Reklam
Reklam
28 Şubat Mağdurlarının Hakları Berheva Olmasın!
Şükran Taşdelen

Şükran Taşdelen

28 Şubat Mağdurlarının Hakları Berheva Olmasın!

12 Haziran 2020 - 22:19

11 haziran günü itibariyle meclis başkanı Mustafa Şentop, Meclise, 27 mayıs darbesinde hakkı gasp edilenlerin hak iadesi ve tazminatlarının ödenmesi konusunda meclise bir kanun teklifi sundu. Darbedilenler arasında olunca ve haberler de insanın bir yarasına dokununca dikkat kesiliyor insan. Geç gelen adaletin, adalet olmadığını söylemek biraz kabak tadı veriyor. Ancak söylemeden de geçemiyorum. Esasen tüm darbelerden haksızca zarar görenlerin maddi ve manevi tazminatlarının verilmesini adaleti dileyen her vicdan sahibi gibi ben de hak yerini bulsun istiyorum. Belki 27 mayıs mağdurlarının hemen tümü vefat bile etmiştir. Ancak kendilerine bizzat değilse bile (ahirete kalmıştır hesap), haklarının kanuni varislerine verilmesinden yanayım.
Darbelerden zarar gören herkesin hakkı verilmelidir elbette. Peki, 28 Şubat mağdurlarını neden kimse görmüyor, duymuyor, konuşmuyor.  Aradan yirmi yıl geçtiği halde tazminat haklarımız verilmedi. Bazı arkadaşlarımız emeklilik haklarını bile alamadılar. Bu hak gaspının ne zamana kadar süreceğini bilmiyorum. Fakat buna bir son verilmesini devletimizden bekliyorum.
    “28 Şubat döneminde örtüsüyle okumak, çalışmak ve üretmek isteyen müslüman kadınların ne suçu vardı?”  diye sormak istiyorum mesela. Kimin tavuğuna kışt demişler, kimin hakkını yemişlerdi? İnancından dolayı örtündüğü için küçümsenen, aşağılanan, alay edilen, hakkı hukuku yok sayılan, maddi manevi her tür zarara uğratılan 28 Şubat mağdurları başörtülü memurlar oldu. Üstelik büyük bir potansiyel oy kaynağı olarak görülüyorlardı o dönemde. Onların oylarına talip olanlar nice vaatler verdiler. Makam ve mevkilere başörtülü kadınların oylarıyla kuruldular. Ama ne hikmetse koltuklarına kurulur kurulmaz, arkalarını döndüler onlara. Haklarını çok gördüler, tazminatlarını vermeyi erteledikçe ertelediler. Gasp edilen bu hakları vermemek için de bugün dahi bin dereden su getiriyorlar. Her hak hukuk arayışında 28 Şubat mağdurları, seslerini duyurmaya çalıştıkça bir şekilde susturuldular. Duymazdan gelindiler. “Nasılsa haklarını aldılar” gibi peşin bir hükümle vekillerin kapılarından kovuldular. 
Oysaki henüz hiçbir hakkımızı tam manasıyla almış değiliz. Tazminatlarımız, iade-i itibarımız ve emeklilik haklarımız verilmedi. Resmi olarak haklarımız için başvurdukça muhatap bulamadık. Kendimden örnek vereyim.  2001’de “ İş yerinin huzur ve sükununu bozmak” gibi bir suçla itham edilerek mesleğimden atıldım. 2006 yılında başörtü dolayısıyla atılanların mesleğe dönüş hakları verildi. 2008’de ben de geri dönüş yaptım. Çalışmadığım yıllar emekliliğime sayıldı güya. Ben öyle sanıyordum.
Bu yıl, bazı arkadaşlarımın emeklilik hakları sayılmadığından, işlemlerini yaparken benim işlemlerimi örnek göstererek işlemlerini yürütüyorlardı. Sonra baktık ki benim emeklilik işlerimde de birçok sıkıntı ve yanlışlıklar vardı. Yani tam manasıyla işlemlerim yapılmamıştı. Çok kere düzeltmek için İlçe Milli Eğitim’e gittim. Muhatap bulmakta zorlandım. Muhatap olanlar ise beni başlarından atıp, başkalarına gönderip durdular. Kimse ne yapacağını bilmiyordu. Yanlış nerede, nasıl düzeltilecek ve ne yapmam gerektiğini söylemiyorlardı. Nihayet vicdan sahibi bir memur, bir isim ve evrak vererek, tekrar İl Milli Eğitim’e yönlendirdi. Tam işlemlerimi sonlandırıp emeklilik hakkım ile ilgili yanlışlığı düzeltecek gibiyken... Corona salgını başladı. Yani kısacası işim yarım kaldı! Evraklar bende ve yanlışlığın düzeltilmesi için İl Milli Eğitim’e gideceğim. Yeni Normalleşmede uygun ortam bulunca yani... Yoksa emekli bile olamayabilirim. Şu emeklilik hakkında bile herkes işimizin dört dörtlük yapıldığını sanıyor ya ona çok üzülüyorum. Kaldı ki diğer haklarımız hâlâ verilmedi.
28 Şubat mağdurları tarafından gündemi takip etmek ve haklarımızı geri alabilmek için bir grup oluşturuldu. Seçim zamanlarında vaatte bulunan vekillere gittiler. Fakat bir zamanlar mağdur iken bugün bakan, milletvekili olanlar, arkadaşlarımızın görüşme tekliflerini kabul etmiyorlar. Telefonlarına çıkmıyorlar, kapılarından kovuluyorlar. Hakkı gasp edilen 28 Şubat mağdurlarını muhatap kabul etmiyorlar. Kabul edenler de “yaparız, ederiz” diyerek gönderiyorlar, akabinde hiçbir farklı uygulama yapmıyorlar. Oyalamalarla geçiştiriyorlar. Şu an sesimizi duyan kimse yok. Mağduriyete uğramış arkadaşlar, mağduriyetlerimizin giderilmesi için ellerinden geleni yapmaya ve  haklarımızın iadesi için bir teklif hazırlanması için çabalıyorlar. Ancak  dönüt alabileceklerinden hiç emin değiller. Umutsuzluk doğru değil evet, ancak yirmi yıldır sesimizi duyan çıkmadı.    
Başörtülülerin oylarını alarak makam ve mevkilere kurulanlar, hak iadesine gelince durmadan fedakarlık yapmamızı istiyorlar. “İşinize geri döndünüz ya!” deyip bununla yetinmemizi söylüyorlar. Kimi milletvekilleri ise zaten her tür hakkımızı aldığımızı sanıyor. Oysaki birçok arkadaşımız emeklilik haklarını da alamadılar, tazminatlarını da. Göreve başlayamayan arkadaşlarımız dahi var. Sendikalardan da hiçbir destek göremiyoruz. Sendika avukatlarının geciken haklarımızın alınması için çalışmaları gerekmez miydi? Eğer 28 Şubat mağdurlarının haklarının geri kazanımında sessiz kalmayı seçiyorlarsa, varlık sebepleri kalmıyor o zaman.
Son dönemde yaşananlara hepimiz şahidiz. Fetöcüler bile görevlerine dönüp faiziyle tazminatlarını aldılar. Ama sırf başörtülü diye atılan, mağdur edilen, maddi manevi zararlara uğratılan başörtülü memurlar hâlâ görülmezden geliniyor. Bir çok mağdur hâlâ SGK primlerini, hizmet puanlarını alamadı. Yapılan işlemlerimizde birçok hata var ve düzeltilmemiş. Tazminatlarının verilmesiyle ilgili ise hiçbir çalışma yok. 
Cumhurbaşkanımızın teşvikiyle kanun teklifi hazırlayıp meclise sunan, Meclis başkanı Mustafa Şentop’tan beklediğimiz, 28 Şubat mağdurlarını da bu kanun teklifi içine dahil edilmeleridir. Yahut yeni bir kanun teklifiyle hak gasıplarımızın tazminidir. Darb edilenlerin içinde en masum, en suçsuz oldukları halde, en haksız ithamlara uğrayanlar, persona non grata ilan edilenler, 28 Şubat mağduru başörtülü memurlardır. Bize yaşatılan ayrımcılığın olumsuz sonuçlarının tesirlerini halen yaşamaya devam ediyoruz.  Manevi kayıplarımızı hiçbir kişi ve kurum tazmin edemez. Ancak hiç olmazsa suçsuzluğumuzun tescillendiğini ve mesleğimize dönmekle tazminat hakkımızın tahakkuk ettiği görülmelidir. Bu gerçeklerin daha fazla görmezden gelinmemesini, emeklilik haklarımızın, iade-i itibarımızın ve tazminat haklarımızın verilmesini talep ediyoruz. 

                                              Şükran TAŞDELEN

YORUMLAR

  • 5 Yorum
  • Muharrem BALCI
    3 yıl önce
    Kaleminize gönlünüze sağlık. Tebrik ediyorum. Bir daha o günlerin yaşanmaması dileklerimi yazıya dökmüştüm. Bir küçük katkı da benden olsun. 30 ŞUBAT'I KONUŞMAK http://www.muharrembalci.com/yayinlar/tebligler/278.pdf
  • Samiye Solak
    3 yıl önce
    Teşekkür ederiz Şükran Hanım , çok güzel bir yazı olmuş , Kaleminize yüreğinize sağlık
  • Reyhan Eslem
    3 yıl önce
    Bu kadar çok sözü edilen 28Subat'ın mağdurlarının hak arayışlarına kulaklar tıkalı maalesef. Yazarın yüreğine, kalemine sağlık.
  • Melahat Sarıkaya
    3 yıl önce
    Emekliğimi ve hizmet puanımı alabilmek için baş vurularmdan ve verilen cevaplardan bir kitap,birkaç tez konusu çıkar. Bittiğii zannedilen 28 şubat bitmedi sicil affıyla doşyalarımızdan çıkarılması gerekenler çıkarılmadı. Bizden önce müdürlerin önüne gidiyor ve ıona göre muamele görüyorsunuz. Bizzat bunu yaşadım Erzincan'da . Önce hissetmiyorsunuz sebep arıyorsunuz. Olayları birleştirince çıkıyor ortaya. Hiç kimseye güvenmiyorum.
  • Ş. Taşdelen
    3 yıl önce
    Melahat hanım o halde siz de yazin. Ugradiginiz haksizliklari insanlik dışı tavırları... Dediginiz gibi onlarca kitap yazılır bunun hakkında. Ve Allahtan baska bizi bilen goren duyan yok. Ben sadece Rabbime güveniyorum. Yazdıklarimla haksızlıklarla mucadele etmem gerektigine inaniyorum. Velevki zalim zulmunden dönmese bile ben haksızlık karşında dilsiz seytan olmak istemiyorum. Selam ve dua ile...