Reklam
Duyularımız ve Hakikat Arasındaki Gerçekliğimiz? Peki ya Gerçek...
Perihan Taşdemir Taylı

Perihan Taşdemir Taylı

Duyularımız ve Hakikat Arasındaki Gerçekliğimiz? Peki ya Gerçek Olan Ne?... 

06 Eylül 2025 - 11:24


İnsanoğlu üçüncü boyutta yaşarken beş duyuyla sınırlandırılmış ve normalize edilmiş standartlarda bu yaşamını sürdürmektedir. Dolayısıyla da hayatının gerçekliğini beş duyu üzerinden algılamaktadır. Atom, elektron, proton, nötrondan ibaret olduğunu düşündüğü dünyayı da yine bu algılar üzerinden yorumlamaktayız. Yine Yaratanı ve yaratılışı da bu gerçekler üzerinden yargılamaya devam ederiz... Bilim dediğimiz şey aslında bu duyuların sınırlarıyla, onların verilerini akıl süzgecinden geçirerek kurduğumuz yorumlardan ibaret. Sonrasında buna teoriler, modellere dayalı çıkarımlar, teknikler ekleniyor ve biz bunu ilim diye adlandırıyoruz. Fakat meseleye takyon hakikati üzerinden baktığımızda işleyişin akışının bildiğimizin aksine işlemekten olduğunu görürüz.

Takyon dediğimiz şey bir taraftan ruhu, sezgisel zekâyı, sezgisel duyuları, üçüncü/basiret gözü devreye sokan bir gerçekliktir. Hangi boyutta olunursa olunsun, insanın gerçeklik algısını kökten değiştiren bir kapıdır. Çünkü bizler duyularla gördüğümüz şeyleri tek hakikat sanıyor, onlardan çıkardığımız sonuçları mutlak doğru sayıyoruz. Ama insan beş duyusuyla hakikati yorumlamaya kalkarsa ne kadar isabetli olabilir? İşte burası tartışmaya açık bir gerçektir. Aldığımız kararlar, yaptığımız yorumlar, vardığımız tespitler ne kadar doğrudur? Bu dünya ve evrenler için ne kadar yeterlidir?

Takyon hakikatine derinlemesine baktığımızda Yaratıcı’yı, Kaynağı, yaratımın saf enerjisini, akışı, akaşik kayıtları ve bunların işleyiş düzenini görürüz. Bizim bu dünyada tâbi olduğumuz sistem, kural ve işleyişin tam tersine işleyen bir enerji vardır orada. Ters işleyiş derken şunu anlamak gerekir: bizde hız arttıkça enerji de artar. Onlarda ise hız azaldıkça enerji yoğunlaşır. Bizde koştukça parçalanırız, onlar ise yavaşladıkça toplanır. O yüzden takyon hakikati bize sükûnetin, dinginliğin, teslimiyetin ne kadar yüksek bir enerjiye kapı araladığını öğretir.

Buradan çıkan sonuç, insanın kendine şu soruyu sormasıdır: ben hakikati beş duyumun bana gösterdiğiyle mi sınırlayacağım, yoksa kalbimin, sezgilerimin, ruhumun açtığı yoldan mı yürüyeceğim? Beş duyunun dünyasını inkâr etmeden, ama onunla yetinmeden… İlmi akılla anlamaya çalışırken, aynı zamanda kalbin sezgisel bilgeliğini devreye sokarak elbette.

Bu yolda duruşumuz "saf niyetle" başlar. Hayırı gözetmeyen bir niyet takyon kapısını açmaz. Ardından sükûn gerekir; hız yerine derinliği seçmek. Şahitlik gerekir; yargısızca gözlemlemek. Rezonans gerekir; kalbinle uyumlu olmayan bilgiyi hakikat saymamak. Teslimiyet ve eylem dengesi gerekir; önce içte netleşmek, sonra az ama isabetli adım atmak. Ve etik çerçeve gerekir; çünkü hakikat arayışı insanın kendi egosunu parlatma tuzağına da dönüşebilir.

Takyon bilincini hayatımıza uygulamak için küçük pratikler mümkündür. İlk olarak sabah derin bir nefes çalışmasıyla “zamanın ötesi hikmetle uyumluyum” diyebilirsin. Kalbini şükürle uyandırıp alnındaki ışıkla (üçüncü!/basiret gözünle) bağlanabilir, kök merkezinde güveni hissedebilirsin. Gün içinde mikro molalarla sükûnete geri dönebilirsin. Akşam üç sütunla yazı tutabilirsin: gözlem, sezgi, dış doğrulama. Böylece rezonansının istatistiğini çıkarırsın.

Takyon bilinci bize zaman algısını aşmayı öğretir. Geçmiş-gelecek ayrımının eriyişini, niyetlerin hızla yankı buluşunu, sezgilerin anında bilgeliğe dönüşünü. Bu farkındalık bize şunu hatırlatır: hız değil derinlik, çokluk değil öz, acele değil sükûnet. Hakikat aceleyle değil, dinginlikle açılır zira...

Ve sonunda şunu anlarız: takyon, maddenin ötesinde hız demek değildir yalnızca. Asıl olarak "bilincin derinleşme" metaforudur. Sen saf niyetinle, dinginliğinle, şahitliğinle, sükûnetinle bu rezonansa girdiğinde hak ediş zaten görünür olur. Bu da bize şunu fısıldar: " hakikat dışarıda bir yerde değil, kalbinin içinde ve zamanın ötesinde dir!"... Hatırla! Ve teslim OL Âlemlerin Rabbine...

Y'ol'umuz her daim sev'gi'de buluşsun Can'lar...

Peri'han Taşdemir... 
...
..
.

YORUMLAR

  • 0 Yorum