Reklam
Reklam

Kent Konseyi’nde Yaşananların "Kabulü mümkün değil"

Dün yapılan kent konseyi seçimleri sırasında yaşanan olaydan dolayı tepkiler gelmeye devam ediyor. Gazeteci- yazar Ömer Dodanlı Rha Haber Ajansı köşesinde; "Kent Konseyi’nde Yaşananların Kabulü mümkün değil" başlıklı bir köşe yazısı kaleme aldı.

Kent Konseyi’nde Yaşananların "Kabulü mümkün değil"

Dün yapılan kent konseyi seçimleri sırasında yaşanan olaydan dolayı tepkiler gelmeye devam ediyor. Gazeteci- yazar Ömer Dodanlı Rha Haber Ajansı köşesinde; "Kent Konseyi’nde Yaşananların Kabulü mümkün değil" başlıklı bir köşe yazısı kaleme aldı.

Kent Konseyi’nde Yaşananların
06 Ekim 2019 - 16:29
Reklam

İşte Ömer Dodanlı'nın yazısı:

Burada Büyükşehir Belediyesini suçlayınca ne olacak? yada bu yazıları yazan gazetecileri suçlayınca ne olacak ? Kent Konseyi seçiminde kurumları ve gazetecileri karşı karşıya getirecek veya çatışmanın ortasına çekecek kadar ne oldu ki şiddete başvuruldu.
Bu işi yürütenler zaafiyet içinde olduklarını kabul etmeliler. Bir gazeteci deleğe listelerinde usülsüzlük olduğunu iddia ediyor.İlgili muhattap da çıkıp böyle bir usülsüzlüğün olmadığını iddia ediyor ve açıklamalarda bulunuyor.Bu işin hukuki tarafı neden düşünülmüyor.Evet varsa bir usülsüzlük bu konu hukuka götürülmeliydinitekim götürüldü de idare mahkemesine ve hukuki süreç beklenilmeliydi.Ama birileri çıkıp vay efendim sen kimsin nasıl beni eleştirirsin derse işi şiddete götürürse burada tabiki itirazımız olacak.Bu gazeteci olabilir veya bir başkası farketmez.Şiddet şiddettir şiddeti tasvip etmemiz mümkün değildir.Kimden gelirse gelsin yapılan şiddeti doğru bulmuyorum,tasvip etmiyorum ve dolaysıyla bir gazeteciye,bir cemiyet başkanına,torun sahibi birine yapılan saldırıyı kınıyorum.

Eğer bu saldırıyı gerçekleştiren şahsa, bu adam burada ne geziyor bunu buraya kim soktu.bu kişi bir STK temsilcisi değilse orada ne işi var.Kimse bu zaafiyeti tartışmıyor bile..Bırakın gazeteci olması.. Birileri çıkıp babası yaşındaki bir adama,torun sahibi birisine kameraların karşısında yumruk atıyorsa orada demokrasiden demokratik bir seçimden bahsetmek doğru değil.O adama yumruk attıracak kadar ne yaptı sana o yumruğu salladın.Bu şiddet ve saldırının izahı mümkün olamaz.Ben şahsen kent konseyinde yaşananlardan utandım.Umarınm şehir olarak bu yaşananlardan hepimiz bir ders çıkarırız.
Şanlıurfa Çalışan Gazeteciler Derneği Başkanı Tahir Gülebak'a yapılan saldırıyı doğru bulmadığımı ifade etmek istiyorum.Bu şehirde herkesin fikrine saygı duymadığımız müddetçe bir arpa boyu yol ilerleyemeyiz...
Aslında bu saldırı Tahir Başkan'a tek yapılan bir saldırı değil.Bu saldırı tüm protokole yapılmış bir saldırıdır.Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Zeynel Abidin Beyazgül'ün gözü önünde yapılan bir saldırı aslında saldırı Sayın Beyazgül'e yapıldı.Bir Büyükşehir Belediye Başkanı ve yanında oturan mülki amirimizi temsilen orada bulunan Vali Yardımcımız Sayın Selami Işık'a yapılan bir saldırıdır.Saldırı orada bulunan Sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerine,dian heyetine ve basın mensuplarına yapılan bir saldırıdır.Orada yapılması gereken kürsüde söz alarak saygı çerçevesinde kişiselleştirmeden kendi görüşlerini dile getirmekti.Demokrasinin gereği de bu olmalıydı.Ancak bizim bir birimize olan tahammülsüzlüğümüz sonucu bu nahoş olaylar yaşandı.Bizler şiddetle hiçbir şeyi çözemeyiz.
Bir gazeteciye yapılan saldırı bir gazetenin imtiyaz sahibine, hele hele bir cemiyetin başkanına,Şanlıurfa Çalışan Gazeteciler Başkanı Sayın Tahir Gülebak'a yapmak yakışık olmadı, kabulü mümkün değildir.


YORUMLAR

  • 0 Yorum