Önce Emeği Farket!


        İşçinin maddi olarak hakkını vermek, emek kavramının önemini ifade etmede elbette ki ilk örnektir.

        Ancak emek kavramı sadece parasal konular için söz konusu olmamalı.
        Maddi-manevi, üretken insanların emeğini farketmek de emeğe değer vermektir. O emeğe teşekkür etmek, takdir etmek, varsa hatası düzeltmesini yapmak, tüm bunlar da emeğe değer kapsamına girer.
        Bunu başarmak için elbette ki, yürekte ve zihinde bazı ağırlıkların (kibir, gurur, müstağnilik, önyargı vb) olmaması gerekir. Bu ağırlıklar yüzünden insanlar çevrelerindeki emekleri farketmiyor. Dolayısıyla umarsız ve ilgisiz kalıyor.

        . Bir öğretmenin öğrencinin üretkenliğini farketmesi...
        . Bir idarecinin öğretmenin üretkenliğini farketmesi...
        . Bir babanın çocuğundaki üretkenliği farketmesi...
        . Bir alimin kitap yazarken sarfettiği emeğin farkedilmesi.
....
        Örnekleri çok uzatılacak çok fazla etkileşimler var hayatta. Sizler de ekleyebilirsiniz. Belki onca üretkenlik farkedilmeyi bekliyor çevremizde. Dediğim anlamda farkedilse ve pozitif etki bırakılsa toplumsal gelişimimiz daha hızlı olmaz mı?
        Günümüzde emek kavramı sadece maddi karşılığa indirgenmiş gibi lanse ediliyor. O en başta ve en ciddi karşılıktır ve alt sınırdır. Muhakkak olması gerekir. Zaten onun altına düşen ateştedir. İşçinin emeğinin karşılığını hakkıyla vermemek, ateşle oynamak demektir. Patronların dikkatini çekmiş olalım bu arada...
        Ama çıtayı yükseltmek gerek. Yakın veya uzak çevremizde üretkenlik farkettiğimiz zaman en azından farkedip pozitif bir karşılık vermek gerek (karşılık derken ücret değil manevi destek) varsa bir hata yine emeği hırpalamadan düzeltmek gerek.
        Kısacası emek odaklı bir hayat felsefesi, belki birçok problemleri asgariye indirecek bireysel ve toplumsal hayatta. Bir kere bir yerde emek varsa orda dur, kendine çekidüzen ver, öyle yaklaş..
        EMEK SAYGIYI GEREKTİRİR. Vesselam
ÖNCE EMEĞİ FARKET! (mt)