Aile...
Yeryüzüne inmiş bir dua gibidir.
O, yalnızca iki insanın değil; iki ruhun, iki hikmetin, iki duanın birbirine sarılmasıdır.
Aile, Allah’ın “eşlerde size huzur bulasınız...” diye indirdiği ilahi sırdır.
Ve bu sır, sadece ev kurmakla değil; ruhun ruha secdesiyle ve bir olarak birbirlerinden taşmasıyla açığa çıkar.
1. İlahi Niyetle Başlayan Birlik
Aile, yalnızca bir araya gelmek değil; birlikte arınmak, birlikte yükselmektir. Bir ev, Rabbin adıyla kurulduğunda, o evin taşlarında bile rahmet kokar. Kadın ve erkek; üstünlük değil, bütünlük üzerine yaratılmıştır. Biri diğerinin gölgesi değil; özdeşi, yoldaşı, aynasıdır.
Aile, "ben" değil "biz" olmayı öğrendiğinde, cennet bu dünyaya yaklaşır.
2. Kalpten Kalbe Akan Sözler
İletişim yalnızca kelimelerle değil; gözle, hâlle, mimiklerle, beden diliyle, duayla ve enerjiyle olur.
Aşkla konuşulan bir evde Rabbin Esmaları ve rızası gezinir.
“Affet” diyen bir ses, “Anlıyorum” diyen bir bakış, “Buradayım” diyen bir dokunuş… “Seni seviyorum”la devam eden sağlam bir ilişki...
İşte, ailedeki en gerçek kelimelerdir.
Çünkü bazen sessizlik bile bir niyaz olur; kalpler birbirini konuşmadan da bilir, duyar, hisseder ve taşır.
3. Adaletle Paylaşılan Yükler
Kadın, yuvanın ruhudur.
Erkek, yuvanın göğüdür.
Biri olmadan diğeri eksik kalır.
Bu, bir emir değil; bir dengenin lütfudur. Her sorumluluk sevgiyle, anlayışla ve dua niyetiyle paylaşılır.
Kimse kimseyi yormaz; herkes birbirine destek olur. Çünkü bu ev bir yarış değil, bir ibadettir.
4. Mahremiyet ve Sadakat: Kalbin Emini
Sadakat; yalnızca göze değil, niyete, kalbe, ruha sadık olmaktır. Bir eş, diğerine Allah’tan bir emanet gibi bakar.
Emanete göz dikilmez, emanet korunur.
Mahremiyet; sadece bedenin değil, sırların, duyguların, yaraların örtüsüdür.
Sadakat, kalbi zincirle değil; dua ile bağlar.
5. Özgürlükte Saklı Sevgi
Her insan/Adem, içinde bir âlemdir...
Aile; bu âlemleri tehdit değil, tefekkürle karşılamalıdır.
Bir eşin yalnızlığı, diğerine mesafe değil; derinliktir.
Farklılıklar, ayrılık sebebi değil; tamamlanma ihtimalidir.
Saygı gösterilen her içsel alan, ilişkide gül açar.
Çünkü ruh, baskıyla değil; zarafetle büyür.
6. Cinsellik: İlahi Bir Temas
Cinsellik, yalnızca fiziksel bir yakınlık değil; ruhun ruha secdesidir.
Rabbin “birbirinizde huzur bulasınız” diye verdiği bu armağan, ancak niyetin saf, kalbin temiz, bedenin zarif olmasıyla anlam bulur.
Birbirine dokunan eşler, aslında Rabbin şefkatine dokunur.
Bu temas; sırdır, duadır, arınmadır.
7. Ailede Sınırlar...
Sevgiyi kısıtlayan değil, onu koruyan görünmez kanatlardır...
Her bir eşin duygusal, zihinsel ve ruhsal alanına saygı duymak; o evin enerjisini saf, dengeli ve güvenli kılar.
"Ben"lerin sağlıklı olduğu yerde, "biz" huzurla büyür.
Sınırlar; uzaklaştırmak için değil, birbirine hak ettiği alanı tanımak, varlığına kıymet vermek ve içsel âlemlere saygı göstermek içindir.
Çünkü sınır olan yerde bilinç, bilinç olan yerde ise gerçek sevgi kök salmaya başlar.
8. Aile: Secdeye Dönüşen Birlik
Gerçek aile; birbirini düzeltmeye değil, birlikte dönüşmeye niyet eder.
Birbirinin hatasını değil, duasını taşır.
Birbirinin kabuğunu değil, özünü görür.
Böyle bir evde çocuklar; huzuru, ahlakı ve merhameti solur.
Ve orası artık yalnızca bir ev değil; meleklerin gölgelendiği bir secde mekânı olur.
Birlikte Yaradan’a Yürümek...
İdeal aile; iki kişinin değil, iki kalbin Allah’a adanmış yürüyüşüdür.
Yol boyunca sabır da olur, gözyaşı da...
Ama niyetler saf, kalp berrak, dualar sadıksa…
Her sınav, birlikte secdeye dönüşür.
Her yara, birlikte şifaya...
Ve Yaradan’ın hoşnut olduğu bir aile; insana bu dünyada cennet kokusunu hissettirir.
Rabbe Emanet Ailelere…
Y’ol’unuz aşk, yuvanız dua, kalbiniz secde olsun can’lar…
Ve hatırlayın; aşk sadece sevmek değil, birlikte Allah’a yürümektir...
Peri’han Taşdemir
YORUMLAR