Reklam
Reklam
Cihan Aktaş İle Birlikte
Şükran Taşdelen

Şükran Taşdelen

Cihan Aktaş İle Birlikte

13 Mart 2020 - 22:14

Üniversite çağlarında okuma serüvenimi sürdürürken etkisinde kaldığım çok yazar oldu. Bunlardan biri de Cihan Aktaş idi. Sömürü odağında kadın, Sistem içinde kadın, Veda Hutbesi gibi kitaplarını büyük bir hazla okumuştum. Sonrasında yazarın erkek değil de kadın olduğunu anladığımda şaşkınlığım ve ona olan hayranlığım bir kat daha artmıştı. İleriki yıllarda da birçok dergide, gazetelerde yazılarını takip ettim. Kitaplarından ve dillendirdiği düşüncelerinden çok istifade ettim.
            Kitaplarını okurken onun gibi bir yazar olur muyum diye çok düşlemişimdir. Belki onun kadar başarılı olamasam da kendimce yazmaya devam ettim. Bir gün deselerdi ki, en sevdiğiniz yazarlardan biriyle tanışacaksınız, nereden çıkarıyorsunuz derdim. O kadar uzak bir hayal gibi gelirdi ki. Ancak sanırım hayatınızın bir yerinde gizlice yaptığınız bir dua veya yana yakıla istediğiniz bir istek, arş-ı ala da yankı buluyor ve hiç ummadığınız bir zaman diliminde bu isteğinizle karşılaşıyordunuz. Hayatın en inanılmaz sürprizlerinden biriyle aniden karşılaşabilirsiniz. Aynı şey benim için de böyle oldu. Ve hâlâ buna inanmakta güçlük çeksem de en çok istediklerimden biriyle taltif edilmiştim: hayranı olduğum bir yazarla tanışmak.
            10 martta Fen Edebiyet Fakültesinde bir konferans vermek üzere Urfamıza gelmişti. Sayın Mahmut Kaya hocamız bir gün önce Sarıbaşaklar derneğinde kendisini misafir etme şansını bulmamıza yardımcı olmuştu. Çok ilginç ve sürpriz bir karşılaşmaydı ve kendisine ifade etttiğim için mutluydum. Rahatsızlığı sebebiyle çok uzun sohbet edememiş olsak da yine de bizimle paylaştığı düşüncelerinden faydalandık.
            Özellikle konferansında söz konusu ettiği toplumsal şiddet üzerine söyledikleri hayli ilgimi çekti. Mesela, “Bir cinsiyetten bahsetmek bir diğerinden rol çalmaktır. Herşeyden önce meseleye insan olma açısından yaklaşılmalıydı. Tarih boyunca kadın hep ezildi, ötekileştirildi ve onun adına konuşanlar tarafından tanımlandı. Her türlü tanımlama, bir sınırlamadır. Sokak, erkek çocuğun gücünü göstermek için şiddet uyguladığı bir mekandır.”
            Kadınların sosyal hayata katkılarının özellikle yazmak yoluyla daha fazla işlerlik göstermesi gerektiğini söylemesi ilgimi çekti. “Kadınlar, kendilerini savunamadıkları ve seslerini hiçbir şekilde çıkartamadıkları için yüzyılların utanç yükünü taşımak zorunda kaldı. Suçlu bulunan kadın oldu. Bu yüzden kadınlar paniğe kapılmadan, sorunlarımızı çözmek adına yazmalıdır. Kadınlar daha çok yazsalardı bu utanç yükü de paylaşılabilirdi. Kadınlarımız, özellikle tevhidi düşünen kadınlarımız, kamusallığın bir zorunluluk ve gereklilik olduğunun bilinciyle yazmalıdır. Fakat gelin görün ki sorgulayan, düşünen ve yazan kadınlar linç ediliyor.”
            Biraz da bu tavsiyeye uyarak köşe yazısı yazmaya ikna olduğumu söylemeliyim. Bu konuda bir faydam olacaksa, elimi taşın altına koymaya razıyım. Yazmak elbette bir sorumluluk da yüklüyor insana. Hakkıyla yerine getirebilmeyi diliyorum. Ben de nacizane diyorum ki; Toplumdaki kadınlar korkutulmuş, silikleştirilmiş olsalar da sahip oldukları ve doğuştan getirdikleri vasıflarıyla varolmalıdırlar. Örneğin müslüman olduğunu söyleyen toplumlarda kadınların miras hakkı neden görmezden geliniyor? Kızlara erkek çocuğuna tanınan hakların belki çok az bir kısmı dışında hak tanınmıyor. Evlenince sanki aileden dışlanıyor, yabancılaşıyor. Bütün bu sorunlarla yüzleşebilmeliyiz ve bunu yapacak olan da cesaretli olabilecek kadınlardır.
             Cidden birikimli bir kadın yazarımız. Tüm kitaplarını, dergi ve gazete yazılarını takip edilmesini tavsiye ederim. Umuyorum ki donanımlı, entelektüel ve üretken yazarlarımızın sayısı hızla çoğalır. Hayır içinde kalın...
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum