktadır.
Üniversitelerden beklentiler; üniversitelerin bulundukları kentleri ve/veya bölgeleri geliştirmesi ve kalkındırması şeklindeyken, bu sürecin ana öznelerinden olan öğrenciler bir anlamda gelip geçici turistler gibi görülmekte ve üniversite-kent ilişkisini değerlendirme geliştirme aşamasında sürece dâhil edilmemektedirler. Kentleşme, Kentlileşme Tarihsel süreçte varlığını sürekli olarak mekânlarda inşa etmiş olan insan, yerleşmeden de kendini alamamıştır. Farklı amaç ve ihtiyaçlarına karşılık gelmesi bakımından yerleşme mekânları ve tipleri sürekli değişmiştir. Farklı yerleşim mekânları kuran insan, sürekli hayatının akışını dengeleyecek ve karşılayacak mekânlardan geçmiştir. Kentsel mekân da insanın ürettiği bir yerleşim birimi olarak insan hayatında önemli bir konum elde etmiştir. Kent bir kültür ve hayat tarzı haliyle insana yansımış, insan kendi bilinç ve kimliğiyle kente yönelmiştir. Böylece kent, insan hayatının sürekli bir biçimde devam ettiği ana mekânlardan biri haline gelmiştir.