Reklam
Sevdayla Olgunlaşmış, Hasretle Kararmış, Dışı Al, İçi Kara...
Mehmet Bilgin

Mehmet Bilgin

Sevdayla Olgunlaşmış, Hasretle Kararmış, Dışı Al, İçi Kara "Aşık Narı"

16 Ekim 2025 - 17:54

Suruç’un narlı tarlalarına sonbahar uğradı mı, dallar adeta gelin teli gibi süslenir. Nar, bu toprakların en eski sevdalısıdır. Kabuğuyla bereketi, taneleriyle sabrı, suyu ile de umudu anlatır. Ama bazen, her nar kırmızı taneler saçmaz… Bazen içi kapkara çıkar. İşte halk buna “aşık narı” der.

Eskiler der ki: “Aşık narının içi yanmış olandır.”
Sevdayla olgunlaşmış, hasretle kararmış…
Dışı al al, içi kara. Çünkü aşk bazen yakar, bazen kavurur. Bu yüzden Suruç’un tarlalarında bir narı kesip de içi siyahsa, kimse onu “çürük” diye atmaz. Bilirler ki o nar, bir hikâye taşır.

Belki güneşin altında günlerce özlemiş suyunu, belki dalında beklemiş sevdiğini. Kim bilir…
Bir narın içi de insanın içi gibidir aslında. Görünen kırmızı, içte saklı karanlık.
Suruçlu kadınlar narın içi karardığında “Bu nar aşık olmuş” der, bir mendilin köşesine koyup saklar. Sevdaya uğramış bir nar, unutulmaz çünkü.

Ama elbette bilimin de diyeceği vardır bu işe.
Uzmanlar anlatır: Narın içinin kararması oksidasyondan olur. Aşırı sıcak, fazla sulama, bazen de mantari hastalıklar taneleri kararır. Kabuk sağlam görünür ama iç dokuda hava alamayan taneler kararıp siyaha döner. Yani doğa da kendi dilince bir hikâye anlatır aslında.

Ben bazen tarlalardan geçen bir rüzgârda bu iki gerçeğin tam ortasında kalıyorum.
Bir yanım bilimin açıklamasını dinliyor, diğer yanım ninenin sözünü hatırlıyor:

“Her kararan nar çürük değildir, kimisi aşkından yanar.”

Belki de mesele bu kadar basit değil.
Toprak, su, güneş ve insan… Hepsi birbirine bir şey katıyor.
Aşık narı, bu toprakların hem kimyası hem hikâyesi.
Dışı al, içi kara.
Ama belki de o karalık, en sahici sevdanın rengi…



İnsanın ve Doğanın Aynası

Aslında aşık narı, insan ilişkilerinin bir yansıması gibi.
Kimi insanlar da dışarıdan parlak, içten kararmış olur. Kırgınlıklarını, yorgunluklarını kimseye göstermezler. Tıpkı narın kabuğu gibi sağlam görünürler ama içlerinde sevdanın, dostluğun ya da ihanetin izleriyle kararmış taneler taşırlar.

Doğa, insana sürekli kendini anlatır aslında.
Bir narın içi neden kararırsa, bir gönül de aynı sebepten kararır: fazlasıyla güneş görmüş, fazla yük taşımış, zamanında sulanmamıştır.
Toprağın susuzluğu da, insanın sevgisizliği de aynı sonucu doğurur.
Ama o kararmanın içinde bile bir hikmet, bir güzellik vardır. Çünkü her siyah, yeni bir kırmızının habercisidir.

Aşık narı bize şunu fısıldar:
İnsanı da toprağı da ihmal etme.
Su gibi sev, güneş gibi dokun, sabır gibi bekle.
O zaman hiçbir narın içi kararmayacak, hiçbir kalp yarı yolda kalmayacaktır.




Gazeteci Mehmet Bilgin 
– Suruç’tan Notlar
16/11/2025 - 17:00

YORUMLAR

  • 0 Yorum