Türkiye Hiç Sorunumuz Yokmuş Gibi: Tanımadığımız İki Kadın Hedefte!
Miss Turkey 2024 yarışmasının sonuçları açıklandı, Türkiye’nin en güzel kızı İdil Bilgen seçildi. Ancak, bu yarışma sonrası yaşananlar, güzellik yarışmasından çok, toplumun kendine özgü reflekslerini ortaya koyan bir tartışmaya dönüştü. Bir yanda İdil Bilgen’in birinci olması, diğer yanda İpek Kuşçu’nun ilk 20’ye bile girememesi, büyük bir tartışma konusu haline geldi. Bu iki kadının özel hayatları, aile geçmişleri ve hatta dış görünümleri üzerinden yoğun bir sosyal medya linci başladı. Sanki ülkede ekonomik kriz, eğitimdeki sıkıntılar, jeopolitik krizler ya da çocuk cinayetleri gibi ciddi meseleler yokmuş gibi, toplumun odağı iki kadın üzerine kaydı. Peki, neden?
İdil Bilgen: Başarı mı, Torpil mi?
İdil Bilgen, Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi mezunu ve onkoloji alanında kariyer yapmayı hedefleyen bir genç kadın. Bilgen’in eğitimi ve hedefleri takdir edilmesi gerekirken, sosyal medya daha çok babası Levent Bilgen’in diplomatik kariyerine odaklandı. Birçok kişi, İdil Bilgen’in torpil sayesinde birinci seçildiğini iddia ederek, başarılarını gölgede bıraktı. Daha da üzücü olan, onun dış görünüşü üzerinden yapılan kişisel saldırılar ve hakaretler. Mizah konusu haline getirilip, bir kesim tarafından Kemal Sunal’ın Şabaniye karakterine benzetildi. Güzellik ve başarıya bu kadar yüzeysel yaklaşmak, toplumun kendi içindeki derin sorunlarını gizlemek için bir bahane mi?
Toplum olarak, başarıyı yalnızca dış görünüşle ilişkilendirme alışkanlığımız, bu tarz olaylarda yeniden su yüzüne çıkıyor. İdil Bilgen’in başarısının, ailesi veya dış görünüşüyle değil, kendi çabaları ve donanımıyla değerlendirilmesi gerekirken, sosyal medyanın yargıları bu başarıyı göz ardı ediyor.
İpek Kuşçu: "Beni Neden Seçmediniz?"
Yarışmada ilk 20’ye bile giremeyen İpek Kuşçu ise başka bir tartışmanın merkezine oturdu. İddialı paylaşımları ve "Beni neden ilk 20’ye seçmediniz?" çıkışı, sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Kuşçu’nun bu özgüven dolu tavrı, bazıları tarafından narsist olarak eleştirilirken, ona destek verenler de vardı. Bu durum, güzellik kavramının ne kadar subjektif olduğunu bir kez daha ortaya koydu. Ancak dikkat çeken nokta, Kuşçu’nun kariyerine, başarılarına ve yeteneklerine dair neredeyse hiçbir şeyin tartışılmamış olması. Her şey, yalnızca görünüş üzerinden değerlendirildi.
Asıl Mesele: Neden Bunları Tartışıyoruz?
Türkiye gibi gündeminin asla boş kalmadığı bir ülkede, böylesine yüzeysel konuların bu kadar geniş yer bulması, toplumun asıl meselelerle yüzleşmekten kaçındığını gösteriyor. Ekonomik kriz, deprem yaraları, çocuk cinayetleri gibi konular gündemdeki yerini korumak yerine, İdil Bilgen’in babası veya İpek Kuşçu’nun estetik ameliyatları daha çok konuşuluyor. Bu durumu sorgulamak zorundayız. Örneğin, kısa bir süre önce Narin Olayı olarak bilinen acı bir çocuk cinayeti yaşandı. Küçük bir kız çocuğu, ailesi tarafından vahşice öldürüldü. Bu tür haberler, toplum vicdanında derin yaralar açarken, sosyal medya ve medya gündemini güzellik yarışmalarının kapladığını görmek endişe verici değil mi?
Narin gibi masum çocukların hayatları ellerinden alınırken, toplumun güzellik ve başarıyı tartışmaya bu kadar zaman ayırması bir tür kaçış stratejisi olabilir mi? Ya da belki daha derin bir sorunun işareti: Daha karmaşık ve ağır meselelerle yüzleşmek yerine, basit ve yüzeysel tartışmalarla zaman geçirmek.
Sonuç olarak, iki kadının hedefe konulduğu bu olay, güzellik yarışmalarına olan yaklaşımımızdan çok daha fazlasını yansıtıyor. Başarıya, farklılıklara ve kadınlara yönelik toplumsal hoşgörüsüzlüğümüzü bir kez daha açığa çıkarıyor. Güzellik yarışmaları tarih boyunca hep tartışmalı olmuştur, ancak bu kadar büyük bir yer tutmaları, daha önemli meseleleri gündemden kaçırmamıza neden oluyor.
YORUMLAR