Şanlıurfa, tarih boyunca medeniyetlerin kavşak noktası olmuş, kültürün ve inancın beşiği sayılmış bir şehir. Göbeklitepe gibi insanlık tarihini yeniden yazdıran bir mirasa sahip. Fakat ne yazık ki bu kadim kent, modern çağın büyük projeleri açısından ciddi bir yoksunluk yaşıyor.
Bugün Türkiye’nin birçok büyükşehrinde raylı sistemler, metro, hızlı tren hatları, organize sanayi bölgeleri, teknoloji vadileri, kültür merkezleri yükselirken; Urfa hâlâ temel ulaşım ve altyapı eksiklikleriyle mücadele ediyor.
Metro bir yana, raylı sistem ya da tramvay projesi bile gündemde değil. Halkın günlük ulaşımı minibüslerle ve özel araçlarla sağlanıyor; bu da hem trafiği artırıyor hem de çevre kirliliğini besliyor. Şehir, plansız büyürken ulaşım altyapısı bu büyümeye ayak uyduramıyor.
Hızlı tren hattı da Urfa’ya uğramıyor. Oysa Türkiye’nin doğusuna uzanan yeni demiryolu yatırımları arasında Urfa’nın adı geçmiyor. GAP’ın merkezi, milyonlarca turistin görmek için geldiği Göbeklitepe’nin şehri, hâlâ Türkiye’nin hızlı tren ağından mahrum. Bu da hem turizmi hem sanayiyi hem de bölge ekonomisini ciddi şekilde kısıtlıyor.
Karayolu bağlantıları da yetersiz. Urfa’yı çevre illere bağlayan otoyol ağı sınırlı ve mevcut yolların büyük bir bölümü ağır vasıta trafiğiyle tıkanmış durumda. Özellikle sanayi taşımacılığı yapan araçlar şehir içi trafiği içinden geçmek zorunda kalıyor. Bu da hem güvenlik hem de çevre açısından önemli bir sorun teşkil ediyor.
GAP Havalimanı da çağın ihtiyaçlarına yanıt veremiyor. Şehir merkezine uzaklığı, sefer sayılarının azlığı ve terminal kapasitesinin sınırlı oluşu nedeniyle Urfa, hava ulaşımında da geride kalmış durumda. Bölge turizmi her yıl milyonlarca ziyaretçi potansiyeli taşısa da bu potansiyel, modern bir havalimanı eksikliği nedeniyle değerlendirilemiyor.
Bir diğer eksiklik, lojistik altyapının zayıflığı. GAP Projesi’nin merkezinde olmasına rağmen Urfa’da liman bağlantısı yok. İhracat taşımacılığı hâlâ karayoluna bağımlı. Oysa Güneydoğu’nun üretim gücünü dünyaya taşıyacak bir demiryolu-liman entegrasyonu hâlâ kurulmuş değil.
Sanayi ve teknoloji alanında da tablo farklı değil. Şehirde Ar-Ge merkezleri, teknoparklar ve yüksek teknoloji yatırımları yok denecek kadar az. Genç nüfusun potansiyeli değerlendirilemiyor. Üniversite mezunları ya başka şehirlere göç ediyor ya da işsizlikle karşı karşıya kalıyor.
Kentsel dönüşüm vizyonu da eksik. Plansız yapılaşma, tarihi dokuyu tehdit ediyor. Balıklıgöl çevresi gibi kutsal ve turistik bölgeler modernleşme baskısı altında kimliğini kaybetme riskiyle karşı karşıya.
Yeşil ulaşım konusunda da Urfa geri kalmış durumda. Bisiklet yolları, elektrikli otobüs hatları, tramvay sistemleri ya da yaya dostu projeler henüz hayata geçmedi. Oysa Urfa, iklim açısından bu tür çevreci ulaşım modellerine son derece elverişli bir şehir.
Bilim, kültür ve arkeoloji alanında da beklenen atılımlar yapılmadı. Göbeklitepe, dünyanın ilgisini çekerken, Urfa bu mirası çağdaş bir “arkeoloji ve kültür vadisi”ne dönüştürecek vizyoner projelerden mahrum. Şehrin bu potansiyeli, yalnızca turizm açısından değil, bilimsel ve kültürel prestij açısından da büyük bir fırsat sunuyor.
Yine su ve tarım konusundaki eksiklikler de dikkat çekiyor. GAP’ın kalbi olan Urfa’da hâlâ sulama bekleyen binlerce dönüm arazi var. Yıllar önce tamamlanması gereken sulama hatları hâlâ bitirilemedi. Tarımın, teknolojinin ve su yönetiminin bütünleştiği bir sistem kurulamamış durumda.
Özetle, Şanlıurfa bir “medeniyetler beşiği” olabilir, ama aynı zamanda bir “yatırımlar yetimhanesi” haline gelmiş durumda. Tarihin yükünü taşıyan bu şehir, artık geleceği de inşa etmeyi hak ediyor.
Gerçek kalkınma, sadece geçmişe sahip çıkmakla değil, aynı zamanda geleceğe güçlü adımlarla yürümekle olur. Urfa, bu yürüyüşe başlamayı bekliyor.
Bunlar neredeyse her biri 30 yıllık çözülemeyen sorunlar yumağı!
Her bir ilgili ve yetkili kurumun ivedilikle el atmasını beklediğimiz sorunlar...
Bunlar neredeyse her biri 30 yıllık çözülemeyen sorunlar yumağı!
Her bir ilgili ve yetkili kurumun ivedilikle el atmasını beklediğimiz sorunlar...


YORUMLAR