Reklam
Reklam
Fiyat mı, Değer mi?
Fatih Gürez

Fatih Gürez

Fiyat mı, Değer mi?

14 Mayıs 2025 - 08:42

Ucuz satmak her zaman bir kazanç değildir; bazen markanızın algısını zedeler. Gerçek başarı, müşteri gözünde yarattığınız değerdedir. Eğer markanız bir hikaye anlatıyor, bir fayda sağlıyor ve müşteriyle duygusal bir bağ kurabiliyorsa, fiyat ikinci planda kalır.

Bir müşteri ürününüzü satın alırken sadece o anki ihtiyaçlarını değil, o ürünle yaşayacağı deneyimi ve hisleri de satın alır. Sadece ucuzsunuz diye değil, onu anladığınız için sizi seçer.

Fiyat Her Şey Değildir,Markanıza Değer Katmanın Gücü

Pazarlama dünyasında sıkça karşılaşılan bir yanılgı vardır: “Eğer satamıyorsan, fiyatın yüksektir.” Hâlbuki piyasada en ucuz olan her zaman en çok satmıyor; en pahalı olan da her zaman elde kalmıyor. İşte burada fark yaratan, markanın müşteriye sunduğu değer, hikaye ve deneyimdir.

Fiyat Savaşlarında Kaybeden Kim?

Fiyat odaklı bir rekabete girdiğinizde, ilk başta birkaç müşteri kazanabilirsiniz. Ancak uzun vadede bu sürdürülebilir değildir. Sürekli fiyat düşürmek, kar marjınızı daraltır, hizmet kalitenizi düşürür ve markanızın algısını zedeler. Müşteri gözünde “ucuz” algısı, genelde “düşük kaliteli” algısını da beraberinde getirir.

Peki, neden bazı insanlar pahalı bir kahveyi büyük bir keyifle içerken, bazıları en ucuzunu arar? Bu sadece bir “para meselesi” değil; bir tercih meselesidir. O kahve sadece kahve değildir; bir deneyimdir, bir yaşam tarzıdır, kendini iyi hissetme anıdır. Starbucks’ın sadece bir kahve değil, aynı zamanda bir “üçüncü mekan” (ev ve iş yeri dışında zaman geçirilen yer) sunması gibi.

Fiyatın Ötesine Geçmek İçin Değer ve Hikaye Yaratmak

Bir ürünü ya da hizmeti satarken, müşterinin karar alma sürecinde birkaç temel soru sorulur:
1. Bu ürün/hizmet bana nasıl bir fayda sağlayacak?
2. Bu markayı tercih etmek bana nasıl hissettirecek?
3. Beni gerçekten anlıyorlar mı?

Bu sorulara vereceğiniz cevaplar, fiyat etiketinden çok daha önemlidir. Çünkü müşteri, sadece aldığı şeyin maddi değerine değil, manevi değerine de bakar. Örneğin:
Apple ürünleri, piyasadaki birçok rakibinden daha pahalıdır. Ancak insanlar sadece bir telefon değil; tasarımı, kullanıcı deneyimi ve markanın sunduğu prestiji satın alırlar.
Eğitim Kurumu Üzerinden örnek verirsek;

Diyelim ki iki farklı eğitim kurumu var. Her ikisi de benzer dersler veriyor, benzer eğitmenlerle çalışıyor. Ancak biri, yalnızca fiyat avantajını vurgularken diğeri, öğrencilerine şu mesajı veriyor:

“Biz sadece eğitim vermiyoruz; hayallerinize giden yolda size rehberlik ediyoruz. Burada alacağınız eğitimle kendinizi yeniden keşfedeceksiniz.”

İkinci kurum, fiyatın ötesine geçmiş durumda. Kursiyer, sadece ders almıyor; bir hedefe yürüdüğünü, bu yolculukta desteklendiğini hissediyor. Eğitim salonları, öğrenci etkinlikleri, kariyer destekleri ve birebir danışmanlık gibi ek hizmetlerle, markasını farklı bir konuma yerleştiriyor. Sonuç mu? Daha yüksek fiyat etiketine rağmen daha fazla tercih ediliyor.
Markanızın bir geçmişi, bir hedefi ve bir felsefesi olmalı. İnsanlar sadece ürün değil, o ürünün temsil ettiği hikayeyi satın alır. “Neden buradasınız? Müşterilerinizin hayatına nasıl dokunuyorsunuz?” sorularını net bir şekilde yanıtlamalısınız.
Müşteri sadece bir alıcı değil, yol arkadaşınızdır. Onun ihtiyaçlarını anlamak, ona gerçekten değer verdiğinizi göstermek, uzun vadeli bir bağ kurar. Düzenli iletişim, geri bildirim toplama ve kişisel dokunuşlar, fark yaratır.
Ucuz satmak uğruna kaliteden ödün verirseniz, müşteri kaybetmeye başlarsınız. Kaliteli bir ürün ya da hizmet, müşteri sadakatini artırır. Ayrıca, kaliteli bir deneyim yaşayan müşteri, fiyatı sorgulamaz; çünkü değer aldığını hisseder.
Bir ürün ya da hizmetin nasıl sunulduğu, müşteride bıraktığı ilk izlenimi belirler. Ambalajından tutun da tanıtım materyallerine kadar her şey, markanızın hikayesini anlatmalıdır.
Sizi rakiplerinizden ayıran şey ne? Sadece fiyat mı? Öyleyse tehlikedesiniz. Rakipler de fiyat kırabilir. Ancak, sizi siz yapan, müşteriye hissettirdiklerinizdir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum