Reklam
Doğu'nun Duygusu, Batı'nın Aklı
Mehmet Emin KUŞ

Mehmet Emin KUŞ

Doğu'nun Duygusu, Batı'nın Aklı

19 Ağustos 2025 - 09:51

İnsanoğlunu anlamak, onun hayatla kurduğu ilişkiye bakmakla mümkündür. “Yedisinde neyse yetmişinde de odur” sözü, aslında derin bir hakikate işaret eder. Eğer bir insanın hayatı boyunca altı ve tuzu kuruysa, yani gerçek acı ve yoklukla yüzleşmemişse, onda köklü bir sorgulama da beklenemez. Çünkü acı, sıkıntı ve yoksunluk, insana düşünmeyi öğretir. Çilesizlik ise, çoğu zaman zihinsel atalete yol açar.

 
Bu açıdan bakıldığında, Doğu ile Batı arasındaki tarihsel ayrımın sebeplerini daha iyi kavrayabiliriz. Doğu toplumlarının peygamberler çıkarması, Batı’nın ise filozoflar yetiştirmesi tesadüf değildir. Doğu’nun çölleşmiş topraklarında, sert ikliminde, yoksulluğunda ve acılarında insanın kalbine işleyen bir duygu derinliği oluşmuştur. Bu derinlikten inanç, vahiy ve peygamberlik doğmuştur. Batı’nın düzenli şehirleşmesi, kurallı toplumsal yapısı ve görece istikrarlı hayatı ise düşünceyi sistemleştirmiş, aklı yüceltmiş, felsefeyi ortaya çıkarmıştır.
 
Böylece Doğu daha çok duyguyla, Batı daha çok akılla yol almıştır. Ancak bu tek kanatlı yürüyüş, insanlığı yarım bırakmıştır. Doğu’da akıl küçümsenmiş, Batı’da ise duygu hor görülmüştür. Oysa insan, ancak iki kanadıyla uçabilir: akılla duygu, düşünceyle inanç, felsefeyle hikmet birleştiğinde gerçek anlamda medeniyet doğar.
 
Kur’an’da geçen “Aklını kullanmayanların üstüne pislik yağdırırız” ifadesi, aslında bu dengeyi hatırlatır. Aklını kullanmayan bir insan ya da toplum, kendi eliyle kendi çöküşünü hazırlar. Pislik gökten yağmaz; insanın kendi cehaleti, kendi zulmü, kendi körlüğü onun üzerine bir karabasan gibi çöker.
 
Bugün Doğu’nun duygu derinliğini Batı’nın akıl sistematiğiyle buluşturabilsek, belki de insanlık daha adil, daha vicdanlı, daha bütünlüklü bir medeniyet inşa edebilirdi. Fakat tarih boyunca süregelen ayrışma, tek yanlılık ve birbirini küçümseme eğilimi bu imkânı hep ertelemiştir.
 
Asıl mesele, acının öğreticiliğini aklın soğukkanlılığıyla yoğurabilmektir. Duygudan beslenip akılla işlenmeyen tecrübeler ham kalır; akıl ise duygudan koparıldığında köksüzleşir. İnsanlık, ya inançsız bir aklın soğukluğunda ya da akılsız bir inancın körlüğünde savrulmuştur.
 
Hakikat, ikisinin birleştiği yerdedir. Doğu’nun duyguya yaslanan mirası ile Batı’nın akla yaslanan mirası, birbirini tamamlamak için vardır. İnsan, ancak bu iki kutbu buluşturduğunda kendi bütünlüğüne kavuşabilir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum