Reklam
2025'in Götürdükleri, 2026'nın Getirecekleri
Mehmet Emin KUŞ

Mehmet Emin KUŞ

2025'in Götürdükleri, 2026'nın Getirecekleri

30 Aralık 2025 - 23:03

Bir yılı daha geride bıraktık. Takvim yaprakları sessizce düştü ama her düşen yaprakla birlikte hayatımızdan bir şeyler de eksildi, değişti, dönüştü. 2025; kimimiz için kayıpların yılı oldu, kimimiz için uyanışın, kimimiz için ise sabretmenin… Ortak nokta şu: Hiçbirimiz 2025’ten aynı kişi olarak çıkmadık.
2025 bizden çok şey aldı. En başta güven duygumuzu. Ekonomide derinleşen belirsizlik, adalet duygusunda oluşan aşınma, gündelik hayatın içine sinen yorgunluk… İnsanlar artık sadece geçim derdini değil, gelecek endişesini de omuzlarında taşıyor. Gençler umutlarını valizlere koyup gitmenin yollarını ararken, kalanlar “burada kalıp nasıl ayakta dururum” sorusuna cevap aradı. 2025, sabrı öğretti ama sabrın da bir sınırı olduğunu hatırlattı.
Toplumsal olarak da zor bir yıldı. Söylemler sertleşti, insanlar birbirini dinlemekten çok susturmaya yöneldi. Hakikat, gürültü arasında kayboldu. Sosyal medyada bir cümleyle linç edilmek, gerçek hayatta bir ömürlük emeğin hiçe sayılması kadar sıradanlaştı. 2025, bize şunu gösterdi: Adalet sadece mahkeme salonlarında değil, dilimizde ve vicdanımızda da tesis edilmediği sürece eksik kalıyor.
Ama 2025 sadece götürmedı; fark ettirmeden bazı şeyleri de öğretti. Mesela dayanışmanın ne kadar kıymetli olduğunu… Zor zamanlarda bir tas çorbanın, bir omuzun, bir “yalnız değilsin” cümlesinin ne kadar hayati olduğunu yeniden hatırladık. Küçük iyiliklerin, büyük nutuklardan daha sahici olduğunu gördük. Gürültünün içinde sessiz ama onurlu bir direnişin mümkün olduğunu da…
Şimdi 2026’nın eşiğindeyiz. Her yeni yıl gibi bu yıl da umutla başlıyor ama bu kez umut daha temkinli, daha gerçekçi. Kimse mucize beklemiyor. İnsanlar artık büyük laflardan çok, küçük ama somut adımlar görmek istiyor. Adaletin biraz daha görünür olmasını, emeğin biraz daha korunmasını, liyakatin biraz daha önemsenmesini…
2026’dan beklenti aslında çok karmaşık değil: İnsanca yaşamak. Sabah uyandığında “bugün ne kaybedeceğim” korkusuyla değil, “bugün ne üretebilirim” düşüncesiyle güne başlamak. Gençlerin hayal kurabildiği, yaşlıların unutulmadığı, çocukların yoksulluğu kader sanmadığı bir yıl özlemi bu.
Siyasetten ekonomiye, eğitimden kültüre kadar her alanda en çok ihtiyaç duyduğumuz şey; akıl, vicdan ve samimiyet. Toplumu kutuplaştıran dilden uzak, sorunları ötelemeyen bir yaklaşım. Çünkü artık erteleyecek vaktimiz yok. 2026, sorunları halının altına süpürme yılı olamaz; yüzleşme ve onarma yılı olmak zorunda.
Bireysel olarak da herkesin kendine sorması gereken sorular var: Ben bu yıl neyi geride bırakmalıyım? Hangi korkularımı, hangi alışkanlıklarımı, hangi suskunluklarımı? 2026 belki de daha çok cesaret yılı olmalı. Doğru bildiğini söyleme, haksızlığa itiraz etme, iyiden yana taraf olma cesareti…
Yeni yıl sihirli bir değnek değil. Ama yeni bir sayfa. O sayfaya ne yazacağımız bize bağlı. 2025’in götürdüklerini geri getiremeyiz belki ama 2026’nın getireceklerini birlikte inşa edebiliriz. Daha az gürültü, daha çok hakikat; daha az öfke, daha çok adalet umuduyla…
Yeni yıl, kimse için mucizelerle değil; herkes için biraz daha adaletle gelsin.

YORUMLAR

  • 0 Yorum