Reklam
Reklam
Hepsi Senin Mi?
Perihan Taşdemir Taylı

Perihan Taşdemir Taylı

Hepsi Senin Mi?

05 Mayıs 2022 - 11:57

Üzerine çok düşündüğüm bir mevzûdur bu...

Bana ait olan ne var şu hayatta, bir şey var mı hatta...?!

Her şeyi deneme, düşünme, eleme yöntemlerimle test ettikten sonra; sevdiklerimi (ailemi, akraba, eşi, dostu...), malımı, mülkümü, diplomalarımı, işimi, statümü, bedenimi, güzelliğimi, rızıklarımı... bırakıvermiştim bir çırpıda hiç istemeyerek de olsa ... Bana kala kala düşünce/fikirlerim /inancım ve seçimlerim /eylemlerim kalmış idi... Aradan geçen zaman bana gösterdi ki onlar da esasında özü itibariyle bana  ait değilllerdi...
...
Bazen yorumlardan sıklıkla  da özelden ‘ yazınızı paylaşabilir miyim? ‘ diye sorular geliyor ... Ben de hiç düşünmeden ve sıkılmadan ‘elbette, izin almanıza bile  gerek yok ...’ diyorum.
Böyle diyorum çünkü o yazılanların bana ait olmadığının yani öz kaynağının ben olmadığımın bilincindeyim: zira bilginin , bence, Alim olan Alemlerin Yaratıcı’sından kollektif bilgi havuzuna aktarılmasıyla emek sarf eden ve o tarafa yönelen insanlara o havuzdan başkalarıyla da paylaşılmak üzere, aktarılmış emanet bir rızık olduğuna inanırım. Ve bilişlerin, buluşların da bu şekilde üzerine koyarak ve artarak değer bulunarak geldiğini düşünürüm...

İş bu haldeyken de ‘bu benim fikrim/keşifim! , bu bana ait...! ‘ vb. vs. tarzında yaklaşımlardan kaçınırım... Hatta eskiden yazılarımın altına hiç isim dahi yazmazdım hatırlarsınız ama sonra sürekli  ‘ size mi ait, alıntı mı veya kimin yazısı ‘ sorularına muhatap olmamak için isim yazmaya başlamıştım...

Facebook’ta aktif yazmaya başladığım ilk  zamanlarda , yakından tanıdığım, bilinçli/olgun olduğunu düşündüğüm  ve sevdiğim bir arkadaşımın ‘ anonim ‘ bir paylaşımını başka bir arkadaşım paylaşmıştı... Paylaşımın ilk sahibi de hiç üşenmeden arkadaşının yaptığı paylaşımı etiketleyerek ‘ benim paylaşımımı ne de güzel kendi paylaşımınmış gibi sunmuşsun!!!’ yazmıştı! Hem de özel ve has değil anonim bir konu paylaşımı olmasına rağmen! (Bunun gibi ‘benim fikrim, benim düşüncem, benim cümlem, benim kavramım, benim !!!...’ örnekleri daha sonraları da çok gördüm ve uzaklaştım , ister istemez soğudum bu zihniyetten...) 

İşte o gün insana dair hissettiğim değerlendirmelerimi , hayal kırıklığımı, üzüntüyü, nefs ile alış verişimi, insanî zaaflarımızla hesaplaşmamı anlatamam... Kendi kendime: ‘ Biz hangi ara bu kadar bencil, bireysel, aç gözlü, kibirli, kopleksli... olmuştuk?! Yoksa hep böyle idik de sanal ortamlar maskelerimizi mi kaldırmış ve bir cahil cesareti getirmişti zihinlere...?!’ diye derin derin düşüncelere dalmıştım... 
...
Bu tarz davranışlar elbette ki sanal ortam veya fikirlerde kalmıyor, dünyada yaratılan her şeye karşı rahatlıkla ve kolaylıkla ‘ mülkiyet ‘ iddiasına düşebiliyoruz... Bir şeyin bize ait olduğuna inanmaya başladık mı gerisi de akarak hatta taşarak geliyor...

Oysa hani yol/cuyduk bizler ve revan olmuşken bu yola ‘emanet’ almıştık her şeyi ...?!
Hangi arada yolu da yolcuyu da Öz’ü de unuttuk da pek bir dünya meraklısı , mülkiyet tutkunu, konfor delisi olmuştuk ki?!... Hangi ara!?

Rüyalara dalmış gidiyoruz sanki gerçekmişçesine kendimizi kandırarak... Halbuki en gerçek, en hakiki, en iyi ve en güzel şeyler geçtiğimiz şu yolda uyanık iken yaşadıklarımızdır...

Düşünüyorum şimdilerde yine... Belki biraz yol almışlığımdan... Belki de biraz yolun sonuna doğru yaklaşmışlığımdan...Kim bilir!

Geçerken şu Dünya Köprüsü’nden , sormadan edemiyorum kendime: ‘ Ey insan! Neydin ne oldun...? Kimdin kim oldun...? Ne getirmiştin ki ne götürüyorsun...?  Gerçekte sen kimsin, ne’sin...!? Burdan geçince seni sen yapan ne kalacak sen’de?!...’ 

Selametle efendim...

Peri’han Taşdemir Taylı 

YORUMLAR

  • 0 Yorum