Reklam
Reklam
Futbol: Yüzyılın En Büyük Hipnozu
Mehmet Emin KUŞ

Mehmet Emin KUŞ

Futbol: Yüzyılın En Büyük Hipnozu

18 Mayıs 2025 - 21:46

Dünya yanıyor. Milyonlarca insan açlıkla boğuşuyor. Afrika’nın kurak çöllerinden Ortadoğu’nun enkazlarına, Güney Amerika’nın gecekondu mahallelerinden bizim ülkemizin çöplerine kadar uzanan bir sefalet zinciri var. Çocuklar sokaklarda çıplak ayakla, aç midelerle büyüyor. Kadınlar sabahın köründe tencerelerinde kaynayan suyu umutla izliyor; belki buharı doyurur diye…

Ve bu sahnelerin fonunda yankılanan bir başka ses var: Stadyumlardan taşan çığlıklar, edilen küfürler, sahada koşan 22 adamın peşinden delicesine bağıran milyonlar… Adı: Futbol.


Futbol bir zamanlar yeşil çimlerin üzerinde centilmenliğin, dayanışmanın, sportmenliğin adıyken, bugün karanlık bir endüstriye evrildi. Tribünleri dolduran o genç kitleye bakıyorum: İşsiz, umutsuz, geleceği çalınmış... Ama hepsi bir şeyin peşinde: "Takım" kazanacaksa, her şey yolunda! Yenildi mi? Hemen bir düşman aranmalı! En çok da karşı takım taraftarı. Çünkü futbol artık bir spor değil; kimlik, aidiyet, hatta nefret vesilesi.

Kimin umurunda açlık? Kimin umurunda işsizlik? Gençler boş zamanlarını kitapla değil, transfer haberleriyle, teknik direktör analizleriyle, kulüp içi skandallarla dolduruyor. Ve ekranlarda bir yandan milyon dolarlık sözleşmeler, diğer yandan çöpten ekmek toplayan yaşlı bir kadının görüntüsü…

Bir tezat değil mi?

Hayır, bu artık sistemin bir parçası. Futbol; yalnızca bir oyun değil, bir uyutma biçimi. Trilyonların döndüğü bu sektör, aynı zamanda kara paranın da en kolay aklandığı limanlardan biri. Mafya hesaplaşmaları, bahis çeteleri, şike iddiaları, kulüp başkanlıklarına soyunan siyasiler… Bu yapının bir parçası haline geldi futbol.


Bugün futbolun döndürdüğü parayla devasa istihdam projeleri kurulabilir. Gençlere bilim, sanat, teknoloji alanında destek verilebilir. Kütüphaneler yapılabilir, eğitim sistemi yeniden inşa edilebilir. Ama bunun yerine, bir “goller dünyası” yaratılıyor. Orada herkes başka bir hayat yaşıyor. Sanal, sahte ve suni bir sevinç ya da öfke duygusuyla... Bir yanılsama!

Hadi diyelim ki hâlâ sporun ruhu yaşasın istiyoruz. Peki ya neden her derbi sonrası birkaç ölü, onlarca yaralı, yüzlerce gözaltı haberi alıyoruz? Neden insanlar tuttukları takım kazanınca havaya ateş açıyor? Neden çocuklar pencerelerinden giren kör kurşunlarla ölüyor?

Çünkü futbol artık sadece bir spor değil. Aklı uyuşturan, duyguları yönlendiren, nesilleri teslim alan dev bir propaganda makinesi haline geldi.


Hayır, ben futbolu bu haliyle sevmiyorum!

Çünkü centilmenliğin değil, şiddetin; dayanışmanın değil, düşmanlığın; emeğin değil, rantın temsilcisi oldu artık. Çünkü biz çöpleri karıştıran çocukların ülkesi olduk; ama aynı zamanda milyon dolarlık transferleri manşet yapan medyanın da kurbanıyız.

Gençlerimize artık başka bir yol göstermek zorundayız. Çünkü hayat 90 dakikadan ibaret değil. Gerçek hayat, stadyumun dışında başlıyor. Ve orada ne hakem var, ne uzatma süresi, ne VAR.

Orada sadece açlık, yoksulluk ve terk edilmiş bir nesil var.


Mehmet Emin Kuş
Araştırmacı-Yazar



YORUMLAR

  • 0 Yorum