Bir kovboy filminde izlemiştim:
Bir kaç kişi namaz kılar gibi eğilip kalkıp "Allahu Ekber, Allahu Ekber diyordu.
Bir kovboy, "Bir kısım Barnabas işte, Tanrıya dua edip duruyorlar" dedi. Diğer kovboy "İnsanların dua etmesinde bir sakınca yoktur, yeter ki Tanrıya inansınlar" dedi.
Bence de sorun insanların bir dine inanması değil, bir Tanrıya/Yaratıcıya inanması da değil, insanların hem Tanrıya ve bir dine inanıp hem de kötülük yapması sorundur.
İnsanların (sözde) dindar olup, ahlaksız olması, vicdansız olması, başka insanların hakkını gasp etmesi sorundur.
İslam dinine göre İslam Kuran'ın tamamına inanmayanlar cennete gidemez. Din böyle emrediyor, inanıp inanmamak ayrı bir konu, herkes inandığının ve yaptıklarının hesabını Yatatıcıya verecektir. Ama dünyada iyi insan olmak için bir dine ihtiyaç olmadığı da kesindir.
Öyle olmasaydı, tüm dinsizler, ya da Müslüman olmayan herkes kötü insan, Müslümanların da hepsi iyi olurdu. Lakin hepimizin bildiği gibi her dinden ve hatta dinsiz insanların içinden pek ala çok iyi insanlar, çok vicdanlı, merhametli ve dürüst insanlar var. Hatta bazen Müslüman olmayan toplumlarda Müslüman toplumlardan daha adaletli sosyal ve siyasal idarecilik ve güvenli yaşam olabiliyor.
Ceren Satıl İsimli yazarın kaleme aldığı “İyi Bir İnsan Olmak İçin Tanrı İnancı Gerekli midir?” başlıklı araştırma yazısı şöyle:
20 Temmuz 2020 tarihinde, “The Global God Divide” araştırmasını yayınladı. Bu araştırma, 2019 yılında 34 ülkede 38.426 kişiye yöneltilen sorulara dayanıyor. Araştırma verileri ülke-bazlı olarak derlenmiş. Bu nedenle 34 ülkenin medyan değerleri üzerinden veriler sunulmuş. Araştırma yapılan 34 ülkede, medyan olarak %45’i ahlaklı ve iyi değerlere sahip olmak için Tanrı’ya inanmanın gerekli olduğu düşünüyor. Ancak bu soruya verilen yanıtlarda büyük bölgesel farklılıklar var. Araştırmada, katılımcıların Tanrı’ya inanç ile ahlaklı olma arasındaki ilişkiye dair düşünceleri ekonomik gelişme, eğitim ve yaşa göre değerlendirilmiş.
-Dinin Hayatlarında Önemli Bir Rol Oynadığını Düşünenlerin Oranı: %62
-Dini inanç farklılıklarına rağmen ankete katılan ülkelerde medyan değer olarak %62’si dinin yaşamlarında önemli bir rol oynadığını söylerken, %61’i Tanrı’nın önemli bir role sahip olduğunu, %53’ü ise ibadetin hayatlarında önemli bir yeri olduğunu vurguluyor. 1991’den bu yana, Rusya ve Ukrayna’da Tanrı benim için önemli diyen katılımcıların sayısı artarken, aynı zaman diliminde Batı Avrupa’da bu eğilim tersi yönde işliyor. -Batı Avrupa ülkelerindeki katılımcıların ortalama %22’si ahlaklı olmak için Tanrı’ya inancın gerekli olduğunu söylüyor.
-İyi değerlere sahip olmak için Tanrı’ya olan inancın gerekli olup olmadığına dair görüşler ülkelere göre değişkenlik gösteriyor. Kanada’da (%26) ve Amerika Birleşik Devletleri’nde (%44) katılımcıların yarısından azı ahlaklı ve iyi değerlere sahip olmak için Tanrı inancının gerekli olduğunu düşünürken, Endonezya ve Filipinler’de katılımcıların %96’sı Tanrı’ya inanç ve ahlaklı olma arasında doğrudan bağlantı kuruyor. Orta Doğu ve Kuzey Afrika ülkelerinden ankete katılanların arasında Lübnan (%72), Türkiye (%75) ve Tunus’ta (%84) her 10 kişiden en az 7’si iyi değerlere sahip olmak için Tanrı’ya inancın gerekli olduğunu düşünüyor. Latin Amerika ülkelerinde ise, çoğu insan Tanrı inancı ile ahlaklı olmak arasında doğrudan bağ kuruyor.Rusya’da, iyi değerlere sahip olmak için Tanrı inancının gerekli olduğunu söyleyenlerin payında 2002’den bu yana 11 puanlık artış görülürken, Ukrayna’da 11 puanlık düşüş yaşandı. Buna ek olarak Meksika, Türkiye, Güney Kore ve ABD’de ahlaklı olmak için Tanrı’ya inancın gerekli olduğunu söyleyenlerin oranında önemli düşüşler yaşandı.
Kişi Başına Düşen GSYİH'ye Göre Tanrı'ya İnanç ve Ahlak Konusundaki Görüş Farklılıkları
Genel olarak, daha düşük gayri safi yurtiçi hasılaya sahip ülkelerde ankete katılan insanlar, iyi ve ahlaklı değerlere sahip olması için Tanrı’ya olan inancın gerekli olduğunu söylemesi daha olası olduğu gözlemlenmiş. Analize dahil edilen 34 ülkenin arasında en düşük gayri safi hasılaya sahip olan Kenya’da ankete katılanların %95’i Tanrı inancının ve ahlakın ayrılmaz bir parça olduğunu ifade etmiş. Diğer taraftan, ankete katılan en yüksek gayri safi yurtiçi hasılaya sahip İsveç’te ankete katılan insanların yalnızca %9’u Tanrı’ya olan inancın ahlaki olmakla ilişkili olduğunu söylüyor.
Kuşaklararası Farklılık
Ankete katılan çoğu ülkede, sorular farklı yaş gruplarına yöneltilmiş; ahlaki ve iyi değerlere sahip olmak için Tanrı’ya inancın gerekli olup olmadığı sorusu nesiller arasında farklı cevaplanmış. Örneğin, genç yetişkinlerin genellikle, çeşitli ölçütlere ve daha önceki araştırmalara göre daha az dindar olduğunu ortaya çıkaran analizleri de dahil ederek, 18-29 yaş grubundaki insanların ahlaki ve iyi değerlere sahip olmak için Tanrı’ya inanmanın gerekli olduğunu söyleme ihtimali daha düşük olduğu ifade edilmiş. 50 yaş ve üstü olanların, 18-29 yaş grubuna kıyasla ahlaki ve iyi değerlere sahip olmak için Tanrı’ya inanmak gerektiğini düşünmeleri önemli ölçüde daha fazla. Bu soruya verilen yanıtların yaş gruplarına göre değişkenlik göstermesi dünyanın hemen hemen her bölgesinde var. Nijerya, Tunus, Brezilya, Türkiye’de her yaş grubunda on kişiden en az yedisi Tanrı inancının ahlaklı olmak için gerekli olduğunu düşünüyor.
Ankete katılan çoğu Avrupa ve Kuzey Amerika ülkesinde, eğitim seviyesi daha yüksek olan bireylerin ahlaki ve iyi değerlere sahip olmak için Tanrı’ya inancının gerekli olduğunu söyleme oranları daha düşük. Bu model, aynı zamanda gelir seviyeleri ile insanların soruya cevap verme biçimleri arasındaki bağlantıyla da benzer çünkü eğitim ve gelir arasında önemli bir ilişki var.
Araştırmaya göre, dinin hayatlarında önemli olduğunu söyleyen insanlar Avrupa ülkelerinde küçük bir paya sahipler. Birçok Avrupa ülkesinde ankete katılanlar dinin hayatlarında “hiç” önemli olmadığını söylüyor. Çek Cumhuriyeti, Fransa, Hollanda, İsveç ve İngiltere’de, yetişkinlerin dinin hayatlarında hiç önemli olmadığını söyleme olasılığı başka bir seçeneği seçmekten daha fazla. Diğer taraftan, Yunanistan, İtalya ve Polonya’da her on kişiden altısı dinin yaşamlarında çok veya bir şekilde önemli olduğunu söylüyor. Yunanistan’da ankete katılan insanlar, diğer Avrupa ülkelerine göre dinin kendileri için daha önemli olduğunu söylüyor.
Tanrı’nın yaşamda önemli bir rol oynayıp oynamadığına dair görüşler de dini bağlılığa göre değişkenlik gösteriyor. Arjantin ve ABD’deki dini olarak bağlantısı olmayan her on kişiden üçü, Tanrı’nın kendileri için önemli olduğunu söylüyor. Meksika’da ise, dini bağlantısı olmayan insanların çoğu, Tanrı’nın yaşamlarında önemli bir rol oynadığını söylüyor.
YORUMLAR