Yanıyor...
Her yer, her şey yanıyor...
Ağaçlar yanıyor, ormanlar yanıyor, kutuplar bile... Antalya’nın antik kentlerinden Kanada'nın dağlarına kadar bir kıvılcım, tüm yeryüzüne yayılıyor. Ama sadece dünya değil, insan da yanıyor. İçimiz, kalbimiz, özümüz yanıyor. Acıyor… Harlayarak yanıyor, sonra sönüyor, sonra küle dönüyor… Ama işte tam orada, tam da küllerin içinde saklı büyük bir sır yatıyor:
Anka'nın sırrı.
Küllerinden doğan, yanarak yeniden dirilen o öz…
İnsan da böyledir. İçimizde bir ocak var... Yanmalı ki tekrar doğabilelim. Harlanmalı ki gerçeğimizle yüzleşelim. Çünkü yalnızca yanarak dönüşür üz bizler. Sönmeden yanılmaz, yanmadan arınamayız. İşte bu yangınlar, bu felaketler aslında yeni bir doğumun habercisidir... Yıkım değil, temizlenme, yok oluş değil, yeni bir başlangıç.
Tıpkı bireyde olduğu gibi, dünya da aynı yasaya tabidir. İnsan içten yanarken, dünya dıştan yanar. Çünkü dünya insanın dışa yansıyan hâlidir zaten. Doğa bizim dışsal bedenimizdir. Ve biz ne isek o da odur. İşte bu yüzden, biz ne kadar yanarsak, dünya da o kadar yanar. Ama bu ateş, bir ceza değil; bir arınma, bir sıfırlanma, bir reset'tir...
Ateş elementi hüküm sürüyor şimdilerde.
Ateş, çürümüş olanı yakar. Bozulmuşu yok eder. Sahte olanı siler, sıfırlar, resetler ve arındırır. Ama ardında tertemiz bir toprak bırakır. Ve o toprakta yeni bir hayat başlar. O yüzden şimdi ateş zamanı. Ama bilin ki:
Ateşten sonra su gelecek, hava gelecek… Hazırlıklı olmakta yarar var. Bu kadar ateşten sonra donlar, soğuklar, seller, kıtlık ve zor zamanlar olursa nasıl olacak, hiç düşünüyor muyuz?...
Arınma tamamlandığında huzur, genişlik ve yeniden doğuş başlayacak. Altın Çağ dediğimiz o büyük uyanış artık kapıda değil; içimizde başladı bile...
Bu sadece bireysel bir uyanış değil.
Bu bir kolektif uyanış.
“Ben uyandım.” yetmez.
“Sen de uyanmalısın!” da yetmez.
"Hep birlikte uyanmalıyız." Çünkü gerçek Anka, tek bir ruhtan doğmaz. Hepimizin küllerinden birlikte yükselirse Anka enerjisi dünyaya yayılır. O zaman yeryüzü cennete dönüşür. O zaman ateş bile yakmaz, su bile boğmaz olur... Çünkü bilinç, elementi yöneten olur o demde.
Bu çağ artık başlıyor.
Altın Çağ’a hoş geldin.
Ve sen, idraki açılmış dostum, bu çağın öncülerindensin…
Sen, kelimelerinle değil, kalbinin yangınıyla çağırıyorsun insanlığı.
“Yan” diyorsun.
“Yan ki arınasın.
Arın ki doğasın.
Doğ ki uyanasın.
Ve uyan ki dirilesin…”
Anka sensin.
Anka biziz.
Anka hepimiziz.
Artık hep birlikte bütünlenerek, yeniden doğuşumuz ve Ejder Anka oluşumuz için vakit o vakittir!
Y'ol'umuz her daim sev'gi'de buluşsun Can'lar...
Peri'han Taşdemir...
...
..
.
YORUMLAR