Reklam
Reklam
Gerilim Dolu Ruhlar /Nesiller
Mustafa Tosun

Mustafa Tosun

Gerilim Dolu Ruhlar /Nesiller

20 Ağustos 2020 - 19:20

 Anne babalar farkında olmadan gerilim dolu nesiller inşa ediyor. Sürekli uyarı ve ikazlar ile ruhlar geriliyor. İçte boşluklar bırakılıyor. Ruh gerildiği için boşluklar yok olmuş gibi duruyor. 

Ancak anne babanın evinden çıkan ve bir anlamda özgür olan birey, üzerindeki gerilimi gidermek için kendini gevşemeye alıyor ve geçmişte giderilmemiş boşlukları doldurma durumuna düşüyor. Oysa üretim çağında (icat, fikir, sanat, şiir vs) olması gereken birey, geçmişin boşluklarını doldurmaya çalışıyor. Bu boşluklar hem maddi hem de manevi. Anne baba sözüm ona terbiye etme mantığı ile mahrumiyetlerle ve sert tutumlarla aslında ruhu gerdiğinin ve boşluklar meydana getirdiğinin farkında değildi. 

Nedir o boşluklar?
Yetersiz uyku... 
Yetersiz gezi... 
Yetersiz saygı... 
Yetersiz sevgi... 
Yetersiz miktarda verilen harçlık (bu babanın elinde olmayabilir ancak o da manevi olarak doldurulabilir)... 
Yetersiz sosyal çevre ilişkisi... 
Yetersiz danışma, fikir sorma (çocuktan)... 
Ve bunun gibi daha farklı yetersizlikler... 

İşte bu yetersizliklerle birlikte sürekli bağırma, çağırma, azarlama, tenkid, küçük görme türünden olumsuz davranışlar da olunca çocuk 30 yaşına geldiğinde (daha doğrusu ekonomik bağımsızlığa kavuşunca) evli olsun olmasın bu boşlukları giderme peşine düşer ilk olarak. Ama dolar mı peki? Hayır! 30 yaşının da kendine göre giderilmesi gereken boşlukları var. En önemlisi üretme isteği. (Maddi manevi her türlü üretim). Bu boşluğu giderecek yerde çocukluk dönemi boşluklarını çaktırmadan giderme durumuna düşüyor. Böylece meydana çarpık bir kişilik çıkıyor.

Örnek vermek istersek, 
Yetersiz danışma, fikir sorma söz konusu olduğu zaman bireyin fikir üretme ve sözünün dinlendiğini hissetme ihtiyacı giderilmez ve bir boşluk oluşur. 

Genç bireye danışan anne baba farz edelim onun fikrini uygulamaya koydu. Uygulama sonrası görüldü ki gencin ürettiği fikir isabetli değilmiş.

Anne baba bu durumda eğer onu azarlayıp "salak herif seni dinledik bak ne oldu?" derse artık o gençte bırakın boşluk oluşmasını, kişilik ağır bir darbe almış olur. Onun iyileşmesi çok zaman alır. Bunun gencin ürettiği fikrin isabetsiz olduğu gence hissettirilse veya bırakılsa kendisi hissetse buradan alınacak sonuç çok daha sağlıklı olur. İki önemli sonuç ortaya çıkar. Biri yakın diğeri uzak. 

Yakın sonuç şu: O genç bir daha kendisine danışıldığı zaman fikrini mutlak doğru görmeyecek, ihtimal payını bırakacak ve ayrıca fikir üreteceği zaman üzerinde iyice düşünerek fikir üretecek. 

Uzak sonuç ise şu: 30 yaşına gelen o genç artık fikir üretme-uygulama ve sonucu okuma konusunda terbiye edilmiş olacak. Ne başkasının fikrini küçümseyecek ne de kendi fikrini mutlak görecek. Ne başkasının fikrine kendini muhtaç hissedecek ne de kendini mutlak fikir üreten görecek. İhtimal dairesini hep gözetecek.  

Peki bu daha başka ne doğuracak biliyor musunuz? Farkında olmadan da olsa TEVAZU sahibi olacak. 

İşte bu şekilde anlıyoruz ki gerilimli ruhlar aslında topluma ya gerilim katıyor ya da durağanlık.. Sürekli gerilen bireyler ya katil olur ya da canavar... Aşağı doğru iner bu özellik.. 
Sonradan gerilimi giderilmiş ruhlar ise ya gevşek ve durağan olur. O da imkan elde ettiği için böyle olmuştur. Ekonomik özgürlüğe kavuşup aileden kopan bireyler genelde böyle olur. Oysa üretim çağında olan genç, zamanını gerilimin gevşemeye dönmesi sonucu oluşan geçmişin boşluklarını giderme ile tüketmiş olacak..

Yukarıda anne babanın gerilim yüklediği bireyden bahsettik. Anne babanın kişilikte yetersiz bıraktığı temel maddi ve manevi ihtiyaçlar (özellikle manevi) neticesinde gencin kişiliğinde meydana gelen gerilim ve oluşan boşluklardan dolayı o genç hayatın sorumluluğunu taşıyacak olgunluğa ulaşamıyor. En ağır işlere göğüs gerebilse de en zor şartlarda yaşamış olsa da hayatın sorumluluğunu taşımanın olgunluğu başka bir şey. Hayatın sorumluluğu aklın ve yüreğin terbiye edilmesi ile taşınır. 

Anne babanın bu hatalı gerilim oluşturma tavrından dolayı bu defa 30 yaşına gelen genç toplum tarafından gerilim sürecine giriyor. Zaten toplum dediğim de kendi anne babası dışındaki anne babalar ve onların etkisinde büyümüş diğer nesiller. (Olumlu örnek yok değil ama rengini topluma yansıtacak kadar baskın değil ve az). 

Toplum, 30 yaşına gelmiş genci isteyerek veya istemeyerek gerecek. Toplumsal kazanımları üzerinden o bireyi sorgulayacak. En kötülerinden biri de evli değilse evlenmemiş olmasını, evli ise de çocuğu var mı yok mu durumunu, çocuğu varsa hayırlı mı hayırsız mı üzerinden sürekli negatif bir gerilim süreci yaşatacak. Erkek ise ekonomik durumu. Ekonomi ise iyi ise manevi durumu üzerinde sürekli gerilim oluşturulacak. 

İşte bu şekilde gerilim dolu bir toplumda 3. Sayfa haberleri eksik olmayacak. Birbirine pozitif yönelim göstermeyen bireyler birbirlerini gerdiklerinin farkında olmayacak. Sonradan patlayan maddi ve manevi bombalar bunun sonucu olacak. 

Birbirimizi germemek için aklımızı ve kalbimizi olgunlaştırmalıyız. Bunun en temel yolu halis niyetle ilahi mesajı iyice bellemek ve ardından ilahi mesajı bellemiş alimlerin, ariflerin tecrübelerinden faydalanmaktır. Topyekün bir okuma seferberliği aslında bu dediğim. Yazılı olanı değil sadece. Kainat âyetlerini ve hadisat ayetlerini de okumak. Yani yaşananları. Tecrübeleri. Aklını ve kalbini olgunlaştırmayanlar hep mide ve uçkur düzeyinde yaşamaya mahkumdurlar. Cehennem dediğimiz şey de zaten böyle bir toplumda yaşamak değil mi?

YORUMLAR

  • 0 Yorum