Bir gemi daha düştü zamana.
Adı: Madleen.
Ama bu yalnızca bir gemi değil…
Bu, sessizliğin çığlığı.
Bu, vicdanın yeryüzünde yürüyen son hâli.
Bu, zamanımızın Nuh’un Gemisi.
Tıpkı vaktiyle yola çıkmış olan Mavi Marmara gibi.
Ne tufan sudan, ne tehdit gökten.
Bu kez tufan, insanın kendi elleriyle ürettiği bir kıyamet:
Bomba, ambargo, açlık, kuşatma, manipülasyon, yalan haber, üç maymun düzeni.
Bu kez canavar açık bir denizde değil; insanlığın içine sinmiş hâlde.
Zulüm sistemleşti. Sessizlik ödüllendirildi. Vicdanlar susturuldu. Her kötülük sıradanlaştırıldı.
Ve tam da bu yüzden yola çıktı Madleen.
Yükü ağır ama sessiz, sakin:
Bir çuval un, birkaç koli bebek maması, birkaç kutu ilaç.
Ama aslında taşıdığı şeyler çok daha derin:
Merhamet, cesaret, hakikat, insanlık, sevgi, şefkat, iyilik ve ilahi adaletin yankısı.
Madleen’in silahı yok.
Ama onun sarsılmaz bir zırhı var:
Doğrunun, hakkın ve kalbin frekansı.
O yüzden çok tehlikeli bir gemi bu.
Zalimlerin kurduğu düzene karşı, insan olanın onurla direnişi.
Bu yüzden bu gemiden korkuyorlar.
Çünkü bu gemi bir şey taşıyor: Şahitlik.
Madleen, taşırken o kolileri aslında tüm bir sisteme mesaj veriyor:
Ben hâlâ buradayım. Kalbim hâlâ atıyor. Ve ben, sizi görüyorum.
Zalimler için bu bir tehdittir.
Çünkü artık dünya gözünü kapatmadı.
Çünkü artık "bilmiyorduk" yalanı söküldü.
Madleen, artık görüyorsun diyor.
Gördüğün hâlde susarsan, sen de zalimsin diyor.
Bu yüzden Madleen sadece bir yardım gemisi değil.
O bir sembol.
Bir hatırlatıcı.
Kur’an’ın deyimiyle: O bir zikir.
Bugün Gazze’de çocuklar yeryüzü cehennemini yaşarken
Madleen, göğe doğru yükselen bir dua gibi ilerliyor denizde.
Bir annenin gözyaşını taşıyor.
Bir babanın eliyle yazamadığı mektubu.
Bir çocuğun uykusuz gözlerini.
Bir halkın tükenmeyen direncini.
İnsanlığın hâlâ ölmediğini haykırıyor.
Madleen yola çıktı.
Ama bu yolculuk yalnızca Gazzelilere değil, tüm insanlığa bir çağrı:
Vicdanı olan binsin bu gemiye.
Gerisi dilerse karada boğulsun.
Yolumuz her daim sevgide buluşsun.
Perihan Taşdemir
YORUMLAR