Reklam
Hem Öyle, Hem Böyle... Gerçeğin Dansı...
Perihan Taşdemir Taylı

Perihan Taşdemir Taylı

Hem Öyle, Hem Böyle... Gerçeğin Dansı...

01 Kasım 2025 - 17:30


Sık sık sorarlar bana:

“En sevdiğin renk nedir?” “Hangi mevsimi seversin?” “Hangi havalarda mutlusun?” "Nerede kimlerle ve nasıl yaşamak istersin?" "Geçmişten pişmanlık yaşadığın ve değiştirmek istediklerin neler?!" diye...

Eskiden belki daha net cevaplar verebilirdim buna benzer sorulara. Ama şimdi biliyorum ki, tek bir cevabı olmayan sorular var hayatta. Çünkü fark ettim ki, ben her rengi, her mevsimi, her hâli  ve tüm canlıları seviyorum. Her şey kendi yerinde, kendi zamanında güzel ve ortamında mânidar. Çünkü “O, geceyi gündüze, gündüzü de geceye katar” (Fatır, 13). Her şeyin bir ölçüsü, bir döngüsü, bir hikmeti var.


Gerçek sevgi, seçmekten çok anlamayı gerektiriyor. Bir şeyi ya da bir durumu sevebilmek için onun hikmetini görmek, içindeki dengeyi hissedebilmek gerekiyor. O zaman anlıyorsun ki, yaşam sadece siyah ya da beyaz değil; aradaki tüm tonların uyumundan doğuyor güzellikler. Ne “ya hep”, ne “ya hiç”... Hem öyle, hem böyle. Çünkü “Biz her şeyi çift yarattık ki, düşünüp ibret alasınız” (Zâriyât, 49). Zıtlık, aslında bir çatışma değil; ilahi sistemin nefes alıp vermesidir.


“Gerçek” dediğimiz şey de böyle bir şeydir aslında. Cambridge der ki: “Gerçek, hayâl olmayan şeydir.” Ama ben de sorarım: Bir şeyi “gerçek” yapan nedir? Hayâl ettiğimiz bir şey görünmez diye mi gerçek değildir? Oysa bir duygu görünmez ama en derin gerçektir. Bir düşünce elle tutulmaz ama bir evreni başlatabilir. Bir rüya, bazen bir ömürden daha gerçektir. Çünkü “Her şeyi bir ölçüye göre yarattık” (Kamer, 49) ve her şey o ölçüde tezahür eder. Demek ki gerçek, görünürde değil, deneyimleyen bilincin içinde saklıdır.


Kuantum bilinci de bize bunu öğretir: "her şey mümkündür". Bir olasılık, gözlemlendiğinde gerçekliğe dönüşür. Yani “gerçek”, görmeyi seçtiğimiz titreşimin tezahürüdür... Benim için artık ne sadece gündüz vardır, ne sadece gece. Çünkü ikisi de aynı bütüne hizmet eder. Gerçek, karşıtların ahenkli dansıdır. Tıpkı Kur’an’ın söylediği gibi: “Sizin için zıddiyetlerde bile bir ibret vardır” (Ra’d, 3). Ve ben, bu ibreti görebilmek için kalbimi her şeye, her ân açmayı ve görmeyi seçiyorum.


Yalnız bir yerde “hem öyle hem böyle” diyemem: zulüm ve saf kötülük!...

Ama orada bile yargılamadan, anlamayı, uyarmayı, gösterebilmeyi seçerim. Çünkü Resûlullah (s.a.v.) şöyle buyurur: “Müminin işi hayret vericidir; her hâli onun için hayırdır.

Nimete kavuşsa şükreder, sıkıntıya düşse sabreder; bu da onun için hayır olur.” (Müslim, Zühd 64). Demek ki, mümin için hiçbir hâl kayıp değildir. Her şey, hakikatin başka bir yüzüdür.


Ve ben, her hâliyle yaşamı kabul ediyorum. Çünkü biliyorum ki, her şey hikmetle var, her şey kendi zamanında gerçek. Gerçek, zıtların kavgasından değil, birleşiminden doğar. Her şey birbiriyle konuşur, çünkü her şey O’nun ilmindedir.


Ve ben, hem gerçeğin hem hayâlin çocuğuyum. Çünkü ikisi birleştiğinde, hakikat doğar... 

Hayat;

Ne öyle ne böyle değil,

Ya öyle ya böyle de değil…

Hepsi bir arada bir derede... 

Hem öyle, hem böyle çok daha hoş... 


Y'ol'umuz her daim sev'gi'de buluşsun Can'lar...


Peri'han Taşdemir... 

...

..

.

YORUMLAR

  • 0 Yorum