Reklam
Hayat, Akademik Başarıdan İbaret Değil
Vehbi UZUNDAĞ

Vehbi UZUNDAĞ

Hayat, Akademik Başarıdan İbaret Değil

13 Ekim 2025 - 12:56

Eğitimin temel amacı çocuğa özgünlüğü kazandırmaktır. Çünkü bilgi ve beceriler zamanla değişir; dün önemli görülen bilgi bugün geçerliliğini yitirebiliyor. Oysa özgünlük, bireyin kendi yolunu çizme, farklı düşünme ve yeni çözümler üretme becerisidir. Kalıcı olan da budur. Çocuğun yalnızca başkalarının söylediklerini tekrar eden bir birey haline gelmesi, aslında eğitimin başarısızlığını gösterir. Eğitim, çocuklara yalnızca doğru cevapları ezberletmemeli; onların yeni sorular sorabilme cesaretini geliştirmelidir.
Peki, günümüz eğitimi çocuğun özgünlüğünü koruyabiliyor mu? Bu soruya gönül rahatlığıyla evet deme imkânımız var mı? Ne yazık ki hayır. Bugünkü eğitim anlayışı büyük ölçüde standartlaştırılmış müfredat, merkezi sınavlar ve başarı kriterleri üzerine kuruludur. Bunun temel sebebi de ekonomik kaygıdır. Çocuğun farklılığı, özgün bakış açısı çoğu zaman göz ardı edilir. Öğretmenler sınav başarısına odaklandığı için öğrencinin merakı, üretkenliği ya da hayal gücü ikinci plana itilmiş oluyor. Sınıfta “farklı bir yol” denemek yerine herkesin aynı yöntemle, aynı sonuçlara ulaşması beklenir. Bu da çocukların özgünlüklerini törpüler.
Bazı öğretmenlerin kişisel çabaları, proje temelli etkinlikler ya da yaratıcı drama çalışmaları öğrencilerin özgünlüğünü besleyebilir. Ancak sistemin geneline baktığımızda, kalabalık sınıflar, ağır müfredat ve sınav merkezli anlayış özgünlüğün gelişmesine engel olmaktadır. Öğrencinin kendi sesini bulmasına imkân tanıyan özgür bir iklim, ne yazık ki çoğu okulda yeterince oluşmamaktadır.
O halde eğitimi nasıl uygun hale getirebiliriz? Öncelikle müfredatın esnekleşmesi gerekir. Çocuğun kendi ilgi alanlarına yönelmesine, merak ettiği soruları takip etmesine olanak sağlanmalıdır. Öğretmenlere, sınıf ortamında özgürlükçü ve yaratıcı yöntemler kullanma fırsatı tanınmalıdır. Hata yapmanın doğal bir öğrenme süreci olduğu kabul edilmeli, öğrencinin deneme-yanılma yoluyla keşfetmesine imkân verilmelidir. Ayrıca öğretmen yetiştirme programlarının da değişmesi gerekir; çünkü özgün bireyler ancak bu alanda yetkinlik kazanmış öğretmenler tarafından yetiştirilebilir.
Günümüzde eğitim, özgünlüğü korumak yerine çoğu zaman tekdüzeliği yeniden üretmektedir. Oysa toplumun ihtiyacı; farklı düşünen, yeni yollar arayan, hayal kuran bireylerdir. Bunun yolu da özgürlüğü bir araç, özgünlüğü ise nihai amaç olarak gören bir eğitim anlayışından geçer. Milli Eğitim Bakanlığı’nın hizmet içi eğitim programlarının, öğretmenlerin yaratıcı düşünme becerilerini geliştirmeye yönelik katkı sağlaması gerekir. Ancak mevcut eğitimler hem içerik bakımından yetersiz kalmakta hem de alanında uzman kişilerce yürütülmediğinden istenilen kaliteye ulaşılamamaktadır.
Çocuk gelişimi ve eğitimi; iletişim, iş birliği, sorgulama ve üretkenliği esas alan, ezberciliği reddeden bir anlayış gerektirir. Bu nedenle eğitim sürecinde sanat eğitimi ve estetik duyarlılığın kazandırılması büyük önem taşır. Sanat eğitimi, çocuğun düşünme, algılama ve yaratıcılık becerilerini geliştirirken, estetik bakış açısı da güzeli fark etme ve yaşamına yansıtma yetisi kazandırır.
Çocuk edebiyatı ürünleri ise bu sürecin tamamlayıcısıdır; çocukta merak uyandırmalı, düşündürmeli ve estetik haz oluşturmalıdır. Sonuç olarak, sanat eğitimiyle desteklenen çocuk edebiyatı, üretken, sorgulayan ve problem çözme becerisine sahip bireylerin yetişmesine katkı sağlar.
 

YORUMLAR

  • 0 Yorum