Herbirimizin birer SOSYAL YAYIN AYGITI olduğumuzun farkında mıyız?...
Yıllardır her çeşit sosyal medyada yazılan, çizilen, konuşulan, gerek ses gerekse görüntülü videolarla hazırlanan, bizlere ücretsiz ve sözde karşılıksız olarak her yolla ulaştırılan ancak aslı astarı nedir bilinmeyen binlerce paylaşımın "güvenirliği ve gerçekliğinden" emin olmadan sürekli paylaşım yapılmasının nasıl da yaygın, ciddi ve önemli bir sorun, vebal ve sorumluluk olduğunun farkında mıyız?...
Genel insanlık olarak sorumluluk bilinci, inananlar olarak da kul hakkı ahlakı ile yakından uzaktan örtüşmeyen ama sıklıkla da yapılan, yaşanılan bu haksızlıklara alet olmamak adına kılı kırk yarmak gereken durumlar yaşıyoruz hele de bu çağda!...
Artık klasik manâda haber ulaşım hatlarına hiç ihtiyaç kalmamıştır zira gündem oluşturulması istenilen her konu, kişi ve olgu biz sosyal medya kullanıcıları üzerinden yayına sunulmaktadır; neyin doğru neyin eğri olduğu bilinmeksizin, düşünülmeksizin...
" teyit.org " diye bir hesap dahi açıldı buna benzer sorunları ve şüpheli durumları inceleyerek, azaltabilmek için... Lütfen emin olmadığınız konularda başvurunuz ki durduk yere birilerine iftira atan konumuna ve sorumluluğuna düşülmesin... Bunun esasında bir suç olduğunun hepimiz de farkındayız değil mi?...
Bu şekilde anlık, hiç üzerine kafa yormadan, emek sarfetmeden, sorumsuzca yapılan her yayının yani paylaşımın nelere sebebiyet verebileceğini daha derin düşündük mü?!...
Karşımızda dünyanın en zalim, canavar, kötü, aşağılık, sevilemeyecek ve sinsi karanlık güçleri de olsa yapılan haber asılsız, alakasız, o kişilerin yapmadığı bir şey veya asparagas vb. vs. ise, muhatapları cezayı ne kadar hakketseler de bizler bu ahlaksızlığa ortak olmamalıyız zira herkes kendi yapıp ettiklerinden kendisi sorumludurlar!... Ceza ve yargı makamı biz değiliz, adalet makamıdır. Ve biz her halükarda adil ve sorumluluk bilincinde olmakla mükellefiz.
Boşu boşuna dememiş bilenler...:
" Duyduklarınızın hiçbirine, görüp işittiklerinizin de yarısına inanın!..." diye.
Ayetlerde de gerçek şahitlik için; olay anında aynı zaman ve yerde bulunarak duyup, görüp, yaşarken şahit olanlar kabul edilirler... Peki bu çok önemli ve hassas ilkeyi neden yazıp, çizip, konuşup, paylaştıklarımızda uygulamıyor da tabiri caizse " YALANCI ŞAHİTLİK " yapmış oluyoruz??? Hele de bugün dijital yapay zekalı quantum bilgisayarlarla her şeyi gerçeği gibi yapmak, hatta holografik bir şekilde hayata taşımak, hatta ve hatta botlarla gerçeği gibi üretmek dahi mümkün iken!...
Basiret ve ferasetin en çok gerekli olduğu zamanda bunlara muhtaç ve mahrum kaldık sanırım...
Ne yaparsak yapalım aklımızı dosdoğru kullanarak yaptığımızda adil ve dürüst olabileceğimizi hatırlayalım...
Kalalım sağlıcakla ve afiyette...
Y'ol'umuz her daim sev'gi'de buluşsun Canlar...
Peri'han Taşdemir Taylı...
YORUMLAR