Şanlıurfa’nın Bozova ilçesinde yaşanan o vahim olay, yalnızca bir çocuğun bedenini değil; hepimizin vicdanını da derinden yaraladı. Bir marangoz atölyesinde 15 yaşındaki bir çırak, şakalaşma bahanesiyle kalfa tarafından hava kompresörüyle ağır şekilde yaralandı ve tüm müdahalelere rağmen hayatını kaybetti. Olayın ayrıntıları biliniyor, fakat asıl üzerinde durmamız gereken daha büyük bir mesele var: Toplumsal körlüğümüz ve çocukların korunmasına dair yapısal zaaflarımız.
Bu acı olay, bir iş yerinde yaşanan münferit bir şiddet değil; yoksulluğun, eğitimsizliğin, ihmalin ve denetimsizliğin birleştiği bir toplumsal tablonun sonucudur.
Bu olayda daha da acı olan şey, sistemi harekete geçirenin devlet değil, toplumun tepkisi olmasıdır. Şüpheli ilk olarak adli kontrolle serbest bırakıldı, sosyal medya ve kamuoyu baskısı yükseldikten sonra tutuklandı. Çocukları koruması gereken şey hukukun mekanizmasıyken, bunun yerini toplumsal baskının alması modern bir toplum adına iç acıtan bir gerçektir.
Bugün sorumluluğu yalnızca failde aramak kolaycılık olur. Asıl ihtiyacımız olan, bu olayın hepimize düşen payını fark etmek ve harekete geçmektir.
Çocuk işçiliğinin önüne geçecek gerçek ve etkili denetim mekanizmaları kurulmalı.
İş yerlerinde çocukların fiziksel ve psikolojik güvenliği sağlanmalı.
Şaka adı altında yapılan her türlü zorbalık açık bir suç olarak görülmeli.
Erkeklik kültürü, güç gösterisine dayanan anlayıştan uzaklaşıp saygı ve empatiyi merkeze alan bir yaklaşım doğrultusunda yeniden şekillendirilmelidir.
Ve en önemlisi, toplum olarak susmamalıyız. Çünkü her susuş, bir sonraki çocuğun çığlığına açılan kapıdır.


YORUMLAR