Bu şehirde ne zaman bir yenilik
filizlense, birileri hemen eline baltayı alıyor.
Geçtiğimiz günlerde Şanlıurfa’da bazı
mekanlarda Cadılar Bayramı kutlamaları yapıldı.
Kimi gençler kostüm giydi, kimi sadece
eğlenmek istedi. Sosyal medyada birkaç görsel paylaşıldı…
Ve bir anda ortalık karıştı!
Bir grup insan hemen sahneye çıktı:
“Urfa’ya yakışmadı!”
“Bizim kültürümüzde yok!”
“Batının taklidi bu!”
Oysa mesele ne cadılar, ne de
bayramdı.
Mesele; Urfa’nın değişmesinden duyulan
korku.
Bu şehir yıllardır kendi
potansiyelinin gölgesinde yaşıyor. Her yeniliğe bir yasak, her farklılığa bir
etiket yapıştırılıyor.
Gelişsin istemeyen bir zihniyet var.
Ağalık sistemi bitmesin, halkın gözü
açılmasın isteyen,
insanların sorgulamasından rahatsız
olan o karanlık eller yine devrede.
Cadılar Bayramı kutlaması, elbette
kültürümüze ait değil.
Ama ne zamandan beri başkasının
bayramına tahammül edememek bizim değerimiz oldu?
Farklı olan her şeyi tehdit görmek, bu
topraklara değil, bu toprakların insanına zarar verir.
Bırakın isteyen eğlensin, isteyen
kutlasın, isteyen sadece izlesin.
Korkmayalım. Korktuğumuz şey, aslında
bir maske değil; farklı bir dünyanın kapısı.
O kapıyı kapattıkça Urfa yerinde
sayıyor.
Oysa Urfa, tarihiyle, kültürüyle,
inancıyla büyüklüğünü zaten ispatlamış bir şehir.
Bir kutlama, bir kostüm, bir müzikle
değerini kaybedecek kadar zayıf değil.
Sorun Cadılar Bayramı değil.
Sorun, bu şehirde ışığa tahammül
edemeyen karanlıklarla yıllardır mücadele ediyor olmamız.
Ve belki de asıl büyü, o karanlıkları
yenmeye cesaret eden insanların içinde.


YORUMLAR