Reklam
Reklam
Saltanattan Kaçan "Cumhur" Kemalizm'e Yakalandı
Mustafa Tosun

Mustafa Tosun

Saltanattan Kaçan "Cumhur" Kemalizm'e Yakalandı

29 Ekim 2020 - 11:33

Başlıktaki vakıayı farketmeden bunu görmeden cumhuriyeti anmak bana göre safdilliktir. Bu konuda hatırlatmalarda bulunmak bizim için kaçınılmazdır. Yoksa biz de elbet "saltanat"a karşıyız. Güncel tabir ile "tek adamlığa". Ama sözüm ona cumhuriyet adı altında inancımız hiçe sayılırcasına hatta kökten yok edililircesine asimilasyonlara karşı kör olamayız.

O dönemi yaşayanlardan Said Nursi bu konuda bize ufuk katıyor: "Ben dindar cumhuriyetçiyim".. Mehmet Akifler milli mücadelenin öncülerindendi.

Mehmet Akif'ler, Said Nursi'ler, Elmalılılar saltanata karşı mücadelelerini cumhuriyetten önce İslami ruhla sergilediler "Meşrutiyet-i Meşrua" diyerek. Bu konuda İslamcı öncülerimiz tavırlarını ortaya koydu. Abdulhamid'i bile karşılarına alma pahasına. Ancak daha ne olduğunun farkına varmadan İttihat Terakki ve Cumhuriyet dönemlerinin seküler/ırkçı dayatmalarla karşılaşmaları ve daha ağır istibdatlardan dolayı sükut-u hayale uğramaları bir yana canlarını zor kurtaracak durumuna düştüler... Bunlar yaşandı yakın tarihte... Elmalılı Hamdi Yazır şapka dayatmasından dolayı eve kendini hapsetti adeta...

Bazı dostların ise sanki tüm bunlar hiç yaşanmamış gibi davranması açıkçası bizi üzüyor. Yakın tarih müthiş bir şekilde çarpıtılmış, öncülerimiz canlarını zor kurtarmış iken, sonrasında yaşanan darbeler biliniyorken birileri ısrarla sözüm ona değişim/gelişim/başkalaşım adına yaptığı paylaşımlar bize göre trajik geliyor. Elbette bunda resmi ideolojinin kamu görevlileri üzerindeki baskısı da insanları başkalaşıma zorluyor. İtira etme yetisini kaybeden gün gelir artık boyun da eğer, alkış da çalar. Müslüman şuurda bildiklerimizin bir kısmı direnemediler bu dayatmaya...
Lütfen şunu araştırınız 1.meclis neden kapatıldı?
Kazım Karabekir bu süreç hakkında neler düşünüyor ve neler yaşadı?
Mehmet Akif neden Mısır'a gitmek zorunda kaldı?

Yani aklım almıyor, tarikatçı zorbalığa karşı çıkanlar kemalist zorbalıkları hiç görmüyor bile hatta "onların yönetimine razıyız" diyecek kadar şaşı hale gelebiliyorlar. Bu arada tarikatçı da olsa kemalist de olsa bu ülkenin vatandaşlarının birbirinin haklarına ve değerlerine saygı duyarak, dayatma olmadan bir arada yaşaması en büyük arzumdur bir müslüman olarak.

Kastettiğimiz mesele bireyler ve vatandaşlar değil, devlet gücü üzerinden örtülü bir ideoloji dayatmatılmasıdır. Adeta layusel görülmesidir. "Hakka tapan" müslümanlar olarak ideolojilerin boyunduruğu altında yaşamak asla kabul edilebilir bir durum değildir. Müslümanım deyip de ideolojik dayatmaları kanıksayan ve başkalaşan kardeşlerime de asr suresinden mülhem olarak hakkı ve sabrı(direnmeyi) tavsiye ediyorum.

90 yılda insanların ekserisi devletin baskısı ile dönüştürüldü. Bir zaman sonra sürekli tekrar eden dayatmalar ı kanıksamaya başladı halkımız... Elbette ki resmi dayatmalar baskın geldi.
Zaten kitle psikolojisi -hayatın realitesi açısından haklı olarak- devletin ceberrutluğuna maruz kalmamak için hep sesini kesti, olan bitene itiraz etme hassasiyetini kaybetti. İtiraz yeteneğini kaybeden halk bu defa resmi ideoloji dayatmalarına itiraz edenlere ses çıkarmaya başladı.

Eğitim sistemi üzerinden de körpecik nesiller halkın elinden alındı. İdeolojik ilahlara kul olarak yetiştirilmeye başlandı. Yeni yetişen nesiller atalarına küfreder hale geldiler. Geçmişe ait ne varsa "tukaka" görmeye başladılar ama batıdan ne gelirse de adeta bir "din"e sarılır gibi sarıldılar. Bundan ala asimilasyon mu olur?

Bu düşüncelerle birlikte modern tabirle "teokratik" denilen, baskıcı katı dini rejimlerin de (vatikan, israil, daeş, taliban) cumhura özgür yaşam getireceğini düşünmüyorum. Bir Müslüman olarak Tevhid ve Adalet zemininde özgürlüğü savunuyorum. Devlet adlı teşkilatı ise halkın "ilah"ı olarak değil dini inançlarını ezip geçmeden ekonomik, güvenlik gibi halkın zaruri ihtiyaçlarını karşılayan bir teşkilat olarak görüyorum. Müslüman zihin ise kendi iç tutarlılığını sağlayıp cumhur'a güven vererek devleti tevhid ve adalet doğrultusunda yönetebileceğine inanıyorum. Müslüman zihin için bunun ilk şartı mezhepçi ve kavmiyetçi olmamaktır. Vesselam.

YORUMLAR

  • 0 Yorum