Reklam
Reklam
Kurban/lık mıyız?
Perihan Taşdemir Taylı

Perihan Taşdemir Taylı

Kurban/lık mıyız?

07 Temmuz 2022 - 14:02

KURBAN/LIK  MIYIZ...?!

Kurban zamanının geldiği şu günlere ; “kurban etme/olma var mıdır yok mudur?!... , İbrahim as. gerçekten oğlunu  ( İsmail mi İshak mı...) kurban etmiş midir...?! , kurban bir pagan inancı mı ilahi bir emir midir...?! , kurban nasıl olmalı ne şekilde eda edilmelidir...?! , kurbanlık gönderilmese idi ilk çocuklar kurban mı olacaktı...?! , kurban kesin/eda edin emri mi var yoksa aksine kesmeyin mi denilir zira kestiklerinizin  ne etleri ne de kanı Allah’a ulaşmaz... ilahi kelamı ile ne anlamalıyız...?! “ vb. vs. ... gibi sorulara hiç yoğunlaşmadan her zaman ki gibi bize, kendimize dönüyor ve soruyorum; kendimizi nasıl algılıyoruz? 

Kurban rolünde miyiz yoksa sorumluluk alan kişi rolünde mi...?

Bu iki hâl/duruş/ kişilik ise bizim hayata bakışımızı, algımızı, yaşam şekilimizi, ilişki ve iletişim yollarımızı belirler... 

İnsanların hepsinde de farklı konu, kişi, olay ve mekanlara göre bu iki hâl de zaman zaman kendini gösterse de var  olanının kişilikte kalıcı vasıf olmasıdır... yani karakterdeki yerleşik halidir...

Kurban psikolojisindeki kişiler için her zaman, muhakkak, başlarına gelen olaylar için bahaneler zinciri vardır... Kendileri dışındakilerdir suçlu ve hatalı olanlar... Daima olumsuza odaklıdırlar.
Ne olursa olsun sonuçta o olayın faili kendisi değil diğerleri veya kendi dışında gelişen sebeplerdir yani kendi kendini nesleneleştirmişlerdir... Duygusal durumlar için de bu hâl geçerlidir zira kişi kendini hep başkaları yüzünden o duygu durumu içinde bulmaktadır...

Mesela sınava yeterince hazırlanamamıştır çünkü etrafındaki kişiler ve olaylar buna müsade etmemiştir... İşe geç kalmıştır çünkü trafik berbat yoğundur... Kilo almıştır çünkü hayat yoğunluğunda sağlıklı beslenmek imkansızdır... Okula, derslere geç kalmıştır çünkü evdekiler onu uyandırmamıştır... İşten atılmıştır çünkü etrafındakiler onu çekememiş , haset etmiş, hakkını yemişlerdir... Hep bir hüzün içindedir çünkü diğerleri onu yeterince sevmemekte ve ilgilenmemektedirler...

Oysa ki hayatta başka bir kesim insan daha var ki onlar her zaman yaptıkları işler ve hissettikleri duygular karşısında sorumlu davranmayı, sorumluluk almayı, niyetlendiği ve başladığı işi tamama erdirmeyi, işin henüz başındayken olası sonunu da hesap ederek tedbir almayı ve dahi her zaman çözüm odaklı bir şekilde sonuca taşımayı hedeflerler... Yaşamlarında sorumluluk almaktan çekinmez ve kendilerini eylemlerinin öznesi olarak tanımlarlar...Olumluya odaklı ama gerçekçidirler...

Mesela sorumlu insanlar bahane üretmek yerine kendi hatalarını idrak eder ve nedenini net olarak tanımlayarak tekrar etmeme gayretini gösterirler... Bilmiyorlarsa da kesinlikle öğrenirler. İşe geç mi kaldılar ...? :Trafiği veya diğerlerini sebep göstererek bahane üretmek yerine ,:’ bu yoğun trafikte daha erkenden yola çıkmalıydım veya şu yolu kullanmalıydım derler... ‘ Okula geç kalınca :’ saatimi biraz daha erkene kurmalı ve vaktinde kalkmalıydım, tembellik etmişim...’ derler.
Emeksiz, tedbirsiz, gayretsiz, mücadelesiz, disiplinsiz... hayatın devam edemeyeceğinin bilincindedirler ve sonunda da başarırlar... 

Başarı, huzur, mutluluk, düzen, saygı ve statü ancak bahaneleri ortadan kaldırarak hayatın kendisinin ve kendimizin ne kadar değerli ve özel olduğunu idrak ederek başlar ve bizleri bulur.

Kurban psikolojisi esasında çocuk aklının, sorumsuz ve bencilce, geçmişe ve olumsuzluklara/ olmayanlara  odaklı bir şekilde, sürekli başkalarını bu olumsuzluklardan sorumlu tutarak işleyişinden ibarettir... Çocuklarda dahi bu şekilde  bir yaklaşım sağlıksız ve tüketici iken yaygın ve yerleşik olarak yetişkinlerde görülmesi tamamen hastalıklı bir ruh halidir... 

Bu vesile ile öncelikle kendimizi çok iyi dinleyelim ve okuyalım: Kimiz biz? Nasıl bir yapı ve ruh hali yaşıyoruz? Olaylara ve kişilere yaklaşımımız, algı şekilimiz nasıl? Kurban psikolojisi içindeysek ne yapmalıyız? Bu hâlden rahatsızlık duyuyor muyuz? Eğer rahatsız isek bu durumda:

Öncelikle bakış açımızın sağlıksız hatta hastalıklı olduğunu idrak edelim, kabul ve itiraf edelim ki şifa arayalım..,

Geçmişe odaklanmayı bırakarak, geleceğe yoğunlaşmayı bilinçli olarak seçelim...,

Olgunlaşmayı, yetkinleşmeyi , büyümeyi ve sorumluluk almayı dolayısı ile bahaneler üretmek değil çözüm üretmek, önlem ve tedbir almak, gayret sarf etmek gerektiğini idrak edelim..,

Geçmişin artık geçip gittiğini, onu değiştiremeyeceğimizi, o alana müdehale edemeyeceğimizi, orada olmamış/ gerçekleşmemiş olanların da orada kaldığını ancak bununla birlikte yepyeni, capcanlı ve ışıl ışıl bir geleceğin bizi beklediğini, orada yeterince sorumluluk alırsak ve çaba sarf edersek istediklerimizi gerçekleştirebileceğimizi, istediğimiz değişim ve dönüşümün mümkün olduğunu, halâ çok gücümüzün olduğunu ve büyümenin , olgunlaşmanın insana nasıl da fırsatlarla dolu muazzam bambaşka bir hayat sunabileceğini fark etmeliyiz...

Kendimizi ve de diğerlerini suçlamayı bırakarak, hepsini de af ederek (kendimiz de dahil ) geçmişin bize her çeşit öğretisini kabul ederek, yaşadıklarımızın ve de yaşayacaklarımızın hikmetlerini düşünerek, kendi kendimize yeni bir fırsat sunmalı ve de ertelemeden yaşamaya başlamalıyız...

Her birimize de kolaylıklar diliyorum...
Tüm olumlu, yapıcı ve hayırlı enerjimizi sevgi ve merhametle dolduralım ve koyulalım hayatı yaşamaya...

Hatırlayalım ki Yüce Yaradan bizi kurban etmek değil, bizim egomuzu/nefsimizi/benliğimizi  ve  heveslerimizi kurban etmemizi ister... Her öldürdüğümüz nefsimiz ile yeni bir hale doğarız zira... Ancak bunu başardığımız zaman kurulur O’nunla aramızdaki yakınlık, özel bağ, bir’lik, kurbiyyet yani kurb-i Hûda...

Bu vesile ile hepimizin de Kurban bayramımız hayırlara , güzelliklere, faydaya ve iyiliklere vesile olsun... Yüzümüzü hakikate döndüğümüz, egolarımızı ıslah ettiğimiz, bilinçli günlerimiz olsun...
Kutlu ve mutlu olsun...

Selametle Sorumlu Dostlar...
Peri’han Taşdemir Taylı...

YORUMLAR

  • 1 Yorum