Beyin...
İnsan varlığının görünmeyen tahtı, düşüncenin mabedi, duanın yankısıdır.
Birçoğumuz onu yalnızca bilgiyle, öğrenmeyle ya da zeka ile ilişkilendiririz. Oysa beyin, yalnızca bir organ değil; ruh, kalp ve beden arasındaki enerji köprüsüdür. İçinde milyarlarca hücreyle, her an bir evreni yeniden inşa eder. Ve o evrenin her ışığı, her karanlığı, bizde bir duyguya, bir düşünceye, bir seçim hâline dönüşür.
Beyin sağlığı, yalnızca zihinsel değil, ruhsal berraklığın da teminatıdır.
Düşüncelerimiz bulanıksa, kalbimiz de karışır. Kalbimiz dengesizse, bedenimiz de huzursuz olur. Yani beyin, kalp ve ruh aslında birbirinden ayrı değil, tek bir varoluşun üç nefesidir.
Beyinle ilgilenmek; sadece kitap okumak, hafıza güçlendirmek ya da vitamin almak değildir. Ona iyi bakmak, düşünce hijyeni yapmak, içsel gürültüyü susturmak, negatif kodlardan arınmaktır. Çünkü her olumsuz düşünce, beynin enerji devresinde küçük bir kararma yaratır.
Her olumlu niyet, sinir ağlarına bir ışık düşürür. Bu yüzden inanç, dua, niyet, farkındalık ve şükür; biyolojik birer süreçtir aslında. Onlar beynin kimyasını değiştirir, titreşim alanını yükseltir ve tekrar nöron ağı kurar.
Kalp, beyine sürekli enerji sinyalleri gönderir. Beyin de bu sinyalleri alır, yorumlar ve bedenin geri kalanına aktarır. Bu döngü sağlıklı çalıştığında insan, içsel uyum ve huzur haline girer.
Ama stres, kaygı, öfke, kin, korku gibi düşük titreşimli duygular bu döngüyü bozar. Beyin sislenir, düşünceler bulanır, ruh yönünü kaybeder ve kişi depresyona sürüklenir.
Bu yüzden “beyinine iyi bak” demek, aslında tüm varlığına sahip çık demektir. Yeterince uyumak, su içmek, doğaya karışmak, sessiz kalmak, düşünceleri gözlemlemek, dua etmek, su ve doğa ile temasta kalmak, ibadet etmek… Bunların hepsi beyinin enerjisel frekansını dengeler. Çünkü insan bedeni topraktan, ruhu ışıktan, beyini ise her ikisinin kesiştiği o kutsal merkezden yaratılmıştır.
Bir insan beyinini sevgiyle, kalbini şükürle, ruhunu farkındalıkla beslediğinde, evrenle aynı ritimde titreşmeye başlar. O zaman sezgiler güçlenir, bilinç açılır, yaşamın dili daha net duyulur. Ve insan artık sadece düşünmez; hisseder, bilir, olur.
Beyinine iyi bak.
Çünkü orası yalnızca düşüncelerinin değil, dualarının da yankılandığı yerdir.
Kalbini dinle.
Çünkü orası beyninin dilini anlamasını sağlayan çevirmenindir.
Ve ruhunu hatırla.
Çünkü o, bütün sistemin gerçek sahibidir.
Hatırla, biz sadece bir beden değiliz.
Biz, ışığın maddeyle konuşma biçimiyiz. Ve bu konuşmanın dili; sağlıklı bir beyin, dengeli bir kalp, farkında ve bilinçli bir ruhtur...
Y'ol'umuz her daim sev'gi'de buluşsun Can'lar...
Peri'han Taşdemir...


YORUMLAR