Reklam
Küçük Şeyler...
Perihan Taşdemir Taylı

Perihan Taşdemir Taylı

Küçük Şeyler...

03 Ekim 2025 - 13:38

Gerçekten de Küçük müdürler?!... 

Hayat yolculuğunda çoğu kez önemsiz gördüğümüz küçücük davranışların aslında görünmez bir iz bıraktığını fark etmeyiz. Bir sözle yargılamak, bir bakışla küçümsemek, dedikoduya ortak olmak, masum gibi duran bir yalan söylemek, başkasının emeğine ya da hakkına uzanmak, küçücük bir hırsızlık yapmak… Bütün bunlar küçük sandığımız ama evrenin hassas terazisinde ağır gelen şeylerdir. Çünkü gönderdiğimiz her şey, hakikat yasaları gereği bize mutlaka geri döner... Attığımız bir çiçek, bir gün önümüzde bahar olur. Dudağımızdan çıkan tatlı söz, bir gün başkasının diliyle bizi bulur. Yapılan küçücük samimi bir iyilik katlanarak önümüze çok büyük bir fırsat olarak düşer... Ama diken fırlatırsak, karşımıza çıkan da dikenlerden ibaret olur elbette.

İlahi adaletin en çok sarsıldığı an, insanın fark etmeden hırsızlık yapmasıdır. Çünkü hırsızlık yalnızca maldan mülkten çalmak değildir. Yalan söylemek, karşımızdakinin duygularını, güvenini ve zamanını çalmaktır. Kibir, insanın emeğini, onurunu küçümseyerek ondan alınmış bir değerdir. Dedikodu ve gıybet, bir kişinin hakikatini, gerçekliğini ve kendi kaderini yaşama hakkını elinden çalmaktır. Yargılama, Rabbin bir kula yazdığı sırra müdahale ederek, onun özgürlüğünü gasp etmektir. İşte bu yüzden hırsızlığın en ağır olanı, görünmeyen bu manevi çalmalarla gerçekleşir. Hakikat terazisi öylesine hassastır ki, en küçük bir kayma bile geri yerine konur. Ve her çalınan şey, dönüp dolaşıp sahibine kayıp olarak değil, haksızlığı yapanın önünde imtihan olarak yeniden belirir.

Bazen “Ben kimseye kötülük yapmadım ama kötülük beni buluyor...” deriz. O an, karşı tarafın okları bize yönelmiş olabilir. Fakat bilinçle yaşayan insan aynı oyuna düşmez. Kötülük gördüğünde kötülükle karşılık vermez. Gerektiğinde mesafe koyar, sessiz kalır, geri çekilir ama aynı titreşime kendini kaptırmaz. Elinden geliyorsa güzellikle düzeltmeye çalışır, kalbiyle şifa diler, diliyle iyilik üretir. Çünkü bilir ki, bu dünyanın yasası “ne gönderirsen onu alırsın ve sen ne isen onu bulursun!” üzerine kuruludur.

Kendini geliştiren ve bilincini yükselten insan, sözü ölçülü kullanır. Gereksiz yere savrulmaz, öfkeye kapılmaz, çok konuşmaz. Söylemesi gerekeni, en doğru zamanda ve en güzel şekilde söyler. Çünkü bilir ki her davranış, kendi özünden doğar ve karşıya da kendi özünü yansıtır. Eğer bir gün kendisine bambaşka bir muamele yapılırsa bile, yine kendi hakikatinde kalır. Yükseliş, başkasının ne yaptığıyla değil, bizim kim ve nasıl olduğumuzla ilgilidir.

İşte bu yüzden sık sık dönüp kendimize bakmalıyız. Biz kimiz ve nasılız? Hangi enerjiyi yayıyoruz? İnsanların yanımızdan ayrıldığında ruhlarında kalan iz nedir? Kalbimizden hangi titreşimler yükseliyor? Bu sorulara verdiğimiz samimi cevaplar, hakikate yürüyüşümüzdeki adımlarımızı aydınlatır. Çünkü yaşam, attığımız her adımı çoğaltarak önümüze getirir. Biz ne isek, hayat da bize onu döndürür. Ve bilmeliyiz ki, içimizde hangi çiçekleri büyütüyorsak, dışarıda da aynı bahçelerde yürüyeceğiz. Bu hakikati hatırlayıp bundan emin OLalım... 

Y'ol'umuz her daim sev'gi'de buluşsun Can'lar...

Peri'han Taşdemir... 
...
..
.

YORUMLAR

  • 1 Yorum