Reklam
Reklam

Nimeti 'serpme' Türkiye!

Akşam Gazetesi yazarı, Prof. Dr. Cevdet Erdöl Türkiye İsrafı Önleme Vakfı’nın (TİSVA), verilerini de göz önünde bulundurarak "Nimeti 'serpme' Türkiye!" başlıklı yazı kaleme aldı.

Nimeti 'serpme' Türkiye!

Akşam Gazetesi yazarı, Prof. Dr. Cevdet Erdöl Türkiye İsrafı Önleme Vakfı’nın (TİSVA), verilerini de göz önünde bulundurarak "Nimeti 'serpme' Türkiye!" başlıklı yazı kaleme aldı.

Nimeti 'serpme' Türkiye!
22 Eylül 2019 - 10:07
Reklam

“İşten artmaz, dişten artar” der büyükler...

“Geçimin yarısı iktisattır!” düsturu medeniyetimizin, Efendimiz (SAV) dili ile bize ulaşan kutlu bir öğretisidir.

Evvelce de değindiğim israf konusunun bugün çok da akıllara gelmeyen, keyifli dakikaların arasında çöpe giden nimetler manzumesi; dost, aile ve iş görüşmelerinin ortasında önümüze “serpilen”, üstüne de paramızın, emeğimizin ve milli servetimizin serpildiği o meşhur serpme kahvaltı çılgınlığına değinmek istiyorum...

Kıymetli okurlarım;

Bu bağlamda Türkiye İsrafı Önleme Vakfı’nın (TİSVA), verilerine gelin birlikte göz atalım.

“TİSVA, son dönemde yaygınlaşan ‘serpme kahvaltı’ kültürü nedeniyle yıllık yaklaşık 100 milyar liralık bir israf yaşandığını açıkladı.

TİSVA Başkanı Prof. Dr. Aziz Akgül, dünyada 67 ülkenin yer aldığı ‘gıda kaybı ve israf’ başlığı altında yapılan çalışmada Türkiye’nin 65. sırada bulunduğunu belirtti. Açıklamanın devamında ise, kahvaltıda gelen zeytin, peynir, domates, tereyağı, reçel, yumurta ekmek gibi gıdaların birçoğunun tüketilmediği için çöpe gittiğini ifade etti. Sn. Akgül, israfın bir davranış bozukluğu olduğunu ve serpme kahvaltılarda ya porsiyonların azaltılmasını ya da müşterilerin isteğine göre getirilmesi gerektiğine dikkat çekti.

Tablonun vahameti alenen bu tehdit ve israfı gözler önüne sermekte, ücretini ödeyip yiyip içmediğimiz/içemediğimiz onca nimetin geri döndürülemez bir şekilde çöpe gittiğini bizlerin dikkatine sunmaktadır.

Kutlu bir emanetin mirasçısı, mazlum ve mağdur hamisi olan bizler açlıktan ölen insanların olduğu bu zamanda israfın adının dahi anılmadığı bir iftihar tablosu olmalıydık.

Peki, bu yara nasıl kapanır, bu israf musluğu nasıl kesilir?

Evvela bilinçli bir tüketici olmayı, kişi başı ücretlerle önümüze serilen nimetleri kişiye yakışır bir olgunluk ve akli melekelerini vicdanına hizmet ettiren bir sorumluluk anlayışı ile ele alabilen bireyler olmayı, çocuklar yetiştirebilmeyi başarabilmeliyiz.

Gittiğimiz mekânda bir kişiye sunulan menünün porsiyon hacmini sorarak yemeğe başlamak bize ne kaybettirebilir ki?

Bize dayatılan tüketim çılgınlığına her alanda bir karşı duruş gösterebilmeli; soran, sorgulayan sadece kasada hesap ödeyen değil, hesabını en baştan yapan, ayağını yorganına kaşığını, tabağına göre uzatabilen insanı kâmil numuneleri olabilmeyi kendimize ilke edinip, çevremize de edindirmeye gayret gösteren mümtaz şahsiyetler olarak hayat yolculuğumuzu idame ettirebilmeliyiz.

Alın teri ile kazandığımız nimeti, kendi ellerimiz ile heba etmeyelim!

Gelin hep birlikte parasını çöpe atana, nimeti israf edeni tenkit edip uyarmak yerine bu amansız tüketim çılgınlığında kaybolup gitmeyelim!

Ezcümle;

Nimetler topraktan, ağaçtan yetişip bin bir emek ile yoğrulup sofralarımıza ulaşan ve “ihtiyacımız kadar” tükettiğimiz sürece devamlılığı sıhhatle bereketlenecek, emeğimiz karşılığı kazandığımız maişetimizle satın aldığımız, milli servet olarak başımızın üstünde taşımamız gereken hayat unsurlarımızdır.

Unutmayalım ki; “kıymet bilen kıymetlenir, nimete minnet eden nimetle şereflenir”.

Merak ediyorum:

Okul çağındaki çocuklarımızın beslenme çantalarını kendimiz hazırlıyor, ne yediklerini biliyor muyuz?

Sağlık ve afiyet içinde kalınız.

(Prof. Dr. Cevdet Erdöl) Akşam Gazetesi



 


YORUMLAR

  • 0 Yorum