Reklam
Reklam
Konuşan Karınca ve Hz. Süleyman Peygamber
Erkan Furkanoğlu

Erkan Furkanoğlu

Konuşan Karınca ve Hz. Süleyman Peygamber

08 Kasım 2022 - 09:13

Nihayet karınca vadisine geldiklerinde, bir dişi/kraliçe karınca: “Ey karınca topluluğu, kendi yuvalarınıza girin ki, Süleyman ve orduları farkında olmaksızın sizi kırıp-geçmesinler (ezip çiğnemesinler)” diyerek (uyarıvermişti). Neml 18
Ayette  “nemletun” diye geçiyor. Nemletün ifadesi hem bütün karınca türünü ifade eder hem de karıncalar içine disiplin, düzen ve yuvada kontrolü sağlayan ana/kraliçe karınca için kullanılır. 
Hz. Süleyman as ile konuşan dişi karınca, ana/kraliçe karıncadır. Ana/kraliçe karıncanın konuşması, mahiyetini bizim bilmediğimiz kendi aralarında iletişimde kullandıkları belli bir anlamı olan bir ses çıkarma veya belli bir sinyal gönderme olabileceği gibi hal diliyle de olmuş olabilir. (Prof. Dr. İsmail Yakıt Hoca’mdan alıntıdır.) En doğrusunu Allah bilir.

Başka bir görüşe göre karınca vadisinin Şam’da olduğu ifade edilmekte ve adının da içinde çok fazla karınca bulunması nedeniyle bu şekilde belirlendiği ifade edilmektedir. Burada geçen [nemletün] kelimesi “karınca” olabileceği gibi bu şekilde isimlendirilen bir topluluk veya bu isimle anılan bir ordunun komutanı da olabilir.( Birlik, beraberlik içinde iş yapmaları ve çalışkanlıkları nedeniyle isimleri, lakapları, özelliklerinden olabilir)  (Prof. Dr. Mehmet Okuyan Hoca’mdan alıntıdır.) En doğrusunu Allah bilir.

Yine bu konuda Recep İhsan Eliaçık,  Neml Suresinde beyan edilen karıncaların, Arabistan yarımadasının güneyinde yaşayan Sebeliler, karınca vadisinin de Sebelilerin yurdu olduğu iddiasındadır. “Sembolleri karınca olan (Sebeli) bir insan topluluğunun yanına gelince içlerinden birisi ‘Evlerinize çekilin!’ dediğini ifade eder.” Muhakkak ki en doğrusunu Allah bilir…
Kur’an-ı Kerim, Hz. Süleyman as ile karınca kıssasını kısaca beyan etmesinde nice hikmetler vardır. Kur’an, bir tarih, coğrafya, arkeoloji, kronoloji veya herhangi bir bilimin kitabı değil; Yerin, göğün ve her zerrenin rabbi olan Rahman Allah’ın âlemlere rahmeti, bereket kaynağı, rehber, nur, uyarı, öğüt ve hidayet kaynağıdır. 

Kur’an- Kerim ‘in amacı, geçmişte olmuş bitmiş bir olayı tarihsel detayları ile anlatmak değildir. Aksine vuku bulan bir olay üzerinden hem geçmişteki davranışları hem de o an ve kıyamete kadar olması gereken olumlu ve olumsuz tavırları örneklemektir. 
Hz. Süleyman as ile karınca kıssası; hükümdar/kral olan peygamberlerin, yaşadıkları ve ulaşabildikleri coğrafyalarda hakkın, hakikatin, barışın, huzurun, emniyetin, tevhid ve adaletin hâkimiyetini sağlamaktır. Tevhid ve adalet ilkelerini tesis etmekle sorumlu olan yeryüzünün halifesi, sorumluluklarını en güzel şekilde yaptıkça yeryüzünü ıslah ve inşa olacak, selam yurduna doğru yol alacaktır.
 
Hz. Süleyman as ile karınca kıssası; bir yönüyle de Süleyman as ve Allah’ın elçilerine dolayısıyla Rahman Allah’a uygunsuz yakıştırmaları, atılan iftiraları tekzib etmek, yanlış bilgileri tashih etmek, doğu bilgileri de tasdik etmek içindir.
Yüce Allah, insanlık tarihi boyunca insanoğlunun hidayeti için sürekli peygamberler göndermiş ve onlara kitaplar vahyetmiştir.  Kur’ân-ı Kerim de insanlığın hidayeti için indirilmiş son ilâhî vahiydir. Daha önce indirilmiş olan tüm ilahi kitaplar birbirlerini tasdik ettikleri gibi Kur’ân’ı Kerim de kendisinden önce inmiş olan kitapları tasdik etmektedir. Vahiy ilk insandan başlayarak Hz. Muhammed asv’a kadar devam eden ve O’nunla tekâmüle ulaşan bir süreçtir. Daha önce nazil olan vahiyler, özellikle Tevrat ve İncil müntesipleri tarafından lafzen ve manen tahrife uğrayarak zayi edilmiştir. Kur’ân’ı Kerim’in kendisinde önce nazil olan bu kitapları tasdik etmesi onlarda var olan her şeyin doğru olduğu anlamına gelmemektedir. Kur’ân “müheymin” olma vasfıyla kendisinden önce nazil olup tahrif edilen bu kitapların sahih metinlerinde var olan evrensel ilkeleri kendisinde barındırmaktadır. Kur’ân bu kitapların kaynağının ilahi olduğunu tasdik ettiği gibi onlarda meydana gelen tahrifatı tashih edip onları tamamen neshetmiştir.
Kuran-ı Kerim, tashih etme vasfıyla diğer kitaplardaki hurafe, batıl ve yanlışları düzelterek doğru bilgiler sunar. Süleyman as, Davut as ve Allah’ın diğer elçilerinin Tevrat’ta anlatıldığı gibi neredeyse keyfi katliamlar yaparak karşı toplum insanlarına, hayvanlarına, canlılara, çevreye eziyet ettiği anlatımlarının aslı esası olmadığı beyan ederek tashih etmektedir.
Kur’an kıssasındaki; “Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!” sözü, hükümdar rasullerin ordularının savaşmak zorunda kaldıklarında bile farkında ve kasıt olmadan yanlışlıkla karşıt toplum insanlarına zarar veremeyeceğinin mesajı ile yüklüdür.  Oysa tahrif edilmiş,  menfi, politik ve ideolojik çıkarları için sonradan yazılan Tevrat metinleri, önderleri peygamberler olan İsrailoğulları ordularının savaş yaptıkları ordular haricinde halk ve hayvanlar dâhil olmak üzere tüm canlılara yaptıkları katliam ve eziyet anlatımları ile doludur. (Günümüzde mevcut olan tüm Tevrat / Kitabı Mukaddes metinleri tahrif edildiğinden istediğinize baktığınızda göreceksiniz.)
‘’Süleyman ve ordusu farkına varmadan sizi ezmesin!” ifadesi aynı zamanda kıyamete kadar tüm ordu sahibi İslam yöneticilerine verilmiş genel bir mesajdır.
Selam olsun Allah’ın tüm elçileri ile onların davet ve davalarını sürdürenlere…
Selam, dua ve muhabbetlerimle…

A.Erkan FURKANOĞLU
Manisa 08.11.2022   / 05.04

YORUMLAR

  • 1 Yorum