Reklam
Reklam
İsrail Sorunu ve Filistin Meselesi
Erkan Furkanoğlu

Erkan Furkanoğlu

İsrail Sorunu ve Filistin Meselesi

09 Kasım 2023 - 22:55

Filistin sorun veya sorunun kaynağı değildir; Sorun İsrail’dir ve İsrail’in sebep olduğu problemler yumağıdır.
 Filistin insanlığın dersler çıkaracağı, örnek alacağı, ibretlik mesellerin olduğu, izzetli duruş misal olduğundan adlandırmayı doğru yapmak ve kavramları doğru kullanmak gerekir.
  İsrail sorunu ve Filistin meselesinin tarihsel nedenleri incelendiğinde, Arap ve Yahudi tarafların öncelik, çıkar ve menfaatlerinin çakışması veya çatışması neticesinde meydana geldiği söylenebilir. Bununla birlikte, dini inanç, ideolojik doktrinler, bölgenin üçüncü devletler tarafından yönetimi ve himayesi, Uluslararası müdahale ve alınan kararlar ile İsrail Devlet’inin kuruluşu, Filistinlilerin müstezaf hale getirilmesiyle oluşan mağduriyetleri ve mazlumiyetleri sorunların büyüyerek devam etmesinin nedenleridir.
Tesbit edilebildiği kadarıyla ‘’Filistin’in bilinen tarihi, Milattan Önce 3000- 2000 yıllarına kadar uzanmaktadır (Tutu, 2015). Filistin’e ilk yerleşen halk, Arabistan yarımadasında bu bölgeye göç Sami ırkıdır (Gökçınar, 2009). (Samiler, Sami halkları veya Sami ırkı, Nuh oğlu Sam'ın soyundan geldiğine inanılan, etnik ve ırksal olarak birbirleri ile akraba olan Orta Doğu halklarıdır. Günümüze kadar yok olmadan veya asimile olmadan gelebilmiş Sami halkları Araplar, Yahudiler (İbraniler ‘in torunları olarak), Süryaniler ve Maltalılardır.) Siyonist Yahudilerin bencil tutum ve davranışlarıyla baskı, zulüm, gasp, tehcir ve terör eylemlerinin tarihi bir haklılık payları da yoktur.
 “Yahudilerin Milattan Önce 12.Yüzyılda bu bölgeye göç ettiklerinde, buralarda Kenanlılar, Gibonlular ve Filistinliler yaşamaktaydı” (Gökçınar, 2009:33). Ayrıca, Yıldırım’a göre “...bazı arkeolojik bulgular, bugünkü Kudüs şehrinin de, Kenanilerin bir kolu olan Yebusi’ler (Jebusites) tarafından M.Ö. 5 bin yılları civarında inşa edildiğini göstermektedir. Birçok tarihi kaynakta Kudüs şehrinin adı Yebus diye geçmektedir…” (Yıldırım alıntılayan, Shamsutdinova, 2012: 11). Dolayısıyla, Yahudilerin Filistin’e göç etmeden önce bu topraklarda Yahudilerin olmadığı görülmektedir. 
Hz. Davut as ve Hz. Süleyman as zamanlarında bir Yahudi varlığından, yerleşiminden ve Yahudi krallığından söz edilecek olursa her iki peygamber de Allah’ın elçisi olup yalnız bir ırka değil o bölgede yaşayan her insana gelmiş hükümdar/kral peygamberlerdir. 
Bu bölge, farklı halklara ve medeniyetlere ev sahipliğinin yanı sıra, farklı milletlerin yönetimi ve etkisi altında kalmıştır. Milattan Önce (M.Ö.) 722 yılında Yahudi krallığı da yıkılmıştır. Yahudi krallığı yıkıldıktan sonra da bu bölge Babil, Pers, Grek ve Roma istilalarına muhatap olmuştur (Tutu, 2015). Meydana gelen işgaller sonucunda Yahudi toplumu bu bölgede iyice zayıflamıştır (Gökçınar, 2009). Dolayısıyla, Filistin’de çok az Yahudi kalmasının dışında Yahudiler Filistin’i terk ederek dünyanın farklı bölgelerine göç etmişlerdir.(Gökçınar, 2009). 
637 yılı ve sonrasında yerli halkların İslam Dini ’ne girmesi nedeniyle, Filistin toprakları Müslüman Arap hâkimiyetine girmiş, 1090’larda haçlı seferleriyle yeniden bir Hristiyan uyanışı olmuş olsa da 1187’de Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü fethetmesiyle birlikte 1917 yılına kadar Müslüman hâkimiyetinde kalmıştır (Tutu, 2015). Haçlı seferlerinden sonra, İki yüzyıl kadar süren Memluk-Mısır hâkimiyetinden sonra 1516’da Yavuz Sultan Selim’in fethiyle o zamanki Suriye ve Lübnan topraklarını kapsayan Filistin’in bir kısmı, Kanuni Sultan Süleyman döneminde ise tamamı Osmanlı hâkimiyetine girmiştir (Gökçınar, 2009). Bu hâkimiyet, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıldığı 1. Dünya Savaşına kadar devam etmiştir (Gökçınar, 2009).Ancak, Yahudilerin Filistin’de yaşamalarına gösterilen hoşgörü, Osmanlı yönetiminde de 1. Dünya savaşına kadar devam etmiştir (Ataöv, 1970). Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasının ardında Filistin’de bir İngiliz hâkimiyetini oluşmuştur. 
Filistin’de İngiliz hâkimiyeti 1917 ‘de başlamış ve  2. Dünya Savaşı’ndan sonra 14 Mayıs 1948’de İsrail devleti kurulana kadar devam etmiştir (Gökçınar, 2009). Sonuç olarak, Filistin bölgesinin tarihine bakıldığı zaman kadim bir yer olduğu ve kadim halklara ev sahipliği yaptığı sonucuna ulaşılmıştır. Ancak, Filistin farklı yerleşimcilere ev sahipliği yapsa da bölgede ki etkin ve temel unsurların Arap ve Yahudi halklar olduğu görülmektedir. Bunun dışında, bu bölgede Yahudi krallığının yıkılışıyla Yahudi halkının bölgedeki hâkimiyetinin ve varlığının zayıfladığı söylenebilir. 
Selahattin Eyyubi’nin Kudüs’ü fethiyle birlikte, Filistin bölgesindeki Müslüman (Arap, Kürd, Türk…) hâkimiyetinin arttığı ve kalıcı bir hale geldiği görülür. Bu durumun ise Osmanlı Devleti’nin 1. Dünya savaşında yıkılmasına kadar devam ettiği ve bölgenin İngiliz yönetimine geçmesiyle son bulduğu bilinmektedir.*(1 H.GÜL / Filistin Sorununun Tarihsel Nedenleri)
Biz müminle için Filistin meselesi:
 Hz. Muhammed (as)’ın seriyyesi ve hedefi,
Hz. Ebu Bekir (ra)’ın davası,
Hz. Ömer (ra)’ın fethi,
Üsâme b. Zeyd, Amr b. Âs, Hâlid b. Velîd’in ordu kumandanlığı yaptığı yerler, 
Hz. Ömer’in halka İslâmiyet’i öğretmek için görevlendirdiği Muâz b. Cebel ile Ubâde b. Sâmit ve Abdurrahman b. Ganem’in ilim ve irfanla ihya ettikleri yerdir Filistin.
Selam, dua ve muhabbetlerimle…

A.Erkan FURKANOĞLU
Manisa 09. 11.2023/ 22.51

YORUMLAR

  • 0 Yorum