Reklam

Devletin İlacını Yazmayan Doktorlar Var

Hemofili hastaları isyanda: “Tedavimiz doktor keyfine kaldı”

Devletin İlacını Yazmayan Doktorlar Var

Hemofili hastaları isyanda: “Tedavimiz doktor keyfine kaldı”

Devletin İlacını Yazmayan Doktorlar Var
21 Ekim 2025 - 12:05
Reklam

Şanlıurfa’da hemofili, lösemi, talasemi ve lenfoma gibi kan hastalıklarıyla mücadele eden yüzlerce hasta tedavi süreçlerinde ciddi sıkıntılar yaşıyor. Hastalar, devletin ücretsiz olarak temin ettiği plazma kaynaklı ilaçları kullanmak istediklerinde bazı hematoloji uzmanlarından ret cevabı aldıklarını belirtiyor.

Şanlıurfa Hemofili Derneği Başkanı Ali Yıldırım, hem hastaların yaşadığı zorlukları hem de bazı doktorların duyarsız tavırlarını gündeme taşıdı.

“Devletimiz bu ilaçları ücretsiz olarak sağlıyor ama bazı doktorlar reçeteye yazmayı reddediyor. Hastalar kendi sağlıklarını korumak isterken adeta cezalandırılıyorlar. Bu durum vicdani, insani ve hukuki açıdan kabul edilemez.”


Hastalar ilaç için şehir şehir dolaşıyor

Yıldırım’a göre özellikle Şanlıurfa’da hematoloji uzmanı sayısının yetersizliği nedeniyle birçok hasta Gaziantep, Diyarbakır ve Mersin gibi illere gitmek zorunda kalıyor.

“Zaten kronik bir hastalıkla mücadele eden bu insanlar bir de ulaşım masrafı ve yol çilesiyle karşı karşıya kalıyor. Çoğu zaman randevu bulmakta zorlanıyorlar. Bu, bir sağlık hizmetinden çok bir sabır sınavına dönmüş durumda.”

Hastalar ayrıca ilaç raporlarının yalnızca üç ayda bir yenilenmesi gerektiği gerekçesiyle sürekli hastaneye gitmek zorunda bırakıldıklarını söylüyor. Oysa SUT (Sağlık Uygulama Tebliği) mevzuatına göre bu raporların en az bir yıl süreyle geçerli olması gerekiyor.

“Bazı doktorlar mevzuatı hiçe sayarak üç aylık rapor düzenliyor. Bu hem yasal değil hem de hastaları gereksiz yere yıpratıyor.” diyen Yıldırım, İl Sağlık Müdürlüğü’nü bu konuda acil adım atmaya çağırdı.

SUT Mevzuatı Ne Diyor

SUT hükümlerine göre hemofili hastalarının ilaç raporları ve reçete süreçleri açık kurallarla belirlenmiştir.

Hematoloji uzmanının bulunduğu hastanelerde ilaç raporu hematoloji, dahiliye ve çocuk uzmanı olmak üzere üç imzayla düzenlenir ve bir yıl süreyle geçerlidir.

Hematoloji uzmanının bulunmadığı hastanelerde ise dahiliye ve çocuk uzmanları üç imzalı rapor düzenleyerek bir yıllık ilaç raporu çıkarma yetkisine sahiptir.

Ayrıca hem dahiliye uzmanları hem de çocuk sağlığı ve hastalıkları uzmanları hemofili hastalarına ilaç yazma yani reçete düzenleme yetkisine sahiptir.

Bu nedenle doktorların “ben bu ilacı yazamam” gerekçesiyle hastaları geri çevirmesi SUT mevzuatına aykırıdır.

Yıldırım, bu noktada özellikle dahiliye ve çocuk doktorlarına da çağrıda bulundu:

“Dahiliye ve çocuk uzmanları da bu hastalara sahip çıkmalı. Her vaka Hematolojiye havale edilmemeli. Bu hastalık ömür boyu süren kronik bir durumdur. Dahiliyeci ve çocuk doktorlarımızın hastalara yardımcı olması, onların tedaviye erişimini kolaylaştırır. Tüm yükü hematolojiye bırakmak hem hizmeti aksatıyor hem de hastaların mağduriyetini artırıyor.”

Doktor-hasta ilişkisi duvar gibi

Yıldırım’a göre hemofili hastaları yalnızca fiziksel değil psikolojik olarak da büyük bir yıpranma içinde. Bazı doktorların hastalara buyurgan ve soğuk bir tavırla yaklaştığını belirten Yıldırım şöyle konuştu:

“Hastalarımızın çoğu doktorla konuşamıyoruz, sorularımıza cevap verilmiyor diyor. Bu insanlar devletin vatandaşı, sağlık hakkına sahip kişiler. Bir hastanın hakkı, bir hekimin keyfine bırakılmamalı.”

Bazı hekimlerin ilaç firmalarıyla ilişkileri incelenmeli

Yıldırım, bazı hekimlerin ilaç firmalarıyla kurduğu çıkar ilişkilerinin tedavi tercihlerine doğrudan etki ettiğini de iddia etti.

“Bazı hematoloji uzmanlarının ilaç firmalarıyla olan menfi ilişkileri artık gizlenemiyor. Rekombinant ilaçları öne çıkarırken devletin plazma kaynaklı ilaçlarını yazmaktan kaçınmaları bu ilişkilerin sorgulanmasını zorunlu kılıyor.”


Plazma kaynaklı ilaçlar daha güvenli

Yıldırım, uluslararası bilimsel verilerin plazma kaynaklı faktörlerin daha güvenilir olduğunu gösterdiğini vurguladı.

“Plazma kaynaklı ilaçlarda inhibitör gelişimi oranı yaklaşık yüzde 10 iken sentetik yani rekombinant ürünlerde bu oran yüzde 25 ila 30’a kadar çıkabiliyor. Yani rekombinant ürünler bazı hastalarda tedaviyi tamamen etkisiz hale getirebiliyor.”

Bu nedenle bazı hekimlerin devletin temin ettiği yerli ilaçlara güvenmek yerine yabancı firmaların ürünlerini dayatmasının sağlık etiğine aykırı olduğunu savundu.


Bakanlık rapor sürelerini uzatmalı

Yıldırım, Sağlık Bakanlığı’na da çağrıda bulundu.

“Kalıtsal hastalıkların tamamında ilaç raporları kökten kaldırılmalı ya da en az beş yıllık süreyle düzenlenmelidir. Bu hastalar ömür boyu tedavi görmek zorunda. Onları her birkaç ayda bir yeniden rapor için hastaneye göndermek insafsızlık. Bürokrasi hastaların önüne engel olarak konulmamalı.”


Sağlıkta vicdan da olmalı

“Sağlık, sadece cihazla, ilaçla, raporla yürüyen bir alan değildir; içinde vicdan, empati ve sorumluluk olmalıdır. Bugün bazı doktorlar mevzuatı, bazı bürokratlar da vicdanı unutmuş durumda. Bu sessiz mağduriyetin artık duyulmasını istiyoruz.”


Hemofili nedir

Hemofili, doğuştan gelen bir pıhtılaşma bozukluğu hastalığıdır. Vücutta pıhtılaşmayı sağlayan Faktör VIII veya Faktör IX proteininin eksikliği sonucu en küçük yaralanmalarda bile durmayan kanamalar meydana gelir. Bu hastalık ömür boyu sürer ve düzenli tedavi gerektirir. Tedavinin kesilmesi ya da yanlış ilaç seçimi ölümcül iç kanamalara yol açabilir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum