Reklam
Reklam

Gazeteci Seyhan Avşar'a’ Soruşturma Açılmasına CHP’li Tanal'dan Sert Tepki

CHP Şanlıurfa Milletvekili Av. Mahmut Tanal, Halk TV muhabiri Seyhan Avşar hakkında Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek'e ilişkin haberinin ardından soruşturma başlatılmasına sert tepki gösterdi.

Gazeteci Seyhan Avşar'a’ Soruşturma Açılmasına CHP’li Tanal'dan Sert Tepki

CHP Şanlıurfa Milletvekili Av. Mahmut Tanal, Halk TV muhabiri Seyhan Avşar hakkında Adalet Bakan Yardımcısı Akın Gürlek'e ilişkin haberinin ardından soruşturma başlatılmasına sert tepki gösterdi.

Gazeteci Seyhan Avşar'a’ Soruşturma Açılmasına CHP’li Tanal'dan Sert Tepki
06 Ocak 2024 - 10:06
Reklam

Sosyal medya hesabı üzerinden açıklama yapan Tanal, “Uyuşturucu tacirliği suçundan hakkında kesinleşmiş hapis cezası bulunan şahsın, adaletten kaçmak için devletin tepe noktasındaki bürokratla ‘adamları’ aracılığıyla temasa geçmek istediği yönündeki haberden dolayı Halk TV muhabiri Seyhan Avşar hakkında soruşturma başlatılması, akıl alır gibi değil!” şeklinde tepkisini dile getirdi. 

“POLİSLERİN CUMA AKŞAMI KAPISINA DAYANMASI...”

Acilen ifade vermesi gerekçesiyle polislerin dün akşam Seyhan Avşar’ın kapısına gönderilmesini eleştiren Tanal, “Günler, mesai saatleri torbaya girmişçesine kıymetli gazeteci Seyhan Avşar’ın kapısına Cuma akşamı polislerin dayanması, ‘ivedilikle ifadeye gelin’ şeklinde baskı kurulması, anayasamıza, uluslararası sözleşmelere, ilgili kanunlara tamamen aykırılık teşkil etmektedir. Polislerin bu şekilde talimatlandırılması, Seyhan Avşar’a reva görülen muamele; hukuk devleti ilkesine, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 3. maddesinde belirtilen ‘işkence ve kötü muamele yasağı’na, Anayasanın ‘Kişinin dokunulmazlığı, maddî ve manevî varlığı’ başlıklı 17. maddesine, taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf duruma düşürülmemesi anlamına gelen silahların eşitliği ilkesine aykırıdır” değerlendirmesini yaptı. 


“TÜRKİYE’DE BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ RAFA KALDIRILMIŞ!”

Delile dayalı yaptığı haberden dolayı Seyhan Avşar’ın baskıya maruz bırakılmasıyla hukuki güvenlik ilkesinin ihlal edildiğini vurgulayan Tanal, şöyle devam etti: “Bu meselede de gördük ki Türkiye’de basın özgürlüğü rafa kaldırılmış durumda! Halkın haber alma hakkı çiğneniyor. Anayasamızın 28. maddesi, ‘Basın hürdür, sansür edilemez’ hükmünü içeriyor. Unutulmamalıdır ki basın özgürlüğü, ifade ve düşünceleri yayma hürriyetinin günümüzde yaygın olan bir görünümüdür. Anayasamızın 25. maddesi, ‘Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz’ hükmünü içermektedir. Anayasal güvenceler ile temin edilen basın özgürlüğü, Türk Ceza Kanunu’na 18 Ekim 2022 tarihinde eklenen ve iktidar tarafından ‘Dezenformasyon Yasası’ olarak  soslanan ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu’ aracılığıyla tahrip ediliyor. Anayasada yer verilen basın hürriyetinin güvencesi, ‘Devlet’ olarak gösterilmiştir. Diğer bir deyişle devlet, basın özgürlüğünü sağlamak, haberin hedef aldığı kişi ve kurumların baskısından ifadeyi açıklayanı korumakla mükelleftir. Oysa ki, ülkemizde geldiğimiz aşamada tam tersi bir durum söz konusudur. Devlet gücünü kullananlarca, kamu düzeni gibi muğlak ve ucu açık bir kavram istismar edilerek özgür basın susturulmaya çalışılmaktadır.”


HABERDE KAMU YARARI VAR

“İç hukukumuzda Basın Kanunu aracılığıyla da basın özgürlüğüne vurgu yapılmıştır;  ‘Basın özgürdür. Bu özgürlük; bilgi edinme, yayma, eleştirme, yorumlama ve eser yaratma haklarını içerir.’ hükmünü amirdir” diyen Tanal, tepkisini şöyle sürdürdü: 
“Görüldüğü üzere basın özgürlüğü, ifadeyi yayma bakımından gazeteciyi; bilgi edinebilmesi yönünden vatandaşı kapsayan bir haktır. Uluslararası hukukta ise İfade özgürlüğü, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesinin 2. Fıkrasında belirtildiği üzere, yalnızca lehte olduğu kabul edilen veya zararsız ya da ilgilenmeye değmez görülen bilgi veya düşünceler için değil, aynı zamanda devletin veya nüfusun bir bölümü için saldırgan, şok edici veya rahatsız edici bilgi ve düşünceler için de uygulanır. Bunlar, çoğulcunun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gerekleridir. İfade hürriyetinin olmadığı bir toplum demokratik bir toplum olamaz. Gazeteci Seyhan Avşar hakkında, toplumu ilgilendiren bir bilgiyi basın özgürlüğü kapsamında gündeme taşıdığı için siyasi baskılar neticesinde adli süreç başlatılmıştır. Haber içeriğinde, uyuşturucu baronunun adaletten kaçmak için devletin üst kademesinde bulunan bürokratlar ile temasa geçmeye çalıştığı iddialarına yer verilmiştir. Haberde yer verilen iddialar, toplumu yakından ilgilendiren bir nitelik taşımakta olup her ne kadar haberin hedefi konumunda bulunan kişiler yönünden ‘şok edici veya rahatsız edici’ bulunsa da ifade ve basın hürriyeti kapsamındadır. Kamuoyunun bu denli mühim bir iddia karşısında vereceği tepkiyi siyasi kaygılarla bertaraf etmeye çalışmak, demokratik bir hukuk devletinde yaşanmaması gereken bir durumdur. Yargının bağımsızlığından söz edemediğimiz, her gün bir başka yargı krizi ile karşılaştığımız şu günlerde gazeteci Seyhan Avşar’a reva görülen muamele, hukuk devleti olma niteliğini kaybettiğimizi de acı bir biçimde göstermektedir.” 

YORUMLAR

  • 0 Yorum