Yılmaz Güney’in Arkadaş filminde Semra karakteri, dönemin sol düşünce dünyasında en çok tartışılan meselelerden birine parmak basar: Kiminle uğraşmalı, kime seslenmeli?
Semra’nın Cemil üzerine yaptığı tespit, aslında sınıf mücadelesinin yönünü belirleyen temel bir düstur gibidir. O sözlerinde şunu der:
“Bir adamı şartlarından soyutlayıp düşünemezsin. Onun şartları yaratmıştır bugünkü Cemil’i ve ancak şartlarının değişimiyle Cemil’in değişimi mümkündür.”
Burada mesele, bireyin “ahlaki çürümüşlüğü” değil; toplumsal koşulların belirleyiciliğidir. Cemil örneğinde sınıf değiştirmiş, çıkarları burjuvaziyle örtüşmüş bir tipten söz ediyoruz. Ona tek tek nasihat etmek, “uyan Cemil” demek ya da eski arkadaşlık hatırına onu saflara kazandırmaya çalışmak beyhude bir çaba olur. Çünkü o artık bir birey olarak değil, sınıf aidiyeti üzerinden tanımlanmalıdır.
Bugün de benzer bir yanılgıya düşüyoruz. Bir yandan yoksulluğu, adaletsizliği, emeğin sömürüsünü konuşuyoruz; öte yandan sistemden nemalanmış bireyleri ikna etme telaşına giriyoruz. Oysa Semra’nın dediği gibi bu, enerjinin yanlış harcanmasıdır. Bizim işimiz Cemil’le uğraşmak değil; bizim işimiz, Cemil’le aynı sınıfsal kaderi paylaşan, ama henüz örgütlü gücün farkında olmayan kitlelerle buluşmaktır.
Sınıf mücadelesi bireyleri kurtarma girişimi değildir. Bu bir vicdan hareketi değil, bir çıkar mücadelesidir. İşçiler, köylüler, işsiz gençler, kadınlar, yani emeğiyle yaşayan milyonlar... Onların hayatını belirleyen yapısal koşullar değişmeden, tek tek insanların “iyileşmesi” bir anlam ifade etmez.
Yılmaz Güney’in sineması hâlâ güncelse, bunun nedeni tam da budur: Sorunu bireysel düzlemde değil, sınıfsal bağlamda tartışması. Bugün emek hareketi, Semra’nın uyarısını yeniden hatırlamalı. Gerçekçilikten kopmadan, romantizme kapılmadan, doğru hedefi belirlemek zorundayız.
Çünkü aksi halde, Cemil’le uğraşmakla vakit kaybederiz. Ve o vakit kaybı, yenilginin habercisidir.
Cemil’le Uğraşmak Bizim İşimiz Değil
Yılmaz Güney’in Arkadaş filminde Semra karakteri, sınıf mücadelesinin yönünü belirleyen kritik bir noktayı hatırlatır:
“Bir adamı şartlarından soyutlayıp düşünemezsin. Onun şartları yaratmıştır bugünkü Cemil’i ve ancak şartlarının değişimiyle Cemil’in değişimi mümkündür.”
Bu sözler, aslında bugünün Türkiye’sine birebir ışık tutuyor.
Günümüzün Cemilleri
Bugün televizyon ekranlarında, sosyal medyada ya da parlak ofislerde sürekli gördüğümüz bazı figürler var:
Bankaların, inşaat tekellerinin sözcülüğünü yapan köşe yazarları…
Lüks içinde yaşayan ama halkın sefaletine dair tek bir kelime etmeyen “influencer” tipler…
Emekçilerden alınan vergilerle zenginleşen, ama işçiye asgari ücreti çok gören patronlar…
İşte bunlar bugünün Cemilleri. Onlardan “uyanış” beklemek, “vicdanlarına seslenmek” boş bir çaba. Çünkü onların çıkarı sistemin devamında, yoksulların sessiz kalmasında.
Mücadele Nereye Yönelmeli?
Oysa bizim enerjimiz asıl olarak şu kesimlere yönelmeli:
Günde 12 saat çalışıp hâlâ borç batağından çıkamayan genç işçiler,
Mevsimlik tarım işçileri, her yıl yollarda ölen çocuklar,
Üniversite diplomasıyla kuryelik yapan gençler,
Zamlarla baş edemeyen emekliler,
Ev kirasını ödeyemeyen dar gelirliler…
Bu insanlar, “şartları değiştirilirse” hayatı değişecek olanlar. Onlara ulaşmadan, örgütlü bir dayanışma kurmadan sınıf mücadelesi boşlukta kalıyor.
Cemil’e Değil, Kitlelere
Türkiye’de son yıllarda çokça gördük: Cemil’in karşılığı olan zenginleşmiş, konforuna gömülmüş sınıf, iktidara kim gelirse gelsin yolunu buluyor. Onlarla uğraşmak, onları ikna etmeye çalışmak, koca bir zaman kaybı. Semra’nın uyarısı burada çok net: “Biz her adamı doğru yola getiremeyiz arkadaş... Elimizde değil bu.”
Bugünün mücadelesi, Cemil’le tartışmak değil; Cemil’in karşısında duran milyonlarla yan yana gelmektir. Eğer bu ayrımı yapamazsak, yenilgi kaçınılmaz olur.
Yılmaz Güney’in sineması hâlâ güncelse, bunun nedeni meseleyi bireylerin “ahlaki iyileşmesi” üzerinden değil, sınıf mücadelesinin gerçek zemini üzerinden tartışmasıdır. Ve biz bugün, her zamankinden daha çok bu gerçekçiliğe muhtacız.
Çünkü unutmayalım: Cemil kurtulmayacak. Ama Cemil’in karşısındaki milyonlar, kendi şartlarını değiştirdiklerinde kurtuluşun yolunu açacaklar.
YORUMLAR