Reklam
Reklam
Zorunlu eğitim hakkında yapılan tartışmalar
Mehmet Emin KUŞ

Mehmet Emin KUŞ

Zorunlu eğitim hakkında yapılan tartışmalar

15 Mayıs 2025 - 08:57

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, 12 yıllık zorunlu eğitim sistemine ilişkin kamuoyunda süregelen tartışmaları yakından takip ettiklerini ve bu konuda henüz somut bir adım atılmadığını belirtti.  14 Mayıs 2025'te yaptığı açıklamada, "Eğitimle ilgili tartışmaların varlığından mutluyum. Tartışılsın. Kamuoyunda bir talep oluşursa çalışmalarımızı yaparız. Şu anda sadece izliyoruz" ifadelerini kullandı.

Tartışılan Alternatif Eğitim Modelleri

Mevcut 4+4+4 sisteminin yerine önerilen ve kamuoyunda tartışılan üç ana model bulunuyor:

1. 3+1 Eğitim Sistemi: Bu modelde, lise eğitimi 3 yıl zorunlu olacak ve öğrenciler 11. sınıfın sonunda diploma alabilecekler. 12. sınıf ise isteğe bağlı olarak üniversiteye hazırlık yılı şeklinde planlanıyor.


2. 2+2 Eğitim Sistemi: Bu sistemde, lise eğitiminin ilk 2 yılı zorunlu olacak. Öğrenciler, bu sürenin ardından mesleki eğitim merkezleri, açık öğretim veya doğrudan iş hayatına geçiş gibi seçeneklere yönelebilecekler. İsteyen öğrenciler ise 2 yıl daha devam ederek lise diplomasını tamamlayabilecekler.


3. Yaş Modeli: Bu modelde, öğrencilerin zorunlu eğitimi tamamlama yaşı belirleniyor. Örneğin, öğrenciler 16 yaşına geldiklerinde zorunlu eğitimlerini tamamlamış sayılacak ve diplomalarını alabilecekler.

Bakan Tekin, bu modellerin özellikle sanayi ve ticaret sektörlerinin nitelikli eleman ihtiyacını karşılayacak şekilde değerlendirildiğini ve kamuoyundaki talepler doğrultusunda çalışmaların sürdürülebileceğini ifade etti.  Ancak şu an için herhangi bir modelin uygulamaya konulması yönünde resmi bir karar alınmadığını vurguladı.

Bu gelişmeler, Türkiye'deki eğitim sisteminin geleceği konusunda önemli bir dönüm noktası olabilir.  Ancak, herhangi bir değişiklik yapılmadan önce geniş çaplı değerlendirmeler ve kamuoyu istişareleri yapılması bekleniyor.

Biz şahsen 2012- 2013 yıllarında kesintisiz zorunlu eğitim 12 yıla çıkarılınca, aşağıda okuyacağınız, 'ZORUNLU EĞİTİM SORUNLU EĞİTİMDİR' başlıklı yazıyı o zamanki gazete köşemizde kaleme alıp yayınlamıştık.

İşte o yazım:


ZORUNLU EĞİTİM, SORUNLU EĞİTİMDİR

Zorunlu eğitim, insan haklarına ve eğitim/öğrenim özgürlüğüne aykırıdır.

"Zorunlu eğitim" başlı başına problemli bir kavramdır. Ne demek zorunlu eğitim? Bir aile, çocuğuna dilediği kadar (kaç yıl isterse) eğitim verme hakkına sahip olmalıdır. Yine aynı şekilde, dilediği zaman eğitime ara verme veya tamamen sonlandırma özgürlüğüne de sahip olmalıdır. Bu hak ailelere aittir; devletin değil.

Bilimsel araştırmalar göstermiştir ki, uzun süreli ve kesintisiz zorunlu eğitim sistemi ciddi sorunlar doğurmuştur. Çünkü sanatkârlar artık çırak, kalfa bulmakta zorlanıyor. Geçtiğimiz günlerde bir ayakkabı ustasıyla sohbet ederken şunları söyledi:
“Eski ustalarımız emekli oldu, bazıları vefat etti, işi bırakanlar da var. Ama onların yerini dolduracak yeni eleman bulamıyoruz.”

Birçok meslekte, işi küçük yaşta öğrenmek esastır. Bugün Türkiye’de zorunlu eğitim 12 yıl sürüyor; bir çocuk yaklaşık 20 yaşında bu süreci tamamlıyor. Bu yaştan sonra bir meslek öğrenilir mi? Ne yazık ki hayır.

Diyelim ki milyonlarca çocuğu zorla yıllarca okuttunuz. Peki sonra? Devlet bu çocukların hepsine istihdam sağlayabiliyor mu? Bu mümkün değil.

Peki bu gençler, 20 yaşına kadar eline bir çekiç dahi almamışken ne yapacak? Meslek sahibi olmadan, üretim sürecine katılmadan sadece teorik bilgilerle donatılmış bir gençlik, işsizlikle ve çaresizlikle baş başa kalacaktır.

Üretim yapan sektörlerde kalifiye eleman bulmak her geçen gün daha da zorlaşıyor. Çünkü üretime dönük bir eğitim sistemimiz yok. Bu nedenle okullardan mezun olan gençler iş bulamıyor. Örneğin, ziraat fakültesinden mezun olan bir öğrenci aşının ne olduğunu bilmiyor, toprağı ve bitkiyi tanımıyor. Makine mühendisi motordan anlamıyor, inşaat mezunu mala nedir habersiz. Mimar mezun olmuş ama yıllarca çizim yapamıyor. Ama hepsinin elinde “kapı gibi” bir diploma var!

Buradaki sorun, gençlerin yeteneksiz olması değil. Sorun, onları yetenekleriyle buluşturamayan ezbere dayalı eğitim sistemidir. Uygulama yok, meslek pratiği yok, sahayla bağ yok.

Bu yazının, başta Milli Eğitim Bakanı olmak üzere TBMM’deki milletvekillerine, akademisyenlere, edebiyatçılara, insan haklarına gönül verenlere, sivil toplum kuruluşlarına, basına ve tüm duyarlı vatandaşlara ulaşmasını diliyorum.

Çocukları yeteneklerine göre yönlendirmek esastır. Herkesi aynı kalıba sokan bir eğitim sistemi yanlıştır. Zorunlu/temel eğitim 5 yılı geçmemelidir. 5 yıl temel eğitim için yeterlidir. Sonrasında aileler, çocuklarını istek ve kabiliyetlerine göre ya okumaya ya da mesleğe yönlendirebilmelidir.

Eğer illa ki kesintisiz ve uzun süreli bir eğitim olacaksa, o zaman mesleki eğitime ağırlık verilmelidir. Okullarda mesleki eğitimin altyapısı güçlü şekilde kurulmalı, eğitim ezbere değil uygulamaya dayalı olmalıdır.

Bir öğrenci, mezun olduğu liseden kendi alanında işin en az %50’sini öğrenmiş olarak çıkmalıdır. Geri kalan bilgileri ise ya yükseköğrenimde ya da çalışacağı iş yerinde kolayca edinebilir.

Uygulamalı eğitim sistemi, hem işsizliği azaltacak hem de sanayi ve üretim sektöründeki nitelikli eleman açığını kapatacaktır.

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum