Kitap Hakkında Editör Ayşegül Maltepe bir yazı kalem aldı. İşte O yazı:
 

Mezopotamya toprakları, tarih boyunca birçok medeniyete beşiklik etmiştir.  Tabii bu durum, yaşanan olayların merkezi olması sebebiyle peşinden kavga ve gözyaşının gelmesini de kaçınılmaz hâle getirmiştir. Birilerinin toprak kavgaları halkın yaşanan gelişmelerden geri kalmasına zemin hazırlamıştır.

Aslında medeniyetin beşiği olan yerin diğer uygarlıklara yön vereceği zamanda hep birileri tarafından yokluğa, eğitimsizliğe, gözyaşına sürüklenmesi de üzerinde düşünülmesi gereken bir durumu meydana getirmiştir. Bu topraklarda doğan çocukların kaderi midir kadersizlikleri? Hele de kız çocuklarının olabildiğince bastırılması hangi akılla açıklanabilir ki? Yapılacak eğitim faaliyetlerinin önüne set olunması dönen oyunların bir parçası, diye düşünüyorum. Ama Mezopotamya toprağı o kadar verimli ki her türlü baskıya ve dönen oyunlara rağmen ayağa kalkmanın ve ayakta durmanın resmini çizebilen analarla dolu.

Meral Bayat İnat Hanımefendi işte böyle analardan biri ve kendisi gibi analara yeni çıkardığı şiir kitabı “Dipsiz Kuyu” da,

“Sen ki hayatın çilesi omzuna yük olmuş kadın,

Yaşanmamış özgürlüğün,

Yarınlardan bir umut beklediğin için konuş! mısralarıyla sesleniyor.”

Sesleniyor çünkü kendisi bu kitabı çıkarmak için on beş yıl bekledi, doğumu bekleyen bir anne sabrıyla. Ve belki de beklediğine değdi çünkü çektiği sancının ve acının yaşattığı o mükemmel hazzı okurlarından aldığı güzel mesajlarda görüyor zannımca. Almaya da devam edecek…

Hatta birilerine örnek olmanın, yol göstermenin ve en önemlisi de yaşayarak göstermiş olduğu sabrıyla emsal teşkil ediyor.

“Kalbimizin ücra köşelerinde saklıydı, sevgimiz

Yetsin artık düşmanlıklar!

Hadi, dışa vuralım, dostluğumuzu”

…
Bu mısraları Meral Hanım’ın gördüğü kötülüklere kitabıyla nasıl çağrı yaptığını bizlere gösteriyor.

“Dipsiz Kuyu” aslında normal bir şiir kitabı değil. Var olduğu coğrafyada nelerin yaşandığını bizlere gösteren ve çözüm önerileri sunan bir kitap. Mısralar öylesine yazılmış ve söylenmiş mısralar değil. Her bir kelimenin acısı çekilmiş ve diyeti ödenmiş. Kitabın okuru, bu durumu yani yaşanan acıyı Türkiye’nin neresinde olursa olsun anlayabilecek.

Şair bazen kendiyle konuşmuş bazen dipsiz bir kuyu misali toprağıyla… Artık dökülmesin kanlar, bitsin yaşanan kavgalar ve okutulsun kız çocukları diyerek sadece o bölgeye değil herkese seslenmiş, mısralarında.

Çünkü yaşanan son “kadın cinayetleri” de bu şiirlerin neden yazıldığını ve neden herkes tarafından anlaşılması gerektiğini gösteriyor. Anlayacağınız “acı ve zulüm” her yerde ve bu can yakan iki unsura herkesin “Dur!” demesi gerekiyor.

Ben bu kitabı düzenlerken kitabın her kesimden insana ulaşmasını diledim. Devlet kadrolarındaki insanlar tarafından masaya yatırılan meselelerde belki de bu kitap önderlik edecek, dedim kendi kendime. Neden mi? Nedeni aslında kitabın bu kadar geç basılmış olmasında…

İmkânsızlıklardan tutun da sponsor desteğine kadar hatta “kadın kısmı” diye ifadelerle başlayan cümlelerin kurulması asıl sebebidir kitabın bu kadar geç basılmasının.

Sanıyorum derdimi bu ifadeler anlatmaya yetiyor. Bir Türkiye düşünün, eğitime bu kadar omuz verildiğinin söylendiği bir Türkiye… Ve bir kadın, yazdığı şiirlerini kitaplaştırmak için senelerce bekliyor, bekliyor, bekliyor… Beklerken de yılgınlığın y’ si aklına gelmiyor ve bu azmi de “Hayal edin, gerçekleştirmek için sebat edin!” diyerek arkasından gelen insanlara yol gösteriyor.

Dilerim, okuru ve anlaşılanı çok olur. Dilerim, bir sonraki -hâlen bekleyen bir sürü şiiri daha var- kitabında başka zorluk yaşamadan çıkarabilir.

İyi okumalarınız olsun!

Ayşegül Maltepe

Yazar Meral Bayat İnat