Karbon ayak izinin bireylerin değil, üretim yapan organizasyonların sınırlandırılması amacıyla öngörüldüğü belirtilirken; mülkiyet, seyahat ve diğer anayasal haklara dair herhangi bir sınırlama getirilmesinin söz konusu olmadığı ifade edildi.
Emisyon Ticaret Sistemi ile ilgili olarak da sistemin yalnızca büyük ve enerji yoğun üretim tesislerini kapsadığı, bireylerden karbon vergisi alınacağına dair iddiaların gerçeği yansıtmadığı kaydedildi.
Tarımın yasaklanacağı, çiftçilerin hangi ürünü ekeceğine müdahale edileceği veya cezalandırılacağı yönündeki söylentilere de yanıt verildi. Kanun teklifinde bu tür düzenlemelere yer verilmediği; aksine tarım, hayvancılık ve doğal kaynakların iklim değişikliğine karşı korunmasının amaçlandığı belirtildi.
Paris İklim Anlaşması'nın Türkiye’nin kendi kalkınma hedefleri doğrultusunda ve TBMM onayıyla kabul edildiği hatırlatılarak, tarım alanlarına el konulacağı yönündeki iddiaların asılsız olduğu ifade edildi.
Kömür ve petrol kullanımının tamamen yasaklanacağı ya da bu kaynakların kullanımına ilişkin zorunlu kısıtlamalar getirileceği yönündeki söylentilere de açıklık getiren Bakanlık, kanunun temiz enerji kullanımını teşvik etmeyi hedeflediğini, zorunlu bir yasak getirmediğini belirtti.
Son olarak, iklim değişikliğini reddeden kişilere yönelik ceza verileceği ya da karbon ayak izi üzerinden vatandaşa para cezası uygulanacağına ilişkin iddiaların da doğru olmadığı, söz konusu düzenlemelerin yalnızca sanayi tesislerine yönelik çevresel yükümlülükler içerdiği ifade edildi.
Bakanlık, vatandaşların bu tür yanlış bilgilere itibar etmemesi gerektiğini vurgulayarak, İklim Kanunu’nun temel amacının çevrenin korunması, doğal kaynakların sürdürülebilirliği ve iklim değişikliğiyle mücadele olduğunu belirtti.
YORUMLAR