“Urfa’nın Zengin Kültürü Neden Görmezden Geliniyor?”
Pakır, dizinin Urfa’yı tek boyutlu bir bakış açısıyla sunduğunu dile getirerek, şu ifadeleri kullandı:
“Şanlıurfa, tarih boyunca uygarlıkların kesiştiği, kültürlerin harmanlandığı bir şehir. Zengin mutfağı, sıra gecesi geleneği, mozaik gibi kültürel çeşitliliği, sanatı ve tarihi ile bu ülkenin gurur kaynağı. Ancak dizide bütün bunlar yok sayılıyor. Yerine hep aynı hikâyeler konuyor: kan, silah, ağalık, feodal düzen ve kadına şiddet. Bu tablo, Urfa’ya yapılmış büyük bir haksızlıktır.”
“Gerçekle Bağdaşmayan Kurgular”
Pakır, dizinin ilk bölümünden örnekler vererek, senaryonun gerçekle bağdaşmadığını şu sorularla ortaya koydu:
1. Urfalı biri kızını gelinlikle karşı eve basıp zorla verir mi?
2. Bugüne kadar hangi Urfalı babasını boğarak öldürmüştür?
3. Bir gelin adayı, silah zoruyla oğlan tarafını tehdit etmiş midir?
4. Urfa’da düğünler def ve halay eşliğinde yapılmıyor mu?
5. Madem dizi eskiyi anlatıyor, neden İstanbul şivesi kullanılıyor?
6. Sıra gecesine oynayarak girildiği nerede görülmüş?
7. Hangi ağa diğer ağanın evini silahlı adamlarla basmıştır?
Pakır’a göre bu sahneler, hem şehrin insanını yanlış tanıtmakta hem de Türkiye genelinde Urfa hakkında önyargıları beslemektedir.
“Ekonomik Katkı Var Söylemi, Klişeleri Meşrulaştıramaz”
Diziye yönelik savunmalardan birinin “bölgeye ekonomik katkı sağladığı” yönünde olduğunu hatırlatan Pakır, bu argümanın eksik olduğunu dile getirdi:
“Evet, bu tür yapımlar belli ölçüde istihdam sağlar. Ama bu, şehrin itibarını zedeleyen klişelerin meşrulaştırılması anlamına gelemez. Ekonomik kazanımlar, kültürel hakikatlerin üstünü örtemez.”
“Basın, STK ve Bürokrasi Sessiz Kalmamalı”
Pakır, eleştirilerini yalnızca yapımcılarla sınırlı tutmadı; yerel aktörlere de çağrıda bulundu:
“Urfa’yı önyargılarla değil, gerçek kimliğiyle tanıtmak hepimizin görevidir. Basınıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla, siyasileriyle ve bürokrasisiyle bu tabloya karşı sesimizi yükseltmek zorundayız. Şehir, kendisini temsil etmeyen senaryolara teslim edilmemeli.”
“Kültürel Mirasın Sorumluluğu”
Pakır, sıra gecesi gibi köklü geleneklerin dizi ve filmlerde yalnızca görsel bir öğe gibi kullanıldığını, oysa asıl işlevinin sohbet, şiir, edebiyat ve toplumsal dayanışma olduğunu vurguladı. Ona göre, Urfa’nın kültürel mirası ticari kaygılarla çarpıtılamaz:
“Bizim görevimiz, bu toprakların değerlerini doğru yansıtmak. Urfa, şiddetle değil; hoşgörüsüyle, sanatıyla, tarihiyle, kültürüyle anılmalı.”
“Bu Safsatalara Sessiz Kalmayacağız”
Mustafa Pakır sözlerini şu şekilde tamamladı:
“Bizler bu safsatalara sessiz kalmayacağız. Herkesin bildiği gerçekleri görmezden gelip Urfa’yı karalayan yapımlara karşı tepkimizi dile getirmeye devam edeceğiz. Urfa, klişelerden ibaret değildir; aksine bu ülkenin kültürel zenginliğinin merkezlerinden biridir.”
Mustafa Pakır’dan “Halef” Dizisine Sert Eleştiri: “Urfa Önyargılarla Değil, Gerçek Kimliğiyle Tanıtılmalı”
Medya Yazarları Derneği Başkanı ve Ekonomi Uzmanı Yazar Mustafa Pakır, ekranlara yeni giren “Halef (Köklerin Çağrısı)” dizisine yönelik kapsamlı bir eleştiri kaleme aldı. Pakır, dizinin Şanlıurfa’yı klişeler üzerinden karaladığını ve kentin gerçek kimliğine gölge düşürdüğünü belirtti.

22 Eylül 2025 - 21:04
YORUMLAR