Reklam
Neşet Ertaş Halk Ozanı Değil mi?
Mehmet Emin KUŞ

Mehmet Emin KUŞ

Neşet Ertaş Halk Ozanı Değil mi?

26 Ekim 2025 - 19:36

Bir unvanın anlamı üzerine düşünmek

Türk halk müziği, bu toprakların kalbinden doğar. Anadolu insanının hüznü, sevinci, isyanı ve sabrı türkülerle dile gelir. Bu geleneğin en güçlü seslerinden biri de hiç kuşkusuz Neşet Ertaş’tır. Ancak şu soruyu sormak gerekiyor:
Neşet Ertaş gerçekten bir halk ozanı mıydı, yoksa halkın içinden çıkmış, gönüllere dokunan bir türkücü müydü?


Halk Ozanı Kimdir?

Halk ozanı, sadece saz çalıp türkü söyleyen kişi değildir. O, halkın vicdanıdır.
Ozan, haksızlığa karşı sesini yükseltir; toplumun dertlerini, adaletsizlikleri, yoksulluğu dile getirir.
Pir Sultan Abdal, “Ferman padişahınsa, dağlar bizimdir” derken sadece bir söz değil, bir isyan manifestosu yazmıştır.
Aşık Mahzuni Şerif “Bu sistem böyle gitmez” derken, düzenin çarpıklıklarını haykırmıştır.
Halk ozanı, yaşadığı çağın sosyolojisini ve felsefesini okur; sadece duyguları değil, düşünceleri de dile getirir.

Gerçek ozan, sazını bir adalet aracı gibi kullanır.
Sözü hem yaradır hem ilaç.


Neşet Ertaş’ın Dünyası

Neşet Ertaş, Anadolu’nun yetiştirdiği en zarif insanlardan biridir. Babası Muharrem Ertaş’tan aldığı bozkır ezgilerini kendine özgü bir dille yeniden yoğurmuştur. Onun türkülerinde aşk, gurbet, yoksulluk ve kader iç içedir.
Ancak Ertaş’ın dili genellikle kabullenici bir tondadır.
“Kadere bak, feleğe bak, yazmış alnıma” derken isyan değil, teslimiyet vardır.
“Ah yalan dünya” derken, kaderi sorgulamaz; onu olduğu gibi kabul eder.

Neşet Ertaş, sisteme başkaldırmaz, insanın kendi içindeki derdiyle ilgilenir.
O, halkın içinden konuşur ama halk adına değil, insan ruhunun derinliklerinden konuşur.
Bu yönüyle o, bir duygu ozanıdır, ama klasik anlamda bir halk ozanı değildir.


Ozanlık Bedel Ödemektir

Gerçek ozan, sözünün bedelini öder.
Pir Sultan Abdal darağacında asıldı, Dadaloğlu sürgün edildi, Aşık Mahzuni Şerif sansürlendi, Ruhi Su zindanda yıllar geçirdi.
Çünkü onlar sadece türkü söylemediler; düzene dokundular.
Halk ozanı, sadece aşkı değil, adaletsizliği de dile getirir.
Sözü, iktidarı rahatsız eder; bu yüzden ozanlık bir cesaret mesleğidir.

Neşet Ertaş ise kendi deyişiyle “garip” bir insandı. Kimseyle kavga etmedi, kimseye zarar vermedi.
Bu, elbette bir eksiklik değil; bir karakter meselesidir. Ancak ozanlık tanımı açısından, Ertaş’ın çizgisi daha insani ve duygusal, daha az politik bir yerdedir.


Halkın Kalbinde Ozan, Gerçekte Sanatçı

Bugün halk, Neşet Ertaş’ı “bozkırın tezenesi”, “son halk ozanı” olarak anıyor.
Bu tanım, bilimsel değil ama duygusal bir hakikattir. Çünkü halk, içtenliğiyle konuşan kişiyi ozan bilir.
Neşet Ertaş’ın tevazusu, sahici insani duruşu, halkla arasındaki sınırsız yakınlık, onu gönüllerde “ozan” yapmıştır.

Ancak unutmamak gerekir ki “Benim sadık yârim kara topraktır” diyen Aşık Veysel, ozanlığın hem felsefesini hem kaderini anlatmıştır.
Veysel toprağa, insana, ölüme ve varoluşa dokunur; Neşet Ertaş ise gönle, sevdaya, ayrılığa.
İkisi aynı ırmaktan su içer, ama farklı yönlere akarlar.

Neşet Ertaş bir halkın sesidir ama halkın sözcüsü değildir.
O bir halk ozanı değil, halkın içinden çıkan büyük bir türkücüdür.
Ozanlık, sadece sazla değil, sözle direnmekle olur.
Neşet Ertaş direnmedi; ama insan olmanın zarafetini öğretti.

Ve belki de bu yüzden, halk onu “ozan” olarak görmüştür.
Çünkü bu topraklarda bazen sessizlik bile bir isyan,
iyilik bile bir başkaldırı sayılır.

YORUMLAR

  • 3 Yorum
  • Reis
    1 ay önce
    Kaleminin murekkebine bereket olsun çok güzel bir yazı olmuş
  • Emrah Mahzuni
    1 ay önce
    Babamla bir konser sonrası kavga çıkar Neşet usta derki babama gardaş mümkünse bir daha aynı konserde buluşmayalım seninle ben gonül adamı sen döğüş adamı her iki üstadıda saygıyla anıyorum Emrah Mahzuni
  • Reis
    1 ay önce
    Allah rahmet eylesin bizim ailenin favorisi aşık Mahzuni Şerif tır.saygi ile anıyoruz.dinliyoruz.