Bilim kurulu üyesi değilim
Sağlık sektörü çalışanı da değilim
Göğüs hastalıkları, dâhiliye ve genel cerrahi uzmanı da değilim
Ama gözlemlerim bana şunu gösterdi ki;
Ölüm korkusu sarmış hepimizi, hatta bütün dünyayı.
Oysa biz doğarken öleceğimizi bilerek doğuyoruz dünyaya.
Hayatı bize bahş eden ahirete imanı o yüzden emrediyor bize.
Çin'in virüsünden ne çokta korktu dünya, ucunda ölüm olunca.
Nede sever insan sevmediği dünyada yaşamayı…
Bir hayatsever derki
“Okyanusun ortasında bir taş olsa, o taşın üstünde bir taş daha olsa ve bende onun üstünde olsam yine de yaşamak isterim orda.”
Oysa ağzı açılan şikayet eder dünyadan
Var olandan şikâyet, yok olandan şikâyet, verilenden şikâyet, alınandan şikâyet, sevdiğinden şikâyet, sevmediğinden şikâyet, ekonomiden şikâyet, alışverişten şikâyet işinden şikâyet, işsizliğinden şikâyet hatta kadın kalınlığından, erkek erkekliğinden şikâyet.
Ama yine de yaşamak ister her şeye rağmen, insan.
Ne önlemler alır ölmemek için...
Evet, ölmek istemez hiçbir insanoğlu sevmese bile hayatı
Oysa hayat bir fırsattır sadece bizim için.
"Rızayı ilahi " ye kavuşmak için geçmemiz gereken bir köprü, belki de ahirete yolculukta bir dinlenme istasyonu gibi değerlendirmek lazım.
Ne diyor peygamber
“Benim dünyayla, dünyanın benimle ilgisi yoktur.
Benim dünyayla dünyanın benimle nasıl ilgisi olsun ki?
Canımı Kudret elinde tutana yemin ederim ki; benimle dünyanın benzeri ancak güneşin çok şiddetli olduğu bir yaz gününde bineğiyle yolculuk eden bu esnada bitkin düşüp inerek, çok kısa bir müddet bir ağacın altında gölgeleyen sonra kalkıp ağacı terk ederek yoluna devam eden kimse gibidir.”
(İmam Ahmed, tirmizi, ibni mace)
Bize örnek olan peygamber, yolculuğuna, dünya da "DİN'lenip" yoluna devam ederken, biz kalıcı olarak kalacağımıza öyle kaptırmışız ki kendimizi, hiç ölmeyecek gibi.
Her ölüm can yakar oysa!
Ruhumuz bedenden çıkmadı ama neler neler çıktı hayatımızdan, hemde biz halen canlı iken öldü bazı şeyler hayatımızda, ne acı...
Her virüs bir şeyler öldürdü dünyamızda oysa
Biz farkına bile varmadan ne virüsler girdi hayatlarımıza ve ne ölümler oldu sessiz sedasız, ağıtlar yapılmadı ölen nice güzelliklerin ardından.
Gençliğin içine modern hayat ve teknoloji virüsü girdi mesela, aslından, dininden, ebeveyninden utanan bir tür gençlik…
Diriliş nesil dediğimiz, kendilerine emanet bırakılan Kur’an ve sünneti taşıyacak olan gençlik öldü DAVA ortada kaldı!
Kadınların hayatına salt özgürlük virüsü girdi
İffet ve Hayâ duygusu ayaklar altına alındı
Eşini, işini, aşını, eğitimini ve evladını ihmal etti, cennet ayakları altında olan kadınlarımız öldü, AİLE ortada kaldı.
Erkeklerin arasına ise güç gösterme, şiddet virüsü girdi
Allah’ın fıtratında ona eşini çocuğunu korumak için, evine helal rızık getirmek için ve hak olan dava da küfür le mücadele etmek için ona verdiği gücünün kıymetini bilemedi
Kavvam olan erkeklerimiz öldü
Kadınlarda, çocuklarda helal rızıklarda ortada kaldı. Ailelerin direkleri kırıldı.
Zaten kadın erkek bu halde olunca aile mi kalırmış ortada
Güvensizlik virüsü
Aldatma virüsü
Sevgisizlik saygısızlık virüsleri diz boyu dünyamızda.
Büyükleri saymak kalmadı mesela, sokaklar ve huzur evlerine atma virüsü.
Nesil dediğimiz şey cami kapılarında çöp konteynırlarında gayrı meşru ilişkilerin kurbanı gayrı meşru virüsler.
Ve
Kişiliklerimize bulaşan virüsler.
Erdem, ahlak, güvenilir olma, saygılı olup sevgi beslemek, tabiatla, hayvanla, eşyayla, kısaca hayatla samimi bağlar kurmak gibi özelliklerimiz kalmadı, KİŞİLİK KAYBI virüsleri bulaştı hepimize kişiliksiz bir toplum oluştu.
Ve daha
Düşüncelerimize virüsler bulaştı, okuduklarımıza anlamayıp amel etmez olduk
Kavramlarımıza bulaştı virüsler, içi boşaltılıp sunuldu önümüze ve hakikati anlatmamız istendi bizden, kavram kargaşası içinde, anlam ifade eden kavramlarımız öldü, ne yazık…
Peki ya
İbadetlerimize bulaşan virüsler, farzları terk, sünneti bilmez, nafileyi unutan bir Müslüman profili ile dini yaşıyoruz hepimiz, salih amel den uzak
En önemlisi de öleceğimizi unutturan bir virüs bulaşmış bize
Ahiret inancı kaybı yaşıyoruz, bu en büyük virüs. Yukarda sandıklarımın hepsi bu virüsten kaynaklanıyor
Hesabını vermeyeceğimizi düşündüğümüz her davranış virüslüdür dostlar
"Mümin sorumluluğunu kulluğu olarak görmeli"
Diyor ya ilmin kapısı Hz. Ali
-Lezzetlerin kesileceğini, sorumlulukların ise kalacağını hatırlayın.(nehcul belağa)
Bize kalacak olan şey sorumluluklarımız ise, dünya hayatında en çok önemsememiz gereken şey de sorumluluklarımız olmalı.
Zira bir kimsenin sorumsuzluğunu
Başka bir sorumlu kimse telafi edemez.
Yapılan her sorumsuzluk
Sorun olarak bize geri döner.
Evet, hiç birimizin hoşuna gitmese de, sorumluluklarını yerine getirse de getirmese de HEPİMİZ ÖLECEĞİZ dostlar ve inansak ta inanmasak ta ahirete gideceğiz ve dünya hayatını nasıl geçirdik diye hesaba çekileceğiz.
Bütün virüslerden kurtulmanın yolu Bir an önce ölümsüzlük virüsünden kurtulmak la olur.
Evet, önlemler alalım bizden bir şeyler öldüren bütün virüsler için.
Evde kalarak, aile ortamını koruyarak başlayalım önlemlere, aile virüsten temizlenirse gerisi kendiliğinden temizlenir inşallah.
Ve İNSANLIK OLARAK SAVAŞALIM BÜTÜN VİRÜSLER LE, her virüs bir şeyler öldürüyor bizden çünkü
Ellerimizle taşımayalım bu virüsleri bir sonraki nesillere.
HERKESE MADDİ, MANEVİ VİRÜSSÜZ HAYATLAR DİLERİM.
Secde'kâr.
YORUMLAR